"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Caddeyi patikaya çevirmek

M. Said ZEKİ
04 Ağustos 2025, Pazartesi
Dehşetli bir zaman dilimindeyiz.

Şuurlu ve basiretli davranmaya, ehl-i tahkik olmaya her zamankinden daha fazla ihtiyacımız var. Müslümanları birbirine bağlayan binlerce ‘bir’lik rabıtaları varken; siyasetin, cehaletin onları tefrikaya atması ağlanacak bir durum.

Allah insanı, kâinatı muhabbet üzere yaratmış. İmtihan gereği zıtları iç içe karıştırıp, tercihte insanları serbest bırakmış.

İnsanlar cehalet ile hak ve hukuku unutup zulme başladıklarında, mutsuz olduklarında Allah şefkat ve merhametinden dolayı onları başıboş bırakmayıp, mutluluk formüllerini bildirmiş. Hem maddî, hem manevî sahada onlara rehberlik edecek peygamberler ve alimler göndermiş.

DİN İNSAN İÇİNDİR, İNSAN DİN İÇİN DEĞİL!

Diğer dinler gibi İslâmiyet de; insanları hakka, hukuka, adalete, şefkat ve merhametle kucaklamaya, yapılan haksızlık ve zulme karşı çıkmaya davet etmek için taraf-ı İlâhiden gönderilmiş.

Hukukta, yeni kanun eski kanunu yürürlükten kaldırdığı gibi, İslâm da kendinden önce gelen bütün dinlerin prensiplerini toplayarak, mükemmel bir şekilde ilân edip eski hükümleri yürürlükten kaldırmış.

Aslında Hz. Âdem’den (as) Hz. Muhammed’e (asm) kadar vazedilen hükümlerin amacı ve kaynağı aynıdır. “Allah katında din İslâmdır”. (Âl-i İmran: 19) Maksat saadet-idareyndir, insanın dünya ve ahirette saadete ulaşmasıdır.

SADECE MÜSLÜMANLARIN DEĞİL, ÂLEMLERİN RABBİ!

Peki, hakîkat ve din sadece bir grup veya kimsenin tekelinde olabilir mi? Bâtıl dediğimiz bir mezhepte veya sapıtmış dediğimiz bir insanda bile, güzel bir düşünce, bir “dane-i hakîkat” bulunamaz mı? 

Hakîkat tekelciliği aslında insanın hadsizliğinin bir ifadesidir. Din tekelciliği de öyle. Hakikati tebliğ eden kimse, İslâmın güzelliklerini bir sofra gibi ortaya serer, sonra edeple geri çekilir. Davet eder, mecbur edemez.

Dinde zorlama yoktur. “Öyle ise dileyen iman etsin; dileyen inkâr etsin!” (Kehf: 29) Yoksa; “Biz sevdiklerimize zaten hidayet veremeyiz.”

*** 

Allah, sadece Türklerin, Kürtlerin, Arapların veya İngilizlerin Rabbi değil, “Rabbü’l-Âlemîndir.” Allah’ın dini de; bir kavme, bir ırka değil, bütün insanlığa gelmiştir.

Kur’ân-ı Kerîm bütün insanlığın rehberi olduğu gibi; Allah Resulünün (asm) muhatabı da bütün insanlardır.

OTOBAN MI PATİKA MI?

Öyleyse hangi hakla “Cadde-i Kübra-î Kur’anîyeyi,” çok şeritli bir otobanı patikaya çeviriyoruz?  Bediüzzaman feryadında haksız mı?

“Ey insafsızlar! Umum âlemi yutacak, birleştirecek, besleyecek, ziyalandıracak bir istidadda olan hakikat-i İslâmiyeti, nasıl dar buldunuz ki; fukaraya ve mutaassıp bir kısım hocalara tahsis edip, İslâmiyetin yarı ehlini dışarıya atmak istiyorsunuz?

Hem de, umum kemâlâtı câmi, bütün nev-i beşerin hissiyat-ı âliyesini besleyecek mevaddı muhît olan o kasr-ı nuranî-yi İslâmiyeti, ne cür’etle mâtem tutmuş bir siyah çadır gibi bir kısım fukaraya ve bedevîlere ve mürtecilere has olduğunu tahayyül ediyorsunuz? Evet, herkes aynasının müşâhedatına tâbidir. Demek sizin siyah ve yalancı aynanız size öyle göstermiştir.” (ESDE, Münâzarât, s. 259)

*** 

İslâm ilim derken biz cehaleti tercih ediyorsak, İslâm barış derken biz kavga ve ihtilâfı anlıyorsak; İslâm hak, hukuk, adalet derken biz ‘zulmü alkışlayıp zalimi seviyorsak, İslâm “zorlaştırmayınız, kolaylaştırınız” derken biz yaşanmaz hale getiriyorsak, “İslâm’a lâyık bir doğruluğu” göstermiyoruz demektir.

Şimdi muhasebe zamanı!

Okunma Sayısı: 1577
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
  • ERDOĞAN KAPLAN

    4.8.2025 16:07:03

    Selamün Aleyküm "Hakîkat tekelciliği aslında insanın hadsizliğinin bir ifadesidir. Din tekelciliği de öyle. Hakikati tebliğ eden kimse, İslamın güzelliklerini bir sofra gibi ortaya serer, sonra edeple geri çekilir. Davet eder, mecbur edemez." Bu yazıyı camide vaaz verenlerin mutlaka okuması gerekir sayın yazar yazınız harikaydı ALLAH sizlerden ebeden razı olsun

  • Müjdat Bayar

    4.8.2025 15:21:52

    Bazıları patikayı bile çok görüyor.

  • Müjdat Bayar

    4.8.2025 15:20:54

    Tekfir ve tefsik gibi riskli kelimeler rahatlıkla nasıl kullanılır? Bu ağır ithamların uhrevi neticeleri hiç düşünülmez mi?

  • S. Pelin Kurukahveci

    4.8.2025 11:31:09

    Gülenistlerin muhasebe yapacakları yok. Yapmadılar da hiç.

  • Oğuz Yiğiter

    4.8.2025 00:32:27

    Final cümlesindeki "şimdi muhasebe zamanı" ifadesinin şümulünden nefsimizi tenzih ve ibra ederek, muhasebeyi "yanlış yol tuttuklarını düşündüğümüz" kardeşlerimizin yapması gerektiğine inanıyorsak. "Batı cephesinde değişen hiçbir şey yok" acı gerçeğiyle yüzleşmeye devam edeceğiz demektir...

(*)

Namaz Vakitleri

  • İmsak

  • Güneş

  • Öğle

  • İkindi

  • Akşam

  • Yatsı