Başlık asrın müceddidi Bediüzzaman Said Nursî’ye ait.
Evet, cesaretli ve sıra dışı bir ifade gibi görünüyor. Dünyadaki bunca olumsuz ve ümitsizlik gibi görünen tablolara rağmen, Bediüzzaman Said Nursî Kur’an’dan aldığı dersle bu konuda şöyle diyor: “Hilkatte hayır asıl, şer ise tebeidir.” (Muhakemat, Sh. 63)
Asya kıtasıyla İslâmiyet’in istikbalinin açık ve parlak olduğunu müjdelemektedir. Bu müjde ve tespitlerini Muhakemat isimli eserinde özet ve mana olarak şöyle ifade etmektedir:
-Allah’ın yardımıyla batı medeniyetini geçme fırsatını yakalama ümidinin artması.
-Arzuları öldüren ümitsizliğe karşı, ümidin hayat bulması, medenîleşmek ve yenileşmek meyli.
-Asya’yı sefalette, Batı dünyasını refahta görme yanlışına karşı doğan uyanıklık, teyakkuz, gıpta ve rekabetin artması.
- Batı medeniyetin günahlarının güzelliklerine ağır gelmesinin getirdiği denge bozukluğu.
- Batı medeniyetinin, değişen dünya şartlarıyla içinin boşalıp, ihtiyarlaşması.
- Batılıların yükleri ağırlaşırken, bizim yükümüzün hafifleşmesinden doğan fırsatı yakalama.
- Bir işe başlarken o işin ana prensiplerini gerektiren vasıtaların varlığına olan ihtiyaç şuur ve melekenin gelişmesi.
- Bu zamanda maddi gelişmeye bağlı olan İslâmi gayret ve hamiyetin daha şuurlu hale gelmesi.
- Çalışmanın -sefahet devam ettiği müddetçe- ihtiyaçları karşılamada yetersiz kalacağının anlaşılması.
- Din ve fazileti kabul etmemekten doğan sefillik, nefsin şehvetinin tahribatının görülmesi.
- Ehl-i tevhidin düsturu olan Kelime-i Tevhidin idraki ve faydasının anlaşılması.
- İslâmın ve Asya’nın önünü açacak demokrasi ve hürriyetin ancak dinin emrettiği esasla mümkün olacağının anlaşılması.
- İslâmiyetin emri olan zekâtın toplum hayatındaki önemi ve yerine getirmedeki ihtimam.
- İslâmiyetin, bütün fenlerin, bilgi ve medeniyetin kaynağı olduğu inanç ve hakikati.
- Kuvvetli bir ip olan İslâmiyetin hakikatlerine sığınma meylinin artması.
- Medeni dünyada, farklı fikirlerin, insanlar, ülkeler, hatta kıtalar arası paylaşımının lüzumu ve öneminin kavranması.
- Medeniyetin güzelliklerinin, Şeriatın başka şekle çevrilmiş birer meselesi olduğunun idraki.
- Nefis ve şehvetin esiri olmaktan kurtulmak, dinden uzak hayatın neticesi, merhametsizlik ve eşitsizlik olduğunun idrak edilmesi.
- Teknolojik gelişmeler sebebiyle dünyanın bir köy haline geçmesinin verdiği imkânlar.
- Teşebbüs cesaretiyle cihazlanmış olan fıtrî istidad ve kabiliyetlerin gelişmesi.
- Zaman ve zeminin istediği, itidalli ve makul mizaçların öne çıkıp yükselişinin dünya kamuoyunda karşılık bulması.
- Zamana ışık ve enerji veren zihinlerin, gerçek hakikatlerle nurlanması.
Bütün bu ve daha birçok sebepler, sonuçlar, araştırmalar, çalışmalar, hidayet hikâyeleri, işaret edip gösteriyor ki, İslâm dinine, Kur’ana ciddi manada bir yöneliş var! Onun için ümidimiz, temennimiz, duamız şudur ki; parlak gelecek İslâmın ve Asya kıt’asının olacaktır inşallah.
Not: Trabzon'dan Şefik Peker abiye Cenab-ı Hak'tan rahmet diliyor yakınlarına baş sağlığı ve taziyetlerimi sunuyorum.