"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

''Nurs Köyü'ne Hoş Geldiniz''

Muzaffer KARAHİSAR
21 Temmuz 2020, Salı
Yıllardır hasret duyduğumuz, hayallerimizi süsleyen Nurs’u görünceye kadar aracımız karanlıkta durmadan yol alıyordu. Nice zaman sonra Nurs Köyü’nün sokak lambaları, gözümüzdeki karanlıklar perdeyi açarak beklediğimiz müjdeyi vermişti: “Nurs Köyü’ne hoş geldiniz.”

Bir 'Nurs Seyahati'nin Notları - 3: “NURS KÖYÜ'NE HOŞ GELDİNİZ”
Dizi Yazısı: Muzaffer Karahisar

 

Bitlis’e giderken, gerçek aşkı ve sevgiyi, fedakârlığı hayatıyla insanlığa ders veren Hz. Peygamber (asm) sevdalısı, Tabiin’in büyüklerinden, mübarek insan Veysel Karani Hazretleri’nin Türbesi’ni ziyaret ettik. Allah (cc) ve sevgili Resulü Efendimizin (asm) dâvâsına hayatını vakfeden Bediüzzaman’ın köyü Nurs’a giderken sevgimiz, heyecanımız ve oraları görme iştiyakım bir kat daha arttı. Akar çaylar, yüksek dağlar, sarp yamaçlar, yalçın kayalıklar sonbahar esintileriyle bizlere vuslatı ve sonrasındaki hüzünlü ayrılığı hatırlatıyordu. Risale-i Nur’dan aldığımız feyz, nur, sürur, şevk ve Cennetâsâ bahar müjdesi ferahlıklarıyla duygularımız manen teselli buluyordu.

20’Lİ YAŞLARDA BİTLİS VALİSİ’NİN KONAĞINDA

Genç Said, 20 Yaşlarında bir vesileyle Bitlis Valisi Ömer Paşa’ya gider. Dine mugayir hatasını pervasız, sert sözlerle, azarlayarak ikaz eder. Vali Ömer Paşa, tarziye ve olgunlukla karşılar. Molla Said’in ilmî kabiliyetini ve cesaretini ferasetiyle görür. “Herkesin bir piri vardır. Sen de benim pirimsin, yanımda kalacaksın” der. Evine alır, ona bir oda tahsis eder. İlmî çalışmalarına zemin hazırlar. Genç Said, konakta iki yıl boyunca kütüphanede, başka kütüphanelerde bulamayacağı çok sayıda temel İslâmî eserleri, muhtelif kitapları ve müsbet bilime ait klâsikleri ezberler gibi, okuma ve inceleme fırsatı ve zamanı bulmuştur.

Bediüzzaman’ın şehrinde, onun ayak bastığı topraklarda, memleketinde, nurlu menzillerinde olmak bizi heyecanlandırıyordu. 

Bitlis’te Ulu Cami’de ikindi namazından sonra şehri gezip çay içtik. Akşama doğru Tatvan, Hizan yolu üzerinden Nurs’a gitmek üzere tekrar yola koyulduk. Tarih 6 Eylül 2019’u gösteriyordu. Nurs’a mutlaka gitmeliydik, ertesi gün sabah Bediüzzaman Mevlidi için Van’a hareket ederek kardeşlerle buluşacaktık.  

Hizan’a vardığımızda yüksek tepelerden kızıllıklar bırakan güneş batmıştı. Akşam karanlığı her tarafı kaplamıştı. Camide tevafuk olarak karşılaştığımız Üstadın akrabası Hikmet Okur, bizleri Nurs’ta misafir edeceklerini müjdeleyince sevincimiz bir kat daha arttı. Aracımızda bulunan sekiz kişiyle yönümüzü Nurs’a çevirmiştik. Kararlılıkla, azimle, şevkle yaptığımız gece yolculuğunun zahmeti, yol şartları ve başka maniler hiçbirisi bizi durduramazdı. Bir an önce yüksek dağları aşarak, karanlık yollardan geçerek Nurs’a varmalıydık. Engebeli, kıvrımlı, virajlı dar yollar dosta giden gönüllere mani teşkil etmezdi.

NURS’TA BİR GECE

Berzah gibi karanlık dağlarda, tenha yollarda hiçbir şey görünmüyordu. Bir sürpriz yapmak için gözünüzü arkadan biri kapatır ya! Yıllardır hasret duyduğumuz, hayallerimizi süsleyen Nurs’u görünceye kadar aracımız karanlıkta durmadan yol alıyordu. Nice zaman sonra Nurs Köyü’nün sokak lambaları, gözümüzdeki karanlıklar perdesini açarak beklediğimiz müjdeyi vermişti: “Nurs Köyü’ne hoş geldiniz.” Mekân-ı maksudumuza vasıl olduğumuzu mutlulukla idrak ettik! Vuslata kavuşma hissiyatı, sevincinin keşke bir fotoğrafı, yazılı ifadesi olsa, ya da kalbimin dili olsa da anlatsa bütün yaşadığı duyguları.

Anayurdumuza, baba ocağımıza gelmiş gibiydik. Çocuklar gibi pür neşeyle çarpıyordu kalbimiz, sevinçle içimiz içimize sığmıyordu. Şu nurlu beldeye ulaştıran Rabbimize şükürler olsun, dedik. Köyün sokak lambalarıyla görebildiğimiz kadarıyla etrafımıza bakındık. Nurs’un manevî havasını koklamak, dağına taşına her yere selâm vermek geldi içimizden. Yıllar yılı bu ânı hayal etmiştik. Bu mutluluğu tatmayı düşlemiştik için için.

İlk aklıma gelen Bediüzzaman’ın doğduğu ev oldu. Küçük yaşta ilim peşinde gurbete giden, Evlâd-ı Resul, medrese hocalığı, savaşlar, esaret, saltanatın sonu, çalkantılı yıllar… Peşpeşe gelen haksızlıklar, nefiyler, hapisler, zehirlenmeler, zulümler… Vefatına kadar geçen çileli gurbet hayatı ve memleket hasreti… Bütün bu olumsuzluklara rağmen lütf-u İlâhî ile telif edilen Risale-i Nurlar, “Küfrün belini kırmıştır.” Mehdi-i Resul’ün peşinde yürüyen milyonlarca inançlı, imanlı, ihlâslı, sadık Nur Talebeleri… Dünyanın her tarafında İslâm nurunun inkişafı, inbisatları…

Köyün içinde coşkun akan derenin üzerine kurulmuş asma köprüden geçerek medreseye yerleştik. İçerisi kalabalıktı. Her yerde olduğu gibi yemek, çay faaliyeti orada da devam ediyordu. Cemaatle yatsı namazı, duâ, tesbihat ve Kur’ân okunduktan sonra Risale-i Nur dersi başladı. Ne kadar mutluluk veren bir durum. Bediüzzaman’ın köyünde, yurdunda, yuvasında onun telif ettiği eserinden ders okunuyordu…

-DEVAM EDECEK-

Okunma Sayısı: 11900
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
  • İsmail

    22.7.2020 08:44:25

    Elhamdülillah! Allah (C.C.) oraları görmeyi bizlere de nasip etsin. (Amin)

(*)

Namaz Vakitleri

  • İmsak

  • Güneş

  • Öğle

  • İkindi

  • Akşam

  • Yatsı