Gazze… Yeryüzünün en kadim acısı, en eski duası.
Her bombanın altında bir çocuğun bedeni, her dumanın içinde bir annenin feryadı yükseliyor. Kimi devletler menfaatin suskunluğuna, kimileri korkunun sessizliğine sığınıyor. Ve ne yazık ki o sessizlik, bu defa bizim topraklarımızdan da duyuluyor.
Bir zamanlar “Kudüs davası bizim davamızdır” diyen bir milletin limanlarında bugün İsrail gemileri yük indiriyor. Gazze bombalanırken aynı anda Tel Aviv’le ticaret rekorları kırılıyor. Mazlumun kanı kurumadan zalimle yapılan alışveriş, sadece ekonomik bir tercih değil; bir vicdan iflasıdır. Bu millet, “Zulmü alkışlayamam, zalimi asla sevemem” diyen bir iman medeniyetinin evlatlarıdır. Ancak son yıllarda hak ile batıl arasındaki çizgi siyasetle bulanmış, hakikat menfaatin gölgesinde bırakılmıştır. Filistin için gözyaşı dökenler, aynı ellerle İsrail’le ticarî anlaşma imzalıyorsa, orada sözün hükmü kalmaz. Çünkü mazluma yardım etmek sadece slogan atmakla değil, zalime “dur” diyebilmekle mümkündür.
Filistin meselesi sadece bir coğrafya değil, bir iman ve insanlık imtihanıdır. Her bombalanan ev, aslında insanlığın kalbine atılan bir bombadır. Bu yüzden Filistin’in yarası bir ülkenin değil, bütün insanların yüreğindedir. Ve işte bu yüzden, zalimin karşısında susmak sadece siyasî bir tercih değil, bir insanlık davasıdır.
12 Aralık 2023 günü TBMM kürsüsünden bir ses yükselmişti. SP Kocaeli Milletvekili Hasan Bitmez, kürsüye çıktığında resmî verilerle konuşmuştu: “Gazze bombalanırken limanlarımızda İsrail gemileri yük alıyor, yük indiriyor. Siz İsrail’in suç ortağısınız! Elinizde Filistinlilerin kanı var! İsrail’in Gazze’ye attığı her bombada katkınız var!”
O anda Meclis sustu. Ne bir itiraz yükseldi, ne bir söz karşılık buldu. Konuşmasının sonunda sesi yavaşlamış, kelimeleri ağırlaşmıştı. “Tarih sussa, hakikat susmayacak. Onlar sanıyorlar ki bizden kurtulsalar mesele kalmayacak. Halbuki bizden kurtulsanız vicdan azabından kurtulamayacaksınız. Tarihin azabından kurtulsanız, Allah’ın gazabından kurtulamayacaksınız.” Sonra “Hepinizi saygıyla selâmlıyorum” dedi ve kürsüde yere yığıldı. Meclis’in soğuk duvarları tarihe tanıklık etmişti.
Hasan Bitmez birkaç gün sonra âlem-i bekaya göçtü. O gün sadece bir milletvekili değil, bir vicdan sesi aramızdan ayrıldı. Fakat o ses hâlâ susmadı. Çünkü hakikat ölmez, sadece söyleyenler değişir. Onun o gün söyledikleri, sadece bir iktidara değil, bir devre ayna tuttu. Mazlumu savunmak iddiasıyla zalimlerle menfaat bağı kuran herkesin maskesini düşürdü. Bu yüzden o sözler kimilerini rahatsız etmişti.
Bugün Filistin hâlâ yanıyor, Gazze hâlâ kanıyor. Fakat biz biliyoruz ki hakikat sönmez, çünkü Allah zulme sessiz kalmaz. Hasan Bitmez, kürsüde bir konuşmayla değil, bir şehadetle tarihe geçti.
“Tarih sussa, hakikat susmayacak. Vicdan ölmez, Filistin sahipsiz kalmaz.” Biz inanıyoruz ki bu söz Allah katında bir duadır ve edilen hiçbir dua asla reddedilmez.