Meclis 1 Ekim’e kadar tatile girdi. Siyaset yaklaşık ikibuçuk ay Anadolu’da yapılacak. 25 Temmuz’da plânlanan tatil vekillerin gece geç saatlere kadar çalışmasıyla 21 Temmuz’da tatile girdi.
28. Yasama Döneminin Üçüncü Yasama yılında CHP 774, DEM Parti 311, İYİ parti 114, YRP 83 kanun teklifi vermiş, ama hiçbirisi kanunlaşamazken, milletvekillerinin denetleme görevlerinden birisi olan yazılı soru önergelerinin büyük bir kısmı ya zamanında ya da hiç cevaplandırılmadı.
Meclis’in tatile girmeden önceki son toplantısında, oturumu yöneten Meclis Başkanvekili Tekin Bingöl’ün grup başkanvekillerine söz vermesine bile tahammülü olmayan iktidar vekillerinin “hayır, hayır” deyip oylama istemesi ibretlikti.
Vekiller tatil sürecinde işsizlikten enflasyona, adaletten ekonomiye kadar milletin problemlerini dinleyecek, yeni dönemde bunların çözümü için teklifler getirecekler. Ekonomik krizin artık çok ağırlaştığı, hayat pahalılığının dayanılmaz boyutlara vardığı, emekli ve asgarî ücretlinin açlık sınırında olduğu bir ortamda özellikle iktidar partili milletvekillerinin sokaklarda rahat dolaşamayacağı görülüyor.
***
“ŞOK OLDUM!”
AKP Kayseri Milletvekilinin Murat Cahid Cıngı, katıldığı canlı yayında gündeme dair konular hakkında konuşurken, ekonomi ve enflasyon ile ilgili “şok oldum’ itirafı da bunların işaret fişeği oldu.
Cıngı, “şok oldum” dediği hadiseyi şöyle anlatıyor: “Seçim kampanyaları döneminde geziyoruz, esnaf ziyaretindeyiz Fuzuli Caddesi’nde. Ben de bu Talcid dediğimiz şey vardır ya, bir gün önce biraz midem yandı evde bitmiş. Dedim, ‘Ya, bir tane Talcid alayım.’ Sonra, ‘Kaç lira?’ dedim. ‘200 lira’ dedi. Ya, ben onu en son 20-25 liraya almıştım. Şok oldum inanın. Tamam yapacak bir şey yok. Orada indirim, pazarlık yapacak halimiz yok. 200 liraya aldım. Geçen yine aldım, 250 liraya. Benim almadığım iki üç yıl içinde enflasyon ciddî bir oranda 20, 25, 30 liralık bir ürünü 10 kat arttırmış!
Sayın vekil bir de markete gitse, meyve, sebze ve temel gıdalardaki fiyatları görse şok üstüne şok yaşayacağı kesin.
Meclis tatilde iken vekillerimiz gerçeklerle yüz yüze kalacak. Meclis açılınca milletin hâlini daha iyi anlayıp ona göre hareket etmeleri milletin temennisi…
İktidar vekilleri çarşı pazarı gezdiklerinde bu gibi durumlarla çok sık karşılaşacağına da şüphe yok…
***
BASIN HÜR MÜ?
24 Temmuz, “Türkiye’de sansürün kaldırılmasının yıl dönümü” olarak ilân edilen “Basın Bayramı veya Basın Özgürlüğü için Mücadele Günü”ydü.
Uygulanan politikalarla basın özgürlüğü yok edildi. Uzunca bir süredir günün anlamına uygun düşen bir ortam olmadığı için ne bayram kutlanıyor, ne de basın hürriyetinden söz edilebiliyor. Basın hürriyeti ihlâlleri yıllardır artarak devam ediyor.
2025 Dünya Basın Özgürlüğü Endeksi’ne göre Türkiye’nin 180 ülke içerisinde geçen yıla göre bir sıra daha gerileyerek 159. sırada yer alması, basın özgürlüğü karnemizin çok zayıf olduğunu gösteriyor.
Medya arasındaki akredite (ayrımcılık) artık maalesef kabullenildi.
2019 yılında basın kartı yenilemeleri için başvurular alınmış, sarı basın kartı, turkuvaz karta çevrileceği söylenmişti. Aradan geçen 6 yılda yüzlerce gazetecinin basın kartı yenilenmedi. Bunları içinde sürekli basın kartları da var.
Yeni göreve başlayan İletişim Başkanı Burhanettin Duran, bakalım basın hürriyeti ve haber alma ihlâlinin önünde engel olan bu uygulamalara son verecek mi?
Unutmayalım ki, basın hür olmadıkça demokrasiden ve hürriyetlerden bahsetmek mümkün değil.