Büyük felaketin yaşandığı depremde yıkılan enkazlar kaldırılırken, siyasettin de konusu seçim ve cumhurbaşkanlığı adaylığı… 

10 Mart seçimler için önemli bir tarih olacak. Öyle görülüyor ki 10 Mart’ta seçim kararı alındıktan sonra seçimler 14 Mayıs’ta yapılacak. Ancak siyasette bir gün bile uzun bir süredir. Deprem bölgesinde yapacağı inceleme sonunda ortaya çıkan sonuca göre YSK kararını verecek. YSK son karar mercii olduğu için, sürpriz gelişmelere de açık olmak gerekiyor. Önümüzde birkaç gün var. 

Erkene alınmış seçim kararı(!) alındıktan sonra, Cumhurbaşkanının bu kararı alıp alamayacağı ve 3. kez cumhurbaşkanlığına aday olup olmayacağı tartışmaları ülkenin gündeme gelecektir.  

Bakalım nelere şahit olacağız… 

***

“Hükümet istifa!”

Bu arada bir de spor müsabakalarından Meclis’e, televizyon ekranlarından basına “hükümet istifa” sesleri yükseliyor. 

Beşiktaş ve Fenerbahçe maçlarının oynandığı stadyumlarda onbinlerce insanın “hükümet istifa” sloganlarıyla başlayan protestolar Meclis’e neredeyse her konuşmada tekrarlanır oldu. 

Tabiî bu durum Cumhur İttifakı’nı oluşturan partileri hayli kızdırdı. 

2016 yılında attığı twitte “Çarşı Grubu Beşiktaş’ın gür ve cesur sesidir. Çarşı haksızlığa gelmez, yalana boyun eğmez. Çarşı centilmendir, siyasi faulleri kabul etmez” diyen Bahçeli’nin bu sloganlardan sonra BJK üyeliğinden istifa etmesi ibretle karşılandı. Bahçeli, Beşiktaş üyeliğinden istifa ederken bundan sonra Karagümrüksporlu olduğunu söylemesi de insanları tebessüm ettirdi. Bahçeli’nin istifasından sonra diğer yandan Beşiktaş üyeliğine geçenler olması da dikkat çekici… 

Eski arabalara tutkusunu ile bilinen Bahçeli’nin BJK plakalı arabasının durup durmadığı da merak ediliyor.  

“Okula, camiye, kışlaya siyaset girmesin denilirken şimdi ise spora siyaset girmiş oldu.  

***

Ee, hani demokrasimiz ileri gitmişti?

Türk Demokrasi Vakfı Başkanı Salih Uzun, Mesut Yılmaz dönemi ile bugünü kıyasladığı paylaşımında, “2002’de stadına ‘Sandıkta görüşürüz Mesut Bey” yazılı bir pankart asabilen Fenerbahçe taraftarı şimdi ‘Sandıkta görüşürüz Tayyip Bey’ yazamaz mı diyorsunuz? E, hani demokrasimiz ileri gitmişti? Hani ifade özgürlüğü alanımız genişlemişti?” diye sordu. Uzun’un bu yorumu ülkenin yirmi bir sene sonra geldiği noktayı göstermesi bakımından üzerinde düşünülmeyi fazlasıyla hak ediyor. 

Yine, Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Mansur Yavaş’ın, “Ben bir maça (Kasımpaşa, Ankaragücü) gittim, oradaki AK Partili bazı gruplar beni yuhaladı ve Erdoğan tezahüratı yaptı. Bende el salladım ve çıktım. Bunlar doğaldır. Protesto insanların anayasal hakkıdır. Protestoya yasak getirilemez” demesi de bir gerçeğin altını çiziyor. 

“Hükümet istifa” tezahüratının hakaret ve tehdit olarak kabul edilip bunu söyleyenlerin maçlara girişinin yasaklanması da bu dönemin getirdiği bir yenilik(!) oldu. 

Bir spor kulübünde işler kötüye gittiğinde “Yönetim istifa” denilmesi nasıl normal ise, ülkede depremde göçük altında kalan insanlara geç müdahale edilmesinden tutun da koordinasyon bozukluğuna varıncaya kadar birçok eksiği olan hükümete, ekonomiden sağlığa, eğitimden adalete kadar birçok sorunun olduğu, özetle ülkenin kötü yönetildiğini düşünen insanların “hükümet istifa” demesi kadar normal bir şey olabilir mi? Demokrasilerde böyle olmaz mı?  

Hele bir de afette yaşanan sıkıntıların “Depremin ilk günleri Adıyaman’da arzu ettiğimiz çalışmaları maalesef yürütemedik. Bu yüzden sizden helallik istiyorum” ifadeleriyle bizzat ikrar edildiği bir ortamda…