Dengeli ve sağlıklı bir hayat, sorgulamak, nefis muhasebesi ve devamlı bir kontrolden geçer.
Meşrû sınır ve çizgide kalmak, hayat ve insanlık için önemli ifade ve kavramlar.
Asıl olan, insanın işe kendi enfüsi daireden başlayıp, dış dünyayla az alâkadar olmaktır. İslâm inancında, “nefis muhasebesi” günlük hayatta; “oto kontrol empati… vb.” gibi kavramların bilinip hazmedilmesi büyük öneme haizdir.
Akıllı, inançlı bir insan, neyi, niçin, ne zaman yaptığını bilmeli. Muhakeme ve sorgulama hayatı iyi okumanın tezahürüdür.
Sorgulamak aslında; dengenin, saygının, haddini aşmamaktır. Adaleti ve hukukun gereğini yapmaktır. Meşrû sınırlar içerisinde kalmanın adıdır. Hakka rıza ve bir nevi teslimiyettir. Sorgulamak veya sorgulanmak, kişinin kendi iç dünyasında ve vicdanındaki rahatlamadır. Kusurlarından temizlenmek ve fazilettir.
Kendi sınırlarının idrakini unutup herkesi suçlayan bir “ruh hali” çevre için ciddî bir problemdir. Bilerek, bