Koronavirüs salgınının görüldüğü tarihten bu yana 15 aydan fazla bir zaman geçti. O zamandan bu yana dünyada 130 milyon vak’a görülürken 3 milyona yakın insan vefat etti.
Türkiye’de son dönemde 40 bini geçen vak’a sayısı ile dünyada dördüncü, Avrupa’da ise maalesef birinciliğe yükseldi. 15 aylık sürede Türkiye’de toplam 3 milyon 400 bin vak’a, 32 bine yakın vefat oldu.
Türkiye geçtiğimiz hafta itibariyle, Covid-19 salgınının başından bu yana görülen en yüksek günlük vak’a sayılarına ulaştı. Koronavirüs salgını 2 Mart’taki “yerinde karar dönemi” kararından sonra 60’lara inen vefat sayısı 180’lere, 6 binlere inen vak’a sayısı 40 binleri, ağır hasta sayısı ise 2.000’leri geçti.
Bu artışın sebepleri arasında toplumun kurallara çok fazla uymaması, rehavet, son kararla yiyecek-içecek mekânlarının açılmasının etkisi oldu. Ancak en büyük etki de kuralların hiçe sayıldığı siyasî parti kongrelerinden kaynaklandığını bilim adamları söylüyor. Kongrelere katılan il, ilçe başkanları, milletvekillerinin hastalığa yakalandığı ile ilgili sosyal medyada “geçmiş olsun” mesajları da bunu doğruluyor. Vatandaş, Sağlık Bakanlığı’nın saha taraması/filyasyon verilerini paylaşmasını bekliyor. Eğer bu açıklanırsa kongrelerin virüsün yayılmasında ne kadar etkili olduğu da ortaya çıkmış olacak.
***
BİR AYDA NASIL OLDU DA TÜRKİYE YÜKSEK RİSKLİ OLDU?
26 Şubat’ta il il koronavirüs risk haritası yayınlanmıştı. Bu tarihte haritanın her hafta yayınlanacağı söylenmesine rağmen 26 Mart’a kadar yayınlanmadı. Bu tarihte ise MHP’nin kurultayının ardından da AKP kongresini tamamlamıştı.
İlk açıklandığında Karadeniz’deki iller, Konya, Karaman illeri kırmızı (çok yüksek riskli) iller arasında yer alırken, orta riskli ve düşük riskli iller (sarı-mavi) çoğunlukta iken, son açıklanan haritada görüldüğü üzere neredeyse Türkiye’nin bütün illeri yüksek riskli oldu. Risk haritasında Şırnak ülke genelinde tek mavi il olarak yer aldı.
AKP, Aralık 2019’da başlattığı bir yıldan uzun süren olağan kongre sürecinde çeşitli şehirlerde, kapalı alanlarda ve geniş katılımlı çok sayıda kongre düzenlendi. Cumhurbaşkanı Erdoğan bir ay önce Rize’deki kongre salonunda yaptığı konuşmasında, “Salgının olduğu bir dönemde kongre yapıyoruz ve salon lebalep (tıklım tıklım) dolu<2 diyerek geniş katılıma “teşekkür” etmesi tepki çekmişti.
***
UMURSAMAZLIK MI, BAŞKA BİR ŞEY Mİ?
Türkiye’nin dört bir yanından kongreye gelen partililer, salonun dışını ve içini hınca hınç doldururken kongrenin ardından bütün Türkiye’ye dağıldığı hesaba katıldığında durumun böyle olacağını tahmin etmek zor değildi. Ancak adına “vurdumduymazlık, umursamamazlık” ne derseniz deyin toplantılar yapıldı ve gelinen nokta ortada. Yeni yasaklar, vak’a ve vefat sayılarında artış olarak döndü. Yani fatura yine millete çıktı. Biraz rahatlayan esnaf yine büyük sıkıntı içine girdi, girecek. Bir yıldır gecesine gündüzü katan sağlıkçıların durumunu anlatmaya dahi gerek yok!
