"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Zor zamanda konuş(ama)mak

M. Said ZEKİ
24 Haziran 2019, Pazartesi
“Doğru hem yalanla, hem de; sessizlikle bozulur.” – Çiçero

İnsan konuşan bir varlıktır. Hepimiz düşüncemizi, inancımızı, isteklerimizi, istemediklerimizi, öfkemizi, tepkimizi konuşarak ifade ederiz. Allah’ın (cc) âyetlerinden olan dillerimiz farklı farklı olsa da, şefkât, merhamet, sevinç, keder, öfke, korku gibi duygular ortaktır. Adalet her yerde ve her zaman güzeldir. Zulüm ne zaman, nerede ve kimden gelirse gelsin kötüdür. Zulme sessiz kalmak, bir insanın kendine olan saygısını yitirmesi için yeterli bir utançtır. Masumların sessizliği ise, bazen sesten daha tesirli bir çığlıktır. Zalimin beynini ve kulaklarını zonklatır, uykularını kaçırır.

ŞİMDİ DEĞİLSE, NE ZAMAN?

Âlim, bilgin, aydın, sanatçı bulunduğu toplumun şahidi, gözü, kulağı olduğu kadar dilidir de. Çiçeği besleyen saksı gibi, toplum aydınlarını ilgi ve sevgisiyle besler, büyütür. İster ki günü geldiğinde, kendi söyleyemediklerini aydınları, âlimleri, sanatçıları haykırsın. Bir yiğidi kırk yıl besler büyütürsün; bir defa iş düşer. Zor zamanda herkesin yapamadığı bir kahramanlığı gösterir. Kendisine verilen bütün emekleri helâl ettirir. Tam yapması gerektiği yerde; korkar, ürker, kaçar, sessiz kalır ve vazifesini yapmazsa toplumu hayal kırıklığına uğratır. Haklı olarak toplum sorar: Şimdi değilse ne zaman?

YAZMAK TARİHE NOT DÜŞMEKTİR.

Asır değişmiş, zaman başkalaşmış, herkes dünyaya dalmış olsa da; zulüm başına adalet külâhı takmış, kurt kuzu postuna bürünmüş, zulmün arş-ı âlâyı titrettiği bir zamanda ‘kuzuların sessizliği’ne yatmak erdem kabul edilmiş olsa da; insanların içinde birilerinin hakkı söylemeye devam etmesi, eliyle, diliyle veya kalben taraftar olmayarak zulme engel olmaya çalışması, haksızlık karşısında dilsiz şeytan olmayıp hakikatleri haykırması farz-ı kifayedir. Az da olsa birilerinin yapması bir toplumu manevi mesuliyetten kurtarır.

SU TAŞIYAN GÜVERCİN

Güvercinin gagasında Nemrut’un ateşine su taşıması İbrahim’in (as) safında yer aldığına delildir. Ateşin sönüp sönmemesine değil, kendi vazifesine odaklanır. Ateşin Rabbi (cc) dilerse gül bahçesine çevirir ateşgâhı.

Yazmak tarihe not düşmektir. Yazı kendisini yazar, yazdırır. Bedelini göze alamayıp yazmaktan kaçan yazara, bunun mahcubiyeti kalır; fakat yazı başka bir dimağdan, başka bir kalemden süzülerek gün ışığına çıkar ve gerçeği suskunlukla gizleyenleri ‘sobe’ler.

ZOR ZAMANDA KONUŞMAK

Uçarı yazılar, iki yıl önce İsmet Özel’in bir kitabından ödünç aldığı bu başlıkla başlamıştı. 80’li yıllarda gençliğe yol gösteren idealist yazarlar vardı. TV ve sosyal medya bu kadar yaygın değildi. Yazarların sözleri hüccetti. Delilsiz, sorgusuz sualsiz kabul edilir, baştacı yapılırdı. Sonra... ‘Biz büyüdük, kirlendi dünya!’ Devleşmiş cüceler, cüceleş(tiril)miş devler gördük. İyilerini tenzih ederek söylüyorum; koca koca profesör ünvanlı kişilerin -rahmetli Ergun Göze’nin tabiriyle- aslında pro-sıfır olduklarını hayal kırıklığı içinde müşahede ettik. Gençliğe talkın/telkin verenlerin, mangalda kül bırakmayanların zor zamanlarda ya tavşan hızıyla arazi olup sessiz kaldıklarını, ya da ve daha kötüsü zalimlerin yanında zulmü meşrûlaştırmak(!) için fetvacıbaşı olduklarını kahrolarak, hayretle gördük.

BİZ BU FİLMİ ÇOK GÖRDÜK

Sonra.. Yıllar bize öğretti ki; yıllar geçiyor, oyuncular değişiyor, fakat oyun değişmiyor! Dünkü yaşlılarımızın dediğini bu gün biz diyoruz: Biz bu filmi çok gördük!

Bütün bunlara rağmen yine öğrendik ki: Hakkın hatırı âlidir. Hiçbir hatıra feda edilmez. Kimin hatırı kırılırsa kırılsın yeter ki, hakkın hatırı kırılmasın. En büyük cihad zalime hakkı söylemektir. Bizim vazifemiz Allah rızası için hizmettir, hizmet neticeye bina edilmez.

BİR GÜN DOĞAR ŞEMS-İ HAKİKAT

“İnsanlar ‘iman ettik’ demekle imtihan edilmeden bırakılacaklarını mı zannediyorlar? Yemin olsun ki Biz onlardan öncekileri de imtihanlara uğrattık. Allah imanında sadâkat gösterenlerle yalancıları böyle ayırır.” (Ankebut Sûresi 2-3. Âyetler.)

“Bununla beraber imanın mahiyetindeki hârikulâde şehamet, izzet-i İslâmiyenin tabiatındaki âlempesent şecaat, uhuvvet-i İslâmiyenin intibahıyla her vakit mu’cizeleri gösterebilir. 

*** 

“Bir gün olur elbette doğar şems-i hakikat / Hiç böyle müebbed mi kalır zulmet-i âlem?” (B. Said Nursî, Sünûhat, s. 35)

Okunma Sayısı: 4100
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
  • Ahmet Şahin

    24.6.2019 10:20:58

    Cenab-ı Hak ebeden razı olsun, en hassas noktalara temas etmişsiniz. Rabbim, İman ve Kur'an hakikatlerinin neşrine vesile olan Risale-i Nur'un şahs-ı manevisini, neşriyat birimlerini ve kadrolarını, her türlü fitne ve tefrikadan muhafaza etsin ve ittihat,muhabbet ve uhuvvetimizi daim etsin inşaallah. Fi emanillah.

  • Müjdat Bayar

    24.6.2019 08:33:39

    Yazınıza elifi elifine katılıyorum.Allah razı olsun.

(*)

Namaz Vakitleri

  • İmsak

  • Güneş

  • Öğle

  • İkindi

  • Akşam

  • Yatsı