Hayatımızın merkezine sevgiyi koymak gerek; kini, nefreti ve savaşı değil..
Çünkü kâinatın mayası ve gayesi muhabbettir. Sevgiyle sarılacak bütün yaralarımız.. sevgiyle iyileşip güzelleşecek her şey. Sevmek ve sevilmek her insanı, her canlıyı mutlu eder.
Yine nisan.. yine bir bahar.. yine bir ramazan işte.. Şükür kavuşturana!
ALLAH BİZİ SEVİYOR
Baharı bir deste gül gibi bize takdim eden, rahmet ayı Ramazan ile bunalan gönüllerimizi ferahlatan Rabbimiz; bizi ne kadar da çok seviyor..
Sevdiği için var etmiş; sonra hayat ve insaniyet ve İslamiyetle en güzel ve yüksek derecelere çıkarmış.
Bu yetmezmiş gibi, sayısız nimetler ihsan etmiş; hem de hepimize yetecek kadar...
Kin ve nefrete bulaşmadan, savaşmadan; insanca paylaşabilelim yeter ki!
“O ki, yeryüzünde ne varsa, hepsini sizin için yarattı.” (Bakara, 2/29)
ALLAH BİZİ GÖRÜYOR
Öyleyse vazifemiz; kendimizi ve Rabbimizi tanıyıp, dua ve ilim ile mükemmele ulaşma çabası olmalı.
İmtihanda olduğumuzu unutmadan.. zorluklara sabrederek, hak ve hukukumuzu bilerek, her türlü zulüm ve savaşa karşı çıkarak...
Zalimlerin er-geç belasını bulacağına; hakkın galip geleceğine inanarak..
“Zalimlerin yaptıklarından Allah’ı habersiz sanma.” (İbrahim, 42)
Gücümüz yettiğince, elimizden geldiğince.. duâ ve tevekkül ederek! Allah’ın rahmetinden ümit kesmeden..
“Kullarım sana beni sorunca, haber ver ki; ben şüphesiz onlara yakınım. Bana dua edenin duasını kabul ederim.” (Bakara, 186)
İNSANCA YAŞAMAK...
Kimseye muhtaç olmamak için elbette çalışacağız ama; köle gibi değil. Kendimizi, çevremizi, sevdiklerimizi ve Yaratıcımızı unutup, ihmal ederek değil.
İnsanca, Müslümanca ve hür yaşayarak..
Madem rızkımız, rahmeti bol olan Rabbimiz tarafından taahhüt altına alınmış. O’na itimat edelim, şükür ve tefekkürle karşılık verelim.
Kâinattaki güzellikleri ve nimetleri müşahede ederek, mahlukatı bir müfettiş gibi teftiş ederek, onların yaptığı tesbihatı halife olarak Rabbimize arz edelim.
TEBESSÜM ÇİÇEKLERİ
Umutsuz olmak için birçok sebebin bulunduğu şu günlerde; karamsarlığı bırakıp, tabiatın güzellik ve coşkusundan biz de nasibimizi alalım. Rengarenk çiçeklerin tebessümlerine karşılık, yaşama sevincimizi tazeleyelim.
Bedenimizi, aklımızı, kalbimizi, gönlümüzü ve ruhumuzu bahar ve çiçek kokusu ile temizleyelim. Dirilik veren ve içimizi ürperten taze bir meltemle nefeslenelim. Gözümüz, yemyeşil tepeleri, bereketli ovaları, bembeyaz bulutları, gökyüzünün maviliklerini seyrederken; ruhumuz, huzur ve sonsuzluğa kanatlansın...
UMUT VE BARIŞ...
Şimdi, “Düşünmez misiniz? Tefekkür etmez misiniz? Hâlâ şükretmez misiniz?” ikazlarını hatırlama zamanı.
İnanıyoruz ki; bu zor günler de geçecek. Nefret değil sevgi, savaş değil barış kazanacak..
Sevgi iyileştirecekse her şeyi.. Şimdi, Allah hesabına; insanı, hayvanı, bitkiyi, çevreyi.. canlı cansız her şeyi sevme.. masuma, mağdura, yoksula şefkat ve merhametle kucak açma zamanı..
Şimdi, her şeye rağmen; umut ve barışı yeşertme zamanı...