"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

‘One minute’den tamire…

Mehmet KARA
20 Aralık 2015, Pazar
2009 Ocak ayında Davos’ta İsrail Cumhurbaşkanı Simon Peres’in de katıldığı “Gazze: Ortadoğu’da Barış” panelinde konuşmasının “kısıtlanması”na tepki gösteren Tayyip Erdoğan’ın “one minute” çıkışı sonrasında yurt gelinde sevinç gösterileri yapılmış, Erdoğan Türkiye’ye gelince büyük coşkuyla karşılanmıştı.

Erdoğan orada Peres’in yüzüne karşı, “Sayın Peres benden yaşlısın. Sesin çok yüksek çıkıyor. Bu suçluluk psikolojisi. Siz öldürmeyi iyi bilirsiniz. Plajlardaki çocukları öldürdünüz. Bu insanları öldürenleri alkışlamak insanlık suçudur. Benim için bundan böyle Davos bitmiştir. Davos’a bir daha gelmem”  deyip toplantıyı terk etmesi iki ülke ilişkileri açısından bir “milat” olmuştu.

Yaklaşık 6 yıl sonra geldiğimiz nokta başka bir miladın başlangıcı olacak nitelikte.

Erdoğan’ın Başbakanken söylediği bu sözlerden sonra Cumhurbaşkanı olarak “Bölgedeki son gelişmeler ışığında İsrail’le Türkiye ilişkileri tamir edilmeli” diye konuşması ilginç ve enteresan değil mi?

Erdoğan, bir yurtdışı seyahati dönüşü gazetecilere söylediği, “Biz normalleşme sürecine girebiliriz’ dedim. Ki, bu normalleşme sürecinin bize de, İsrail’e de, Filistin’e de, bölgeye de kazandıracağı çok şey var. Bölgenin buna ihtiyacı var. O bölgedeki tüm halkların çıkarını düşünmek ve bir an önce barışı getirmek lâzım” da demiş. Erdoğan bu cümleleri, “Bizim İsrail ile ilgili üç başlığımız var. ‘Özür’ demiştik, bu oldu. ‘Tazminat’ dedik, olmadı. Bir de ‘Filistin’e ambargonun kalkması’ dedik. Bu son iki madde yerine gelmiş değil” cümlesiyle birlikte söylemişti.

İsrail tarafından Erdoğan’ın bu işbirliği sözlerine çok çirkin ifadelerle cevap geldi. “Türkiye’den özür diledik, tazminat ödemeye de hazırız. Ancak Erdoğan Gazze ablukasının kaldırılması konusunda saçmalamayı kesmeli, çünkü böyle bir şey olmadığını Türkiye de biliyor…” denildi. Bu ifadeler elbette yakışıksız. Aslında tam da İsrail’e yakışan ifadeler…

Öncelikle Erdoğan’ın böyle bir çıkışı neden yaptığını tam olarak bilemediğimizi belirtelim. İsrail’le ticarî ilişkilerin “one minute”den sonra 3 kat arttığı söyleniyordu. Askerî ve siyasî işbirliğinin de kesintisiz sürdüğü dile getiriliyordu. Bunları bu sözlerle birlikte okumak mı gerekir?

İsrail’in Gazze’yi bir açık hava cezaevine döndürdüğünü bütün dünya bilirken, her gün Filistinlilere eziyetler yaparken İsrail tarafının böyle bir şeyi inkâr etmesinin hiçbir anlamı yok. İsrail bir terör devletidir. Filistin’in topraklarını günden güne yutmuş bir işgal devletidir. Bu durum nettir.

İsrail’in, Erdoğan’ın işbirliği teklifini “saçmalamayı kesmeli” cevabını duyunca Bediüzzaman’ın “Aç canavara karşı tahabbüb, (sevgi göstermek, muhabbet beslemek) onun merhametini değil, iştihasını açar. Hem de diş ve tırnağının kirasını da ister...” sözleri geldi.

Evet. Aç bir canavara seni parçalarken kullandığı dişin ve tırnağın kirasını, yani yıpranmak ve yorulmaktan dolayı ücretini de ister! Bu sebeple canavara karşı şefkat, merhamet ve muhabbet değil, onu defedecek tedbirleri bulmak ve cesaretle uygulamak gerekir. 

Şimdi de bu yapılmalıdır. Bırakın işbirliğini, var olan işbirlikleri, askerî ve ticarî ilişkilerde bitirilmelidir. Çünkü hep canavardır açtır, doymak bilmez... 

Tam da bu konuşmalar değerlendirilirken gündeme bomba gibi düşen bir gelişme oldu. İsrail ile bir “ön anlaşma” yapıldığı, buna göre, İsrail’in Mavi Marmara’da katlettiği insanlar için 20 milyon dolar tazminat ödeyeceği, büyükelçilerin göreve başlayacağı, Türkiye’nin dâvâlarından vazgeçeceği, Türkiye’nin İsrail’den doğalgaz alacağı bildirildi.

Türkiye’nin üç şartından ikisi yerine getirilirken, üçüncü şart yani Gazze’nin işgalinden vazgeçilme şartı ne oldu peki? Bu şarttan Türkiye neden vazgeçti? Bunlar önümüzdeki günlerde ortaya çıkacak. Bu arada da Bediüzzaman’ın “Aç canavara karşı tahabbüb, onun merhametini değil, iştihasını açar” sözlerini unutmamak lâzım.

***

BEŞİKA…

Buna benzer bir olay da Irak’la Türkiye arasında yaşanıyor. 

Geçtiğimiz yıllarda Irak Bölgesel Kürt Yönetimi’ne bağlı askerleri eğiten Türk askerine ek olarak, 6 bin kişilik birlikle yeniden Musul’a gitmişti. İki yıldır Musul’da eğitim veren Türk askeri, Musul’un 30 km kuzeyindeki Beşika’da görev almıştı. Bölgeye giden asker, Başika’ya dev bir operasyon merkezi oluşturmuştu. Karargâh 30 bin askeri barındıracak şekilde kurulmuştu.

Geçtiğimiz günlerce IŞİD saldırılarına karşı oraya güçlendirmek adına yeni birliklerin gönderilmesi Türkiye ilere Irak arasında krize yol açmıştı. Görüşmelerden sonra askerlerimiz başka bölgelere kaydırılmıştı.

ABD baştan itibaren Türk askerinin oraya gitmesine sıcak bakmamış, Türkiye’den askerlerini çekmesini istemişti. ABD’nin de bu desteğini alan Bağdat yönetimi, Irak’ın Beşika bölgesindeki Türk askerlerinin bir kısmının değil, tamamının topraklarından çekilmesini istemiş…

Hem adamları eğiteceksin, hem de istenmeyen adam ilân edileceksin. Bunlara da iyilik yaramıyor…

Okunma Sayısı: 1770
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
    (*)

    Namaz Vakitleri

    • İmsak

    • Güneş

    • Öğle

    • İkindi

    • Akşam

    • Yatsı