"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Kar düşünceleri

MEVLÜT ÇETİN
20 Şubat 2021, Cumartesi 01:39
Allah, iki bahar ortasına koymuş. Adına da kış demişiz. Kış deyince de, aklımıza hemen yağan kar, soğuk havalar ve insanların üşümesi ile kendi âcizliği içerisinde mücadelesi gelir.

Tam da bu cümleler dökülürken, işe gitmek için kapıdan çıkışım ve lapa lapa yağan kar ile karşılaşmam tevafuk oldu. Yüzümü gökyüzüne kaldırıp bakmak istedim, gözlerimi kapatıp. Ahenkle her yere ve yüzüme indirilen kar tanelerini seyrettim. Sayıca çok olan ve birbirine çarpmayan bu kadar kar tanesini ancak, sonsuz gücü, rahmeti, inayeti, hikmeti ve sonsuz ilim sahibi bir Zât yapabilir diye düşündüm. O arada kar tanelerinden birisi yanağıma, birisi gözüme, birisi de dilime kondu. Hiçbirisi ne düşerken, ne de konduklarında canımı yakmadı, ağırlığı olmadı ve acıtmadı beni. O halde iken ne kadar zaman durdum bilemiyorum, belki de zaman dursun istedim. Kar tanelerinin indirilişini izlemek çok güzeldi. Birbirleriyle kavga etmeden de yol alınabileceğini gösterdi o kısacık zaman diliminde. Her kar tanesinin değdiği yerimde, tefekkürden ve şükürden ne kadar da uzak olduğumu anladım. Ben kar tanelerini seyrederken, gözüme de, yanağıma da, dilime de bir zararı olmamıştı. Hem hakîm bir Zât’ın kudretinden gönderiliyordu. Memleketin, dağına, bağına, tarlasına, ırmağına, suyuna binbir hikmetle gönderiliyordu hem de. 

Gözlerimi açıp yürümeye başladığımda, ne kadar kaygan bir zemin olduğunu, ama bana “dikkat et, bana tefekkürle bak.” diyen bir ses işittim. Sağıma soluma baktım, kimse yoktu, ama birisi konuşmuştu. İçime bir soğukluk geldi ve bunun hava ile ilgisi yoktu. Kısa bir müddet sessizlikten sonra; “kaygandır, dikkat et.” dedi, bir daha… Kar tanesi konuşmuştu benimle. Hayret ettim, şaşırdım. Kar konuşur muydu ki?

Ben de daha bir dikkatle bakıp düşünmeye başladım. Tamam, kar yağıyordu, normaldi. Kar yağınca yerler kaygan olurdu. Bunda dikkat edeceğim ne vardı? Kapının önündeki zemin de mermer olunca, daha bir kaygan olurdu tabiî. Ama, normal olmadığını, olamayacağını ve kar’ın bana neyi anlatmak istediğini, indirilen kara ve etrafıma bakarak anlamaya çalıştım. Düşeceğimi ikaz eden bir cümle olamazdı ve düşmedim de.. Sonra kar kelimesini düşündüm. Neden kar denilmişti? Peki ya, bir harfini atsam ne olurdu? Ar. Sonra ar kelimesinin manasını düşündüm. Ar demek; utanmak, utanılacak şey, mahcubiyet demekti. Demek yere inen kar taneleri bunu söylüyordu. “Utan ve mahcubiyet içinde ol” diyordu, “kaygandır, dikkat et.” derken...

Evet, dünya hayatı kaygandı. Her taraftan günahlara maruz kalışımız ve onlara karşı Kur’ân’ı siper edemeyişimiz, öyle bir hayatı yaşama azmi ve cehdi içinde olamayışımız için, dikkat et diyordu bana. Dikkat kaymaktan, dikkat et düşmekten, dikkat et batmaktan…

Bana, kar ile bu tefekkürü yaptıran Rabbime hamdolsun diyerek, kaymaktan, düşmekten ve batmaktan Sana sığınırım deyip, yoluma devam ettim…

Okunma Sayısı: 2565
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
    (*)

    Namaz Vakitleri

    • İmsak

    • Güneş

    • Öğle

    • İkindi

    • Akşam

    • Yatsı