"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Annelerin bir önceki yazımıza serzenişi...

Şükrü BULUT
24 Ekim 2025, Cuma
Şefkat kahramanları mürebbiyelerin, serzenişlerinde haklı olduklarını beyan ile başlayalım.

Dünyamızın icadlarla küçülerek köye dönüştüğü, kıtalardaki halkların, başta ilim olmak üzere çok meselelerde ihtilât içinde oldukları ve teknolojinin ziyadesiyle Batı dünyasında olduğu günümüzde, çocuklarımızı Amerika ve Avrupa’daki ileri eğitimlerden mahrum etmemiz; Peygamberimizin (asm) tavsiyelerine aykırı değil mi?

Ümmetinin kuvvetli olmasını isteyen Muallimü’l-Ekber’in (asm); “İlim Çin’de de olsa onu tahsil edin, mü’mininin yitik malıdır,” sözüyle tenakuza düştüğümüzü söylüyorlar.

İtirazlarında haklı olduklarına dair daha birçok hadis-i şerifle birlikte; Selef-i Salihînin kahir ekseriyetinin ilim yolundaki uzun seferleri ve manevî cihadlarını da iddialarına delil bulabilirler. Doğrudur. İlim insanı Yaratıcısına imana yönlendirdiğinde, maksad hayat-ı dünyeviyeden ziyade ebedî hayat olduğunda ve gaye de insaniyete faydalı olmak olunca; varsın hayatlarının son noktalarına kadar dünyamızın geniş kıtalarında ilim peşinde koşsunlar… Annelerin, kendilerini murakabe ve muhasebeye çekmeleri güzel olur. İstatistikî olarak baktığımızda, bilhassa Avrupa ve Amerika’ya ilim için gitmiş yavrularımızın ne kadarı sağlam dönebilmişler. Kaç tanesi iman ve ibadetlerini kaybetmeden dönüp sevgili annelerinin ellerini öpebilmişler… Meselenin zembereği burada… Çevremizde; yakıngeçmişi tedkikle, suallerimize cevap bulabiliriz…

Dinsizlik cereyanlarının sefahatle insanları kavurduğu Avrupa medeniyetinin merkezlerindeki ciğerparelerimizi; selefin Maveraünnehir, Mısır, Bağdat, Şam-ı Şerif, Endülüs ve İstanbul gibi diyarlardaki medreselere yavrularını göndermelerini mukayese edebilir miyiz? Çıktıkları yollarının herdem ahirete yönelebileceğini hesaba katan evvelkilerimiz, ilim yolundaki seferi cihad ve ölümü şehadet kabullenmişler… Ya zamanımızda, dünya saadeti için Avrupa ve Amerika’ya yüzlerini çevirmiş çocuklarımız… Onların çektikleri çileye cihad veya  yollardaki ölümlerine şehadet diyebilecek miyiz? 

Peki, hiç mi gitmesinler?

İmanlarını kaybedip Allah’a kulluklarını unutacaklarsa, hiç gitmemelerini istememeli, anneler… Çünkü evlâdını her iki hayatta da kaybediyor. Özü ve meyvesi olan biriciğinden; dünyada ve  ahirette bir fayda göremeyeceği kuvvetle muhtemel iken gitmesini nasıl isteyebilir ki…

Şayet gideceği yerde yavrusunu koruyacak medreseler, çocuğunun manevî saldırılar karşısında sığınacağı mekânlar ve yardımcılar var ise… Veya iman noktasında iyi yetiştirdiğine kani olduğu evlâdıyla birlikte, İslâmın hayata akmadığı gurbette yavrusu için bir medrese açabiliyor ise neden olmasın ki… Anneler meselenin Avrupa veya bir başka gurbet olmadığını, esas aldıkları noktanın yavrularının iman ve ibadetleri, kendilerini haramlardan korumaları olduğunu zaten biliyorlar.

Kıymetli anneler, bu söylediklerimizle işi yokuşa sürmediğimizi inşaallah anladılar.  Amerika, Avrupa veya benzer bir başka diyarda “medrese” olur mu, diye soracaklara; arayan bulur, demeliler… Yalnız bu noktada da ifrat ve tefritler görmek mümkün… Diasporada; özünü, evlâdını ve ahbabını bir cami, medrese veya tekke etrafında canhıraşane toplayabilmiş ve eski Anadolu safiyetiyle bağlanmış birkısım talihlileri görenler, Batı’nın tüm merkezlerinde bu imkânların olabileceğini zannediyorlar. Kaldı ki, çok rahat ve farklı atmosferlerde yetiştirdiğimiz çocuklarımızın gurbetteki sözkonusu halkalara dahil olabileceği de şüpheli. Bu zaviyeden Avrupa’ya bakan annelerimiz ifrat ve tefritten azade olabilmeleri için, çocuğu için tahkikî derinleştirmesi gerekiyor.

İslâm güneşinin Avrupa’dan doğacağı tevillerine gelince... İsevîler Müslümanlarla ittifakı sağlayabilseler, başta Anadolu olmak üzere İslâm ülkelerindeki istibdat zincirleri parçalandığı takdirde inşaallah Birinci Avrupa Kur’ân’a ittiba edecektir. İslâm toplumlarının maruz kaldıkları cehalet, ihtilâflar ve fukaralıklar Peygamberimizin vaadini geciktiriyor gibi… Bu cümlelerimle sakın ümitleriniz üşümesin, gayretinizi kamçılamak ve Avrupa’daki mevcut hali tasvir için söyledim.

Okunma Sayısı: 249
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
    (*)

    Namaz Vakitleri

    • İmsak

    • Güneş

    • Öğle

    • İkindi

    • Akşam

    • Yatsı