Genellikle sosyal medya hesabı üzerinden her gün birkaç açıklama yapan Sağlık Bakanı Fahrettin Koca, “tehlikeye” dikkat çekse de parti kongreleri devam etti. Kongre ne zaman bitti işte o zaman yeni tedbirler devreye sokularak hafta sonu sokağa çıkma kısıtlaması tekrar getirildi. Bakan Koca’nın kongreleriyle ilgili olarak, “Bu konuyu gündemde tutmak kimseye fayda sağlamaz. Buradan bir ayrıcalık çıkarma hikâyesi oluşturmanın doğru olmadığı kanaatindeyim” ifadelerini mahcubiyet içinde açıklaması dikkat çekerken, bulaşmanın kalabalıklardan olduğunu hatırlatması da “ilginç”ti. Ve çaresizliğinin yüzüne yansıdığı görüldü.
***
NASIL BULAŞIR, NASIL BULUŞMAZ
Sosyal medyada koronavirüsün nasıl bulaştığı nasıl bulaşmayacağına ilişkin ironi dolu tablolar yayınlanıyor.
Virüs, mobilete binen eşler arasında bulaşırken, partilerin toplantılarında bulaşmıyor. Bayramlarda bulaşırken mitinglerde bulaşmıyor. İftarlarda bulaşırken kongrelerde bulaşmıyor. Sahurlarda bulaşırken sınavlarda bulaşmıyor. Hafta içi bulaşmazken, hafta sonu bulaşıyor. Gündüz bulaşmazken gece 21 ile 05 saatleri arasında bulaşıyor.
Bu işte bir yanlışlık yok mu sizce de…
***
AŞI SAVAŞLARI
Bu arada koronavirüs için şu anda tek çare olarak gösterilen aşı ile ilgili bütün dünya sıkıntı içinde. Hiç aşı uygulanmayan fakir ülkeler varken, İsrail gibi birkaç ülke neredeyse vatandaşlarının büyük kısmını aşılamak üzere… Her konuda olduğu gibi ülkeler arasında aşı adaletsizliği da yaşanıyor.
Yaşanan bir şey daha var. Adına “aşı savaşları” da diyebileceğimiz görülmeyen bir durum da yaşanıyor. Avrupa ülkeleri başta olmak üzere birçok ülke hem aşı üreticileri hem de ülkeler arasında kıyasıya adeta bir “aşı savaş”ı var. Görülen o ki, her ülke kendi aşısını üretene kadar görülmeyen bu mücadele devam edecek. Olan yine az gelişmiş ve gelişmekte ülke vatandaşlarına olacak.
***
VEKİL KÖŞESİ
Bu haftaki vekil köşemizin misafiri Edirne Milletvekili Okan Kaytancıoğlu olacak. Pandemi döneminde esnafın sorunları dile getirilirken çiftçilerin sorunları pek gündeme gelmiyor. Sayın Vekil işte bu konuyu Meclis’te 1 dakikalık konuşma süresinde şöyle dile getirdi.
“Yandaşınız olan firmaların borçlarını sildiniz, yapılandırdınız, 15-20 bin çiftçinin 5 milyar liralık borcunu yapılandırmıyorsunuz. Bu görüntüler yani çiftçinin traktörünün, ahırdaki ineğinin haczedilmesi görüntüleri sizi rahatsız etmeyecek mi? Zaten çiftçilerimiz son iki-üç aydır uyku uyumuyordu. Kendilerine hep umut verdiniz, tabiri caizse havanda su döven görüşmeler yaptınız. Yok ‘Kanun çıkacak’ yok ‘Torbaya eklenecek’ dediniz, ama hiçbir şey yapmadınız. Bu pandemi ortamında çiftçimizi üzmeyin; tüm çiftçilerimizin borcunun faizini silin, borcunu yapılandırın. Bu çiftçiye borcunuz var…”