"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Yağmur, Kuddüs’ün ince işçisidir

Mustafa ORAL
30 Ekim 2019, Çarşamba
Yağmur arıdır, durudur. Arzlıları yıkar. Damla deryaya dönmüştür. Çocuk yağmur gibi yağmıştır anne-babanın arzına. Çocuk da yağmur gibi arıdır, durudur. Anne- babayı yıkar. Kendilerini dünyanın ağababası zanneden zalimler yüzünden kıyıya, “kıyılarımıza” vuran bebekler, denizi de, dünyayı da temizlemedi mi? Tövbe ve istiğfar yağmur gibi yıkar.

Arzda içi kavrulup tövbe ve istiğfar eden birinin kevser kıvamındaki kalbinin kâsesinden bulutlar arşa yükselir. Arşta yağmura dönüşüp damla damla arza düşer. Temizlik arzda başlar, arşta son bulur. Kuddüs olan Rabbin kıymeti bilinmezse yağmur yerine başımıza taş yağar. Düşen taşlaşmış kalbimizdir, kalb taşımızdır.

Yağmur arıdır, durudur. Arzlıları yıkar. Damla deryaya dönmüştür. Çocuk yağmur gibi yağmıştır anne-babanın arzına. Çocuk da yağmur gibi arıdır, durudur.  Anne-babayı yıkar. Kendilerini dünyanın ağababası zanneden zalimler yüzünden kıyıya, “kıyılarımıza” vuran bebekler, denizi de, dünyayı da temizlemedi mi? Tövbe ve istiğfar yağmur gibi yıkar. Tövbe çocukluğa dönmektir. Tövbe edip arınan hiç günah işlememiş çocuk gibidir.

Namaz kalbleri temize çekmektir

Yağmur ile arz, çocuk ile anne-baba arınır. Abdestle bedenimizi, niyazla dilimizi, namazla kendimizi “temize çekeriz”. Namaz günde beş kez tövbe ırmağında yıkanmaktır. İnsan bir ay yıkanmasa kokudan yanında durulmaz. Peki, bir vakit namaz kılmadığında nasıl yanında durulabilir ki… Bir gece dişini misvaklamadan/temizlemeden yatanın “nefes kokusu” çekilmez. Peki, dilini tövbe ve istiğfar ile misvaklamadan yatanın “nefis kokusu” nasıl çekilir? Kimse halleriyle Kuddüs ismini zikretmeyen birinin “ağız kokusunu” çekemez.

Çocuk bir ay yıkanmasa bile yine çocuğa özel güzel bir kokusu vardır. Anne sütü dışında gıdalar almaya başladığı andan itibaren bu özelliğini yitirmeye başlar. Semavî iken arzîleşir. İnsan da öyle değil midir? Semavî gıdalar olan duâ, tazarru, niyaz ile beslendiğinde reyyan gibi kokarken, arzî gıdalarla beslendiğinde üzerindeki koku ağırlaşır.

Su, toprak, ateş ve hava Kuddüs isminin mertebeleridir. İnsanı merhale merhale arındırır. İnsan dünyaya hammadde olarak gönderilmiştir. Mamul madde oluncaya kadar rafineden geçecektir. Kul, su ile abdest alır, temizlenir. Bulamazsa toprakla teyemmüm yapar. Namazda, niyazda gözü olmayanın Rabbin katında “naz”ı olur mu hiç? Su ve toprakla temizlenmeyeni artık “teneşir paklar”, kara toprak “aklar”. Günah çok, isyan sık ise kabrin eleği de yetmez. Cehennem ateşinde eritilerek temizlenir. Tarlada buğday artığı anızları yakmak isterken kendini yakan insanları hatırla. Dünyada ateşle oynayan, günahla yatıp kalkan o kadar çok insan vardır ki...

Kuddüs ismi Peygamberimiz (asm) ve çocuklardan sonra en çok meleklerde tecelli etmiştir. Onlar günahsızdır. Nuranîdir. Nur kir tutar mı hiç…

Ormanlarda milyonlarca hayvan var, ama tertemiz. Şehirlerde milyonlarca insan var, ama sokaklar pislikten geçilmiyor. Çünkü insan dışındaki varlıklar her daim abdest ve namazdadır. Kurtlardan kuşlara her şey temizlik memurlarıdır. Sözleşmeli falan değildir, kadroludur, tam kadro çalışırlar. İşi astıkları görülmemiştir. “Hastayım” diye rapor alıp da gelmemezlik etmezler. Şehirdeki insanlar kirlenmiş. Ne Kuddüs ismini, ne de Kuddüs kuşlarının zikrini işitmezler. Ne kadar bağırırsan bağır, kulaklar kirliyse duymazlar. Ne çok kirlenmişiz. Toplu kuş ölümleri yaşanıyor çağımızda. Bizim Allah bilmez, peygamber takmaz hallerimiz karşısında üzülüyorlar, kahırlarından ölüyorlar.

Bereketli ve bol suları olduğu için Denizli şehrine bu isim verilir. Gerçekte deniz yok. Ama feyizli insan çok. Denizli yerine “Feyizli” dense yeridir. Denizli’yi “denizli ve feyizli” yapan Hesna Şener, Hasan Feyzi, Hâfız Ali, nihayet Hâfız Mustafa Kocayaka’dır. Denizli’de Pamukkale’yi Pamukkale yapan travertenlerdir. Traverten denilen kayalar üzerinden asırlardır kaynak suları akmaktadır. Kayalar üzerinde biriken tortular pamuktan bir kale, Pamukkale olmuştur. Dünyanın dört bir tarafından insan arınmak ve şifa bulmak için buraya gelmektedir.

Kocayakalı Hafız Mustafa arınmak için gâh Pamukkale’ye, gâh Emirdağ’a, gâh Ravza’ya gider. Bir gün hasret ağır basar, yollara vurur kendini. Kuddüs kuşu misali uçarak Emirdağ’a varır. Bediüzzaman’ın kuşlardan misafirleri vardır. Kuddüs kuşu ile bir saat bakışmışlardır. Ceylan (Çalışkan) içeri girer. “Ben bu gece gördüm ki, Hâfız Ali’nin kardeşi yanımıza gelmiş…” der. Bediüzzaman, “Hâfız Ali ve Hüsrev gibi bir kardeşimiz buraya gelecek…” der. İki saat sonra çocuk (Ceylan) “Hâfız Mustafa geldi” der. Hafız Mustafa müjdeler getirmiştir. Bediüzzaman çok sevinir. Asay-ı Musa Risalesini verir. “Hicaz’a götür.”

Yine yollara düşer Hafız Mustafa. Yeşil kundaklar içre, ebedî uykusunu uyuyan tertemiz Hz. Muhammed Mustafa’nın (asm) Ravza’sına Denizli Hapsi’nde yazılan Asa-yı Musa Risalesi’ni koyar. Bediüzzaman’ın selamı söyler. Asâ-yı Mûsa ve Ravza arasında, Hz. Muhammed Mustafa (asm) ile Hz. Bediüzzaman arasında bir daha yıkanır, durulanır.

Şimdi ben şu seher vaktinde adını taşıdığım Hafız Mustafa’nın Denizli Asrî Kabristanı’ndaki kabri başında arınmaya çalışıyorum. Ağlıyorum. Ağlayarak arınıyorum Gözyaşlarım yağmura, sesim Hafız Mustafa’nın başında zikreden Kuddüs kuşlarının zikirlerine karışıyor.…

Okunma Sayısı: 2248
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
    (*)

    Namaz Vakitleri

    • İmsak

    • Güneş

    • Öğle

    • İkindi

    • Akşam

    • Yatsı