"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Tebliğde usûl ve metot

MUHSİN BOZKURT
29 Mayıs 2022, Pazar
Hz. Muhammed’e Peygamberlik verilip “Tebliğ et” emri gelince, ortam tam bir karanlık içinde, tam bir zulüm altındaydı.

Çok az sayıdaki “iyiler” hariç; çoğunluk edep ve ahlâkdan uzak ve yoksundu. Faiz almış yürümüş, kadın âdeta yerlerde sürünmeye mahkûm edilmiş, kız çocuklarına hayat hakkı tanınmaz olmuştu. Putlara tapılıyor, Kâbe putlarla dolup taşıyordu. Adalet meçhul, merhamet tanınmaz, büyük küçük bilinmez olmuştu.

İşte böyle bir toplumu yola getirmek, onlara bir Allah’ı tanıtmak, onlara hakkı hukuku göstermek, doğru ve âdil olmalarını sağlamak için, Hz. Muhammed görevlendirilmişti.

Böyle bir toplumun ileri gelenlerine karşı Hz. Peygamber; tebliğine, İslâmı onlara duyurmaya, İslâmdan onları haberdar etmeye; onların menfî / olumsuz, yanlış, kötü ve bozuk söz, davranış ve hareketlerini yüzlerine vurarak başlamadı.

Çünkü olacaksa onlar İslâm olacak, onlar İslâma gelecek, onlar putları terk edecek, onlar İslâm ahlâkını benimseyeceklerdi.

Bunun içindir ki, Hz. Muhammed tebliğine “Ey müşrik / şirk içinde olanlar / Allah’a ortak koşanlar! Ey kendini bilmez aşağılık mahlûklar!” gibi aşağılayıcı ifadelerle sözlerine başlamadı.

Onların bu yönlerini nazara vermeden, yani onları rencîde etmeden, kırıp incitmeden, Kur’andan aldığı ders ile: “Ya eyyühennas! / Ey insanlar!” hitabıyla, mealen / anlam olarak şu tarzda konuşmalar yaptı: “Allah’a gelin. Allah birdir. Eşi benzeri yoktur. Sizi O yarattı. Ben O’nun abdi / kulu ve Resûlü / Elçisiyim. Beni sizlere O gönderdi. Ben işte size O’nu tanıtmak için gönderildim. Beni de O’nun elçisi olarak kabul ediniz. Unutmayınız.”

Evet, Hz. Muhammed; müjdeliyor, nefret ettirmiyor, zoru değil kolayı gösteriyordu.

Çünkü biliyordu ki, aslında insan mükerrem / hürmete lâyık bir varlıktır. İstemeyerek, bilmeyerek ve gafletle; yanlış görüş ve düşüncelere sapmış, maalesef müşrik ve putperest olmuşlardı.

Öyleyse onları kazanmak lâzımdı. Bu da en güzel örnek olmakla mümkün ve olası idi. En güzel, en müessir / en etkili hak sözleri söylemekle kabildi.

İşte Hz. Muhammed; bu güzel müjdeli ve muştulu tavır ve sözleriyle gönülleri fethetti. Onları karanlıklardan aydınlıklara çıkardı.

Bunu yaparken parası pulu ve askeri yoktu. O’nu bu kutsal davasından vazgeçirmek için, yüklü miktarda paralar vermeyi ve hatta isterse O’nu başlarına geçirmeyi bile teklif ettiler! Yeter ki, bu davasından vazgeçsindi. Ama O hepsini reddetti.

“Bunları kabul edip, hak davama âlet edeyim!” deseydi, davası o anda çöker ve ölü doğmuş olurdu. 

İnsanlığı kurtaracak büyük davasına evinden başladı. Hz. Hatice ve Hz. Ali’nin müslüman olmalarıyla ilk adımı attı. İslâmı önce en yakınlarına tebliğ ederek cihanşümul davasına başladı. Sonra merkezden ufuklara doğru dairesini genişlettikçe genişletti. Zamanla milyonları içine aldı. Attığı ilk adım, göle atılan bir taş gibiydi. Düştüğü yer bir noktaydı, ama dalgası kıyılara ulaştı.

Evet, çok büyük insanlık davasına, çok küçük bir adımla evinden başladı. Fakat davası cihana yayıldı. Muvaffak olup başardı mı? Evet başardı.

Öyleyse bizler de, çevremize ışık tutmak istiyorsak; güzellikle, tatlı sözlerle, incitmeden, kırmadan gönüllere girmeye çalışalım.

Zira düşmanı yok etmenin en güzel yolu, onu kendimize dost kılmaktır. Böylece düşman yok olur, biz de bir dost kazanmış oluruz.

Demek ki, kimse ‘ayranım ekşidir’ demeyeceği için, kimsenin karanlık yüzlerini nazara verip dışarı vurmadan; onu karanlığından aydınlığa çağıran usûl ve metotları baş tacı etmeli. Neticeyi de, Allah’dan beklemeli. 

Kaldı ki, bu konularda; kaderin anlayamadığımız, hikmetli yönleri de var. Onun için, üzerimize düşenleri yapıp, sonucu O’na bırakmalıyız. Unutmayalım ki:

“Hak şerleri hayr eyler

Zannetmeki gayr eyler

Ârif onu seyreyler

Mevlâ görelim neyler

Neylerse güzel eyler.”

Okunma Sayısı: 1683
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
    (*)

    Namaz Vakitleri

    • İmsak

    • Güneş

    • Öğle

    • İkindi

    • Akşam

    • Yatsı