"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Mehmed Tevfik Göksu (Şamlı Hafız)

Mustafa ÖZTÜRKÇÜ
05 Ağustos 2011, Cuma
-Vefatının 46. yılında rahmete vesile olması niyazıyla...-

Şamlı Hafız daha küçük yaşlardayken Üstad Bediüzzaman’ı ilk defa Şam Emeviye Camii’nde, o meşhur hutbesini irad ederken görür.
“Âlim, ehl-i kalb bir zat olan babası Bediüzzaman’ı göstererek ‘Bak oğlum, bu zat meşhur bir zattır, ona iyi bak, ileride bu zata hizmet edeceksin’ ve hakikaten subay olan o ehl-i kalb babasının dediği olmuş, yıllar sonra Hazret-i Üstad Barla nahiyesine nefyedildiği yıllarda ona talebe ve kâtip olmuş.”  1

BARLA MEDRESESİNİN BAŞ KÂTİBİ
Şamlı Hafız, Nurun talebe ve kâtipliğinde Hazret-i Üstad’ın takdirine mazhar olmuştur. Üstad onu “Barla medrese-i nuriyesinin baş kâtibi Şamlı Hafız’’ 2 sıfatıyla taltif etmiştir. Barla’da Hazret-i Üstad’ın serkâtiplerinden ve Risâle-i Nur’un yılmaz, gayretli ve çalışkan kahramanlarından biri olan Şamlı Hafız Nur hakikatlerinin neşir, yazma ve muhafazasında büyük hizmetler görmüştür.
Bu bahtiyar zat nur-u Kur’ân yolunun şakirtliğinden medrese-i Yusufiyelere kadar Üstad Hazretleriyle bir ve beraber olmuştur. Bu güzel yoldaşlık onu “Eskişehir ve Denizli Maphusanelerine yatırmıştır.’’   3
       
HAZRET-İ ÜSTAD VE NURLARA ALÂKASI
Nurlu mektuplarda imzası olan Şamlı Hafız’ın On Dokuzuncu Mektub olan Mu’cizat-ı Ahmediye Risâlesi’nin sonunda bazı Nur kahramanlarıyla birlikte kaleme aldıkları şu ifadelerine rastlanmaktadır:
“Evet biz müsveddeyi yazıyorduk, Üstadımız da söylüyordu. Yanında hiç kitap yoktu, hiç müracaat da etmiyordu, birdenbire gayet sür’atli söylüyordu. Biz de yazıyorduk. İki üç saatte otuz, kırk, daha fazla sayfa yazıyorduk. Bizim de kanaatimiz geldi ki, bu muvaffakiyeti mu’cizat-ı Nebevinin kerâmetidir.’’ 4
Üstad Hazretlerinin nurları telifatı sırasında ona “müsvedde ve tebyiz kâtipliği yapar.’’ 5
      
MEVLÂNÂ HALİD VE ÜSTAD MÜTALÂASI
Şamlı Hafız’ın Risâle-i Nur’un satırlarında çok mühim bir mütalâası vardır. Hazret-i Üstadın manevî şahsiyetiyle alâkalı bu çok önemli ve çok uzun olan mektubundan bazı  yerleri almakla yetineceğiz:
“Üstadımın tarihçe-i hayatını düşündüm, baktım (Mevlânâ Halid’le) dört mühim noktada tevafuk ediyorlar:
Birincisi: Hazret-i Mevlânâ 1193’te dünyaya gelmiş; Üstadım ise 1293’te Mevlânâ Halid’in tam 100 senesi hitam bulduktan sonra dünyaya gelmiştir.
İkincisi: Hazret-i Mevlânâ’nın tecdid-i din mücahedesinde başlangıcı ve mukaddimesi Hindistan’ın payitahtına 1224’te girmiş; Üstad ise aynen yüz sene sonra 1324’te Osmanlı payitahtına girmiş, mücahede-i manevisine hazırlanmış.
Üçüncüsü: Ehl-i siyaset Hazret-i Mevlânâ’nın fevkalâde şöhretinden tevehhüm ederek diyar-ı Şam’a mekân ettirilmesi 1238’de vaki olmuştu. Üstadım ise aynen yüz sene sonra 1338’de Ankara’ya gelip onlarla uyuşamayıp onları reddederek, küserek Van’a gidip bir dağda inziva ederken 1338 senesini müteakip Şeyh Said hadisesinin vukuu  münasebetiyle ehl-i siyasetin vehmine dokunmuş; ondan korkarak Burdur ve Isparta, Kastamonu, Afyon vilayetlerinde sekizer sene, yirmi beş sene, ikamet ettirilmiş.
Dördüncüsü: Hazret-i Mevlânâ yirmi yaşına girmeden evvel allâme-i zaman hükmünde fuhul-i ulemanın üstünde görülmüş, ders okutmuş. Üstadım ise tarihçe-i hayatını görenlere ve bilenlere malûmdur ki on dört yaşında icazet alıp âlem-i ulema-i zamana karşı muarazaya girişmiş, on dört yaşında iken, icazet almaya yakın talebeleri tedris etmiştir.
Hem, Hazret-i Mevlânâ, neslen Osmanlı olduğu ve Sünnet-i Seniyyeye bütün kuvvetiyle çalıştığı gibi; Üstadım, Kur’ân-ı Hakime hizmet noktasında, meşreben Hazret-i Osman-ı Zinnureynin arkasında gidip, Hazret-i Mevlânâ (k.s.) gibi, Risâle-i Nur eczalarıyla, bütün kuvvetiyle Sünnet-i Seniyyenin ihyasına çalıştı.
İşte bu dört noktadaki tevafukat, tam yüz sene fasıla ile, Risâle-i Nurun takviye-i din hususundaki tesiratı, Hazret-i Mevlânâ’nın (k.s.) tarik-ı Nakşiye vasıtasıyla hizmeti gibi azim görünüyor.
Üstadım, kendine ait medh ü senayı kabul etmiyor. Fakat, Risâle-i Nur Kur’ân’a ait olup, medh ü sena, Kur’ân’ın esrarına aittir.” 6
      
ÜSTADDAN ŞAMLI HAFIZ’A
Nurlara hizmet ve kâtiplikte müstesna bir yeri ve mevkii olan Şamlı Hafız’a, Hazret-i Üstad alâka duyar, ona yazdığı mektuplarda bu hususiyet görülürdü.
Üstad Hazretlerinin Şamlı Hafız’a yazdığı mektupların birkaçından kısa alıntılar yaparak okuyalım:
“Şamlı Tevfik kardeş, senin mektubun beni derinden derine hem müteessir, hem müferrah eyledi. Sende bir hayırlı tahavvülât bulunduğunu ihsas etti. (...) Barla’da bütün dostlara selâm.’’ 7
      
Baş kâtıp Şamli Hafiz
“Risâle-i Nur’un telifi başında baş kâtip Şamlı Hafız Tevfik’in haremi merhume Zehra, ben Barla’da iken, Şamlı Hafız Risâle-i Nur’u yazmasına çalışmak için, o merhume, Hafız’ın bedeline belinde odun taşımakla odun getiriyordu ve Hafız’ın işlerini görüyordu, ta Nurları yazsın. Biz de o merhumeyi, o iyiliğine mukabil, Risâle-i Nur’un vefat etmiş has talebeleri içinde o vakitten beri duâmızda şerik ediyoruz, hem duâ edeceğiz.” 8
      
O YAZILAR
“Parlak ve çalışkan kalemiyle hem Risâletü’n-Nur’un, hem bizim hatıralarımızda çok ehemmiyetli mevki tutan ve yerleşen Hafız Tevfik’in yazdığı Âyetü’l-Kübrâ Risâlesini münasip gördüğünüz zamanda gönderirsiniz. Dokuz sene yazılarıyla mesrurâne ünsiyet eden gözlerim, hasretle o yazıları görmek istiyor.” 9
1887’de Barla’da dünyaya gelen merhum Şamlı Hafız Tevfik, 1965’te Rahmet-i Rahman’a kavuşur. Kabri Barla Kabristanı’ndadır.

Dipnotlar:
1- Son Şahitler-1, N. Şahiner, Nesil yay, s. 288.
2- Emirdağ Lâhikası, Y. A. Neş. s. 195.
3- Son Şahitler-1, Necmeddin Şahiner, Nesil yay. s .288.
4- Mektubat, Y.A. Neş., s. 192.
5- Mektubat, Y.A Neş., s. 192.
6- Sikke-i Tasdik-i Gaybî, Y. A Neş. s. 16. 
7- Kastamonu Lâhikası, Y.A. Neş., s.32
8- Kastamonu Lâhikası, Y.A. Neş., s.184 
9- Kastamonu Lâhikası, Y.A. Neş., s.15

Okunma Sayısı: 8824
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
  • Mehmet Yiğit

    29.9.2024 13:33:00

    Benim büyük dedem...

  • Bilâl Tunç

    7.12.2011 00:00:00

    Diğer mühim bir husus:
    Şamlı Hâfız Tevfik Göksu, Barla’dan evvel -çocukluk veyâ gençlik yıllarında-, Bedîüzzamân’ı gerçekten görmüş müdür?.. Görüşmüşse senedi, şâhidi var mıdır?..Varsa lutfen ibrâz edilsin..   

  • Bilâl Tunç

    7.8.2011 00:00:00

    Not:
    Şamlı Hâfız Mehmed Tevfik Göksu’nun 1304 olan Rûmî doğum târîhinin 71 günü Mîlâdî 1889’la çakışmaktadır.. Yânî, 1889’da doğmuş olması da muhtemeldir.
    1 Mart – 28 Şubat 1304 (365 gün)
    13 Mart – 31 Aralık 1888 (294 gün) / 1 Ocak – 12 Mart 1889 (71 gün)

  • Bilâl Tunç

    6.8.2011 00:00:00

    Tevfik Göksu’nun (ra) torunundan bir açıklama:

    http://www.saidnursi.de/tr2/index.php/SAiD-NUR-VE-TALEBELERi/Nurun-birinci-katibi.html

    Yorumlar:

    #2 fatih göksu 2009-04-21 11:55
    sayın arkadaşlarım sayın abilerim ben şamlı hafız tevfik göksunun torunuyum.en küçük çocuğu olan mehmet veli göksunun oğluyum.dedem yazdığınız gibi barla doğumlu değildir.istanbul üsküdar doğumludur bu hatanızı yazınızda düzeltmenizi istiyorum.şimdiden teşekkür ederim.

  • Bilâl Tunç

    5.8.2011 00:00:00

    Değerli araştırmacımızı gayretlerinden dolayı tebrik ediyor, çalışmalarının devâmını diliyorum..
    Mes’eleye katkıda bulunmak maksadı ile birkaç noktaya temas etmek istiyorum..
    İsmâil Yazıcı’nın Tevfik Göksu merhûm ile ilgili çalışmasında (*) doğum târîhi olarak 1304 verilmiş.. Rûmî veyâ Hicrî olduğu belirtilmemişse de Rûmî olma ihtimâli dahâ kuvvetlidir.. Bu takdirde doğum târîhi 1887 değil 1888 olur.. (Hicrî ise, 1887 olabilir..)
    İsmâil Yazıcı’nın tesbîtine göre, Şamlı Hâfız’ın doğum yeri Barla değil, İstanbul, Üsküdar’dır.. (Şamlı Tevfik Ağabey’in üçüncü hanımından olma merhûme kızının hayâtta olan eşi Kerameddin Şenay da bu kanâatte.)
    Diğer bir husus; şâyet verilen rakamlar ve rivâyetler doğru ise, Hz. Üstâd Şam Hutbesini îrâd ettiği zaman Şamlı Hâfız Tevfik küçük yaşlarda bir çocuk değil 22-23 yaşlarında genç bir adamdır.. Yâ da, bu hâdise Üstâd’ın ilk geldiği yıllarda veyâ Mütâreke yıllarında İstanbul’da gerçekleşmiş olabilir..
    (*): http://www.cevaplar.org/index.php?content_view=3232&ctgr_id=101

(*)

Namaz Vakitleri

  • İmsak

  • Güneş

  • Öğle

  • İkindi

  • Akşam

  • Yatsı