"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

“Hayata küsme, ümitli ol!” dedi...

M. Said ZEKİ
03 Nisan 2023, Pazartesi
Bahar ‘merhaba’ derken, hayata bakış açımızla; hususî dünyamızı kendi renklerimize boyuyoruz. Karamsar bakınca ayrı, ümit ve muhabbetle bakınca ayrı renkler sarıyor gökkuşağımızı...

Kalbimiz kadar, düşüncelerimiz de etkiliyor âlemimizi. Herkesin hususî bir dünyası var. Anı, anını tutmuyor insanın.  Çünkü her insanın yüreğinde, bedeninde her an ayrı bir ‘esma’nın tecellisi cereyan ediyor. 

Bu dünyaya niye gönderildi insan? Meşakkat çekmeden safa sürmek için mi, yoksa imtihan için mi? 

BAKIŞ AÇIMIZ

Eğer sadece keyif sürmek içinse, ters giden bir şeyler var. Her hadise bir şekilde kalbimizi kanatıyor, vücudumuzu yaralıyor, aklımızı karıştırıyor, dengemizi bozup ruhumuzu elem içinde bırakıyor. 

İman olmadan bakınca zaten tam bir cehennem! Her şey tesadüf oyuncağı... deprem, sel, salgın hastalık.. Ölüm bir yok oluş. Hadiselerde hep gaddarlık, merhametsizlik, çaresizlik; güçlünün zayıfı ezmesi, boğuşma... Ve neticesi hiçlik!

Bu inançsızlık ruhu boğuyor, ebed isteyen kalbi yoruyor. Akıl, işkence aleti oluyor. Vicdan feryad ediyor... Dünyaya geldiğine pişman oluyor, hayata küsüyor. 

ZORLUKTAN SONRA KOLAYLIK

İmtihan için gönderildi ise; -ki öyledir- o zaman her hadiseye ‘bize puan kazandıracak bir soru’ nazarıyla bakabiliriz. Her soruyu doğru bakış açısı ile çözdükçe derecemiz artıyor, bir üst sınıfa geçiyoruz. 

Bir meslek sahibi olana kadar, ne eleklerden eleniyoruz, ne imtihanlardan geçiyoruz. Sınav zor; fakat neticesindeki kazanç büyük. Mükafat ve zaferler kolayca elde edilmiyor, bedel istiyor. 

‘CENNET UCUZ DEĞİL!’

“Meselâ: Hazret-i Yusuf, Mısır azizliği gibi bir saadete, ancak kardeşleri tarafından atıldığı kuyu ve Zeliha’nın iftirası üzerine konulduğu hapis yoluyla nâil olmuştur.” (Şualar – 755)

Benzer olaylarla karşılaştığımızda; yani çeşitli musibet ve iftiralara maruz kaldığımızda; -sanki var olabilirdi ihtimalini de dikkate alarak- istiğfarla “Ben nefsimi temize çıkarmıyorum. Çünkü nefis, Rabbimin acıyıp koruması dışında, daima kötülüğü emreder; şüphesiz Rabbim çok bağışlayan, pek esirgeyendir” diyebilmeli...

Böyle bakınca insan; keyifle, ibretle, hayret ve muhabbetle seyrediyor olup biteni o zaman. 

YÜKÜ GEMİYE BIRAKABİLMEK...

Yükleri sırtımıza, kafamıza, gönlümüze kendi elimizle, kendi cehaletimizle yükleyip cezasını çekiyoruz sanki... 

Yarın güneş doğmayacak diye hiç kaygı duyar mıyız? Kesinlikle inanıyoruz ki, güneş doğacak! 

Aynı kesinlikte her işimizde O’nun kudret, rahmet, adalet, hikmet ve merhametine itimad edebilsek ne huzurlu oluruz.. ne kadar hafifleriz... 

ÜMİDİ YEŞERTMEK...

“Güzel gören, güzel düşünür” diyen Hz. Üstad formülü de söylüyor: “Yükünü gemiye bırak!” 

“Yalnız dünyevî, ehemmiyetsiz meyvelerini görüp, dünyaya gelişinden pişmanlık gösterme...”

Rahman’ın aziz bir misafiri olarak, kendi üzerine düşen vazifeleri güzelce yap. Üstüne vazife olmayan şeylere karışma, karıştırma. “Pencerelerden seyret, içlerine girme boğulursun!”

Safasını sür, keder vereni bırak ve ümidini yeşert yeter ki!

Okunma Sayısı: 1785
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
    (*)

    Namaz Vakitleri

    • İmsak

    • Güneş

    • Öğle

    • İkindi

    • Akşam

    • Yatsı