‘’Kalp sırrına erenler neler yapar bilir misin? Kızmazlar... Küsmezler... Kırmazlar... Kırılmazlar... Her şeyden bir güzellik bulurlar... Hiçbir şeyi insanoğlundan bilmezler, Rabbinden bilirler... Her şeyi ondan umup ondan beklerler... Ve susarlar... Susarak konuşurlar...’’ sSözünden ilham alarak gönül dilini konuşturan Eğitimci Mustafa Toptop’un tevekkül ve teslimiyeti ima, izah, ifade eden “Sus Kalbim” isimli güzel şiiri:
“Sus kalbim sus
Sen sus öz konuşsun
Yangın değil
Yüreğindeki köz konuşsun
Söylenecek çok söz varken
Elbise bedene darken
Sen sus
Sözün sahibi konuşsun
O’ndan gelir O’na gider
Hayır ve şer
Bir de kader
O halde ey kalbim sen sus
Var ve Bir içinde hiçliğini bil
Yok olmaya bak ve sus
Sen sus sus
Hem bak bugün cuma
Haydi durma koş koş
Sükutun derinliğinde coş
‘Hikmet’e ram ol saye sarıl’
Sus da konuş
Sessizliğin sesi ne hoş
Sus kalbim sus
Sus da konuş.
Sevgili Peygamberimiz (asm): “Allah’a ve ahiret gününe inanan kimse ya hayır konuşsun ya da sussun.” buyurmuşlar. Sükunetle, sessizlik içinde kâinattaki Kadir-i Zülcelal’in tevhid delillerini, hak söyleyen ayetlerin sırlarını, yıldızların şirin hutbelerindeki derin manaları, berrak hakikatleri tefekkür enginliğiyle dinleyerek ruhumuza vereceği huzur ve huşuyu her zaman iman iksiriyle hissedebilmeliyiz.
“Benim Rabb-i Rahîmim, dünyayı bana bir hâne yaptı; ay ve güneşi o hâneme bir lâmba ve baharı bir deste gül ve yazı bir sofra-i nimet ve hayvanı bana hizmetkâr yaptı ve nebâtâtı, o hânemin zînetli levâzımâtı yapmıştır.” (Sözler, 23. Söz.) demeliyiz.