Yetkililere sesini duyuramayan, meselelerine çözüm bulamayan, çaresiz kalan annelerin başlattığı “oturma eylemi” genişleyerek devam ediyor, daha da edecek gibi görünüyor.
23 Ağustos tarihinde oğlunun terör örgütü PKK tarafından kaçırıldığını söyleyen Hacire Akar’ın başlattığı “oturma eylemleri” çocuklarının dağa kaçırılmasında HDP’yi sorumlu tutarak Diyarbakır İl Başkanlığı önündeki oturma eylemine her gün yeni aileler katılıyor. Oturma eylemine katılan annelerden bazılarının çocukları asker, bazılarınınkiler de kandırılarak dağa kaçırılan gençler…
Eyleme sanatçılar, gazeteciler siyasetçiler, sivil toplum kuruluşları destek verirken, milletin sorunlarının çözümü noktasında olan yetkililerin de ziyaretleri dikkat çekici… Aileler çaresizliklerinden orada otururken ve devletten çocuklarını kurtarmalarını bekliyor…
İçişleri Bakanı Süleyman Soylu’nun “Anne gönlü, demiri eritecek gönüldür” sözü çok doğru ve yerinde bir söz.
Öyleyse annelerin beklentisi asker oğluna, dağa kandırılarak kaçırılan çocuklarının yanlarına dönmesidir.
Bunu yapacak olan da, dağa çıkmayı önleyecek olan da yine devlettir.
Bir başka eylem de İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nde işten çıkarılan işçilerin CHP İl binası önündeki oturma eylemi... İşçiler yeniden işlerine dönene kadar eylemi sürdüreceklerini söylüyorlar. Bir haksızlık varsa bir an önce çalışmaların bitirilip bu meselenin çözüme kavuşturulması da gerekiyor.
Kendilerini “mağdur annesi” olarak tanımlayan tutuklu askerî öğrencilerin anneleri de AKP’nin İl Binası önünde, “Biz de anneyiz. Biz de Diyarbakır’daki anneler gibi devletin kapısına geldik” diyerek oturma eylemine başladılar. Anneler çocuklarının 3 yılı aşkındır tutuklu yargılandıklarını söylüyor. Dâvâların bir an önce bitmesini istiyorlar.
Bir başkası da KHK ile Maliye Bakanlığı Defterdarlık Muhasebe Müdürlüğü’nden ihraç edilen ve beş gün boyunca AKP Ankara İl Binası önünde oturma eylemi yapacağını duyuran Cemal Yıldırım oldu. “İhraç edildim, işimi, ekmeğimi, çocuğumun geleceğini geri istiyorum’ oturma eylemi yapacağım” sözlerini ancak sosyal medyadan paylaşabildi! Çünkü, Yıldırım eylemine başlar başlamaz gözaltına alındı…
Bütün Türkiye annelerin yanında ancak bu işte terslik yok mu? Kimisi çocuklarını devletten değil HDP’den istiyor, kimisi tutuklu çocuklarını adaletten değil, AKP’den istiyor…
Bu yanlışlığı yine annelerin cesur, merhametli ve şefkatli yürekleri çözecektir… Çünkü anaların yüreğinin karşısında hiç kimse duramaz, duramamıştır da…
Diyarbakır anneleri, Cumartesi anneleri, Harbiyeli öğrencilerin anneleri işini, aşını kaybeden ve KHK ile atılanların anneleri… Bu annelerin arasında da ayrım yapmamak, bu annelerin merhameti ve şefkati üzerinden siyasî rant devşirmemek temel düstur olmalı…
Madem söz verildi
1 Ekim tarihinde açılacak olan Meclis aylardır tatilde. Mahallî seçimler dolayısıyla zaten çok az çalışabilen Meclis’ten çözüm bekleyen sosyal, ekonomik ve hukuk alanlarında yığınla mesele var. Bunlardan birisi de yargı reformu…
Adalet Bakanı Abdulhamit Gül, Meclis açıldığında ilk gündem maddesinin Yargı Reformu Strateji Belgesi olacağını defaatle söyledi. “Reform paketi” MHP’ye sunuldu. CHP ve İYİ Parti’ye de sunulacak.
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın açıkladığı ve söz verilen bu belgenin kanunlaşmasını bekleyen Millet Meclis’inden de bunun ivedilikle halledilmesini bekliyor. Millet beklentiye sokulmuş, çözümü de Meclis’tedir.
Cumhurbaşkanı Yardımcısı Fuat Oktay, 2018 yılında yargıya güvenin yüzde 38.1 olduğunu açıklaması hayli düşündürücüydü. Bu güvenin tesisi için yargı reformunun bir an önce çıkarılması gerekiyor. Yargı reformunu milletin güvenini arttıracak, demokrasi ve hürriyetleri genişleten bir reform olması da beklenen ve özlenen bir durumdur…
Adalet Bakanı Gül, Türk yargısının talimat aldığı yerin anayasa, hukuk ve kendi vicdanı olduğunu söylüyor.
Bakan böyle söylerken demek ki millet bunun böyle olmadığını düşünüyor ki, yargıya güven duymuyor. O zaman güveni sağlama da birinci görev ülkeyi yönetenlerde…
Esas olan yargı kararıdır!
Yargı reformu gündem iken, Türkiye Kamu-Sen eski Genel Başkanı, İYİ Parti Milletvekili İsmail Koncuk sosyal medya hesabından, “Cumhurbaşkanlığı FETÖ’den ihraç olup, beraat alanlar için bir çalışma yapıyormuş. Hukuk devletlerinde yargı kararı esastır. Yargının suçsuz bulduğu insanlar hâlâ göreve iade edilmemişse, o ülkede hukukun varlığından söz edilemez” sözünü paylaştı.
Bu mesele yargı reformu içinde yer alacak mı bilmiyoruz, ama bu twitte burada dursun…