"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Risale-i Nur’da “hâkimiyet-i millet” kavramı

Mikail YAPRAK
23 Haziran 2022, Perşembe
Dünya siyasetinin gidişatından da öyle anlaşılıyor ki; demokratik ve laik devletler bile, demokratlığı kavramada, Bediüzzaman gibi bir İslâm âliminin tariflerine çok muhtaçtırlar.

Gerçi biz risale okurlarının bile, Hazret-i Üstâdın bu husustaki beyanlarını ve duruşunu, meslek ve meşrebini kavramada başarılı olduğumuz söylenemez..

Her şeyde olduğu gibi demokrasi bahsinde de asıl olan özdür, mânâdır. İsim değil, müsemmadır. Hele hele Bediüzzaman’ın ve bize emaneti olan külliyatın rehberliğinde yol alanlar demokrasiye de böyle bakarlar. Farklı bakanlara ise sormak lâzım: Acaba farkında olmadan “siyasalcı” söylemlerin moduna girerek, “hâkimiyet-i millet” tabirine mi itiraz ederler? Ve bu itirazlarına da, bazı âyet-i kerimelerin sadece meallerine bakarak, kendilerince delil mi getirmek isterler?

Ezel ve Ebed Sultanı olan Hâkim-i Kadîr-i Zülcelâl’n kudret ve hâkimiyeti; tamamen yerel, arzî ve beşerî seviyedeki hâkimiyetleri düşünmeye ve telâffuza mâni değildir. O takdirde, “sultan, hâkim, padişah ve hükümdar” gibi ünvanlara da itiraz edilmeliydi. Yani bir şahsa, bir zümreye, bir hanedanlığa hakimiyet yüklemeye evet, ama millete yüklemeye hayır. Öyle mi?

Hem faraza yerdeki bütün sultanlar, hakimler, krallar ve hükümdarlar, Allah’ın emirlerini unutsalar, keyiflerince yönetseler, acaba Allah’ın saltanatına-hâşâ-zerre kadar halel gelir mi? Nerede şimdi Firavunlar, Nemrud’lar, Şeddat’lar, Deccal’ler ve dünyada keyiflerince saltanat sürenler? Kadîr-i Zülcelâl Hazretleri kudret-i ezeliyesiyle onları perçemlerinden tutarak lâyık oldukları yerlere atmamış mıdır?

Halbuki Hazret-i Üstad “hâkimiyet-i millet” tabirini birçok defa kullanmıştır. Meşrutiyetin “hâkimiyet-i millet” demek olduğunu her vesileyle ifade etmiştir.

“Evet, meşrûtiyet hâkimiyet-i millettir; siz dahi hâkim oldunuz. Umum akvâmın sebeb-i saadetidir; siz de saadete gideceksiniz. Bütün eşvâk ve hissiyât-ı âliyeyi (bütün şevkleri ve yüce hisleri) uyandırır. Uyku bes! Siz de uyanınız. İnsanı hayvanlıktan kurtarır; siz de tam insan olunuz. İslâmiyetin bahtını, Asya’nın tâliini açacaktır. Size müjde. Bizim devleti ömr-ü ebedîye mazhar eder.”1 

Eğer milletin kalbine, ruhuna, kafasına, dimağına, vicdanına ve her ferdinin nefsine ve ameline hâkim olan Allah‘ın emirleri ise ve iktidara da demokratik yolla taşınan böyle bir milletin “efkâr-ı âmme”si ise, o zaman netice itibariyle hâkimiyet kimin olur? Hazret-i Peygamberimiz de; iman hâkimiyetini, din hâkimiyetini, kalp ve vicdan hâkimiyetini, tabandan tavana, milletten devlete taşımadı mı? 

Günümüzde devletler, (Bediüzzaman’ın tabiriyle) “zerratı günahkârlardan ibaret olan” hükümetlerle yönetiliyor. Hiç bir devlet veya hükümet, İslam’la özdeşleştirilemez. O takdirde İslamî bir devletin işlediği cinayetler, zulümler, dünya kamuoyunda İslâm’a mal edilmez mi? 

Onun için Bediüzzaman, “Milletin hastalığı zaaf-ı diyanettir” diyerek teşhisi koymuş, imana ve Kur’ân’a hizmeti esas vazife bilmiştir. Devlete yürümeyi hedefine koymamıştır. Talebelerinin hizmetlerinde de böyle bir hedef yoktur. 

Dipnot:

1-Münazarat, s.24 

Okunma Sayısı: 2280
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
  • Said Yüksekdağ

    23.6.2022 16:46:21

    Allah razı olsun Mikâil Ağabeyim. Gayet açık ve net bir şekilde hakimiyet-i millet tabirini izah etmiş ve akıllarda yer eden suallere cevaplar vermişsiniz. Bu konuda daha fazla tahşidata ihtiyaç var diye düşünüyorum.

(*)

Namaz Vakitleri

  • İmsak

  • Güneş

  • Öğle

  • İkindi

  • Akşam

  • Yatsı