Teknolojik nimet telefonla irtibatımızı, rehberimizin temin ettiği bir ay süreli on kişiye yetecek seyyar internet paketiyle yapıyoruz. 

Cuma günü kahvaltıdan sonra, günlük programın detaylarını kesinleştirdik. Cumartesi buradaki Nur dersine katılıp Pazar günü de akşam Feribotla Helsinki’ye gidiş-dönüş  feribot biletlerini aldık. Finlandiya’da Helsinki’de iki gün kalacağız. 

Cuma namazını Stockholm merkezindeki Arap Müslüman kardeşlerimizin camisinde kıldık. Camide dikkatimizi çeken cemaatin dikkatli, nazik ve şuurlu gençlerden oluşmasıydı.  

Cuma namazından sonra şehir turuna çıktık. Önemli caddeleri, parkları ve Stockholm’un Belediye binasını ziyaret edip fotoğraflar çektik. Maşallah Türk vatandaşlarımız esnaf olarak da her yerdeler. İsveç’e gelip “Somon Balığının” lezzetine bakmamak olmazdı. Türk Lokantasında onu hallettik. 

Sonraki durağımız Ağrılı Abdulkadir kardeşimizin mobilya dükkanıydı. Kendisi yokmuş selam bırakıp, yakındaki diyanet camisinde ikindi namazını cemaatle kıldık. 

ZEKİ, ENERJİK PAKİSTANLI BİR GENÇLE CAMİDE TANIŞIYORUZ 

Tesbihattayken camideki dikkatimi çeken genci el işaretiyle çağırdım. Tanıştık. İngilizce biliyor. Babası Pakistanlı inşaatçıymış. Adı, Ayaan. Çok zeki, sempatik bir genç! 13 yaşında yedinci sınıfta! 

Altı dili konuşabiliyor. İtalya’da doğmuş. Beş, altı sene önce İsveç’e gelmişler. Ana dili Urducadan başka İtalyanca, İsveççe, Norveççe, Arapça, biraz da Japonca biliyormuş. 

Esnaf Abdülkadir kardeşin telefonda çay daveti için mağazasına birlikte gittik. Ayaan’ın heyecanı, İslâm’a ilgisi, dikkati, İslâm hakkındaki ilginç soruları vardı! Çok zeki, pratik, sempatik bir genç! 

Ayaan “Allah her türlü kuvvet ve ilme sahipken; Kur’ânda neden dünyayı altı günde yarattım diyor!” ,“Neden birden yaratmadı?”  diye soruyordu. Şialar hakkında da sorusu vardı. Sorularına karşı, Risale-i Nur ve Bediüzzaman hakkında bilgisi olup olmadığını sordum. “Yok!” deyince ona  anlayacağı seviyede kısaca İngilizce Risale-i Nurlarda her türlü sorunun cevabını bulabileceğini söyledim.   

Kendisini Türkiye’ye davet ettim. Türkçe öğrenme teklifimi kabul etti. Telefonları aldık.  

Tevafuk, sohbet ve bilgiler Ayaan’ı memnun etmişti. Risale-i Nur’un İslâmî davet ve tebliğ tarzını seviyesine uygun anlatmaya çalıştık. Konuya uyum sağlamaya başlamıştı. Buradaki dershaneye gelme davetimizi de kabul etti. Dershaneyi de gösterdikten sonra gideceği yere rehberimizle gönderdik. 

CUMARTESİ DERSİNDEKİ SÜRPRİZ 

Stockholm’deki Cumartesi dersi başladı. Lem’alar takip ediliyormuş. Ders esnasında bir sürpriz! Ayaan babasıyla dershaneye geldi! Dün biraz tedirgindi. Anne -baba-haklı olarak-tanımadığı insanlarla irtibat kurmasında kaygılanmışlardı. Fakat Ayaan, zekâ ve maharetiyle babasını ikna edip dershaneye getirmişti. 

İkinci derste ben Pakistanlı misafirlerimize saygı olarak, Tarihçe’den Pakistanlı Ali Ekber Şah’ın Üstada yazdığı mektupla, Avrupa ve Almanya’daki İslâmî gelişmeler konularını okudum. Ayaan da İngilizce Lemalar’dan bir bölüm okudu. Babasına da Urduca Hastalar risalesi hediye edildi. Babası ve Ayaan böyle temiz bir cemaat ve mecliste bulunmaktan memnun olduğunu ifade ettiler ve ayrıldılar. Risale-i Nurların kâinatı kuşatan kerametlerini yaşamak her zaman ve her mekânda çok güzel! 

(Devam edecek)