Küreselleşen dünyada, tahribatların artması sonucu ciddî toplumsal bunalımlar ve çalkantılar olabilmektedir.
Bilimler, sosyal problemlere çözüm aramakta, davranış bilimleri bireyin davranışlarını incelemekte ve psikolojik destek programları geliştirmektedir. Ancak problemler her geçen gün artmaktadır. Evde, sokakta, mahallede pireye kızıp, çok rahatlıkla yorgan yakılabilmektedir. Bu problemlerin sebeplerine bir göz atmakta fayda vardır. Toplumsal problemlerin en önemli sebeplerinden biri ekonomidir. Ekonomik sebebin ortadan kaldırılması adına ekonomi programları geliştirilmektedir.
Bu programlar aracılığı ile ülkemizin kalkınması ve sosyal refahın arttırılması hedeflenmektedir.
Tüm bu problemlerin tespiti ve çözümü adına Üstad Hazretleri Mektubat isimli eserinde şu ifadelere yer vermiştir: “Yirmi Beşinci Söz’de, medeniyetle hükm-ü Kur’ân’ı muvazene bahsinde ispat ve beyan edildiği üzere; beşerin hayat-ı içtimaîsinde bütün ahlâksızlığın ve bütün ihtilâlatın menşei iki kelimedir:
Birisi: “Ben tok olduktan sonra, başkası açlıktan ölse bana ne?”
İkincisi: “Sen çalış, ben yiyeyim.”
Bu iki kelimeyi de idame eden, cereyan-ı riba ve terk-i zekâttır. Bu iki müthiş maraz-ı içtimaîyi tedavi edecek tek çare, zekâtın bir düstur-u umumî suretinde icrasıyla vücub-u zekât ve hurmet-i ribadır. Hem değil yalnız eşhasta ve hususî cemaatlerde, belki umum nev-i beşerin saadet-i hayatı için en mühim bir rükün belki devam-ı hayat-ı insaniye için en mühim bir direk, zekâttır.” (Mektubat, s. 264.)
Yani toplumun içerisinde zor şartlarda yaşayan zekâta muhtaç bireylerin ekonomik olarak desteklenmesi ile problemler ortadan kalkacaktır. Yani yoksulluğun ortadan kaldırılması bir çok toplumsal problemi çözecektir. Diğer yandan yoksulluğa sebep olan faiz de sosyal problemlerin önemli bir gerekçesidir.
Bu teşhis ve çözümlere yeni bir bakış açısı getiren Üstadımız, cidalin ortadan kaldırılmasıyla da bir çok problemin çözüleceğini yine Mektubat’ta ifade etmiştir. Ne yazık ki hayatı bir cidal olarak görmek, akabinde ciddî hasarları doğurmaktadır. Cidal anlayışı terk edilmelidir.
Üstadımız, insaniyeten terakki ve ruhen tekamülün yolunu çizmiştir. Aksi durum ne yazık ki hüsrandır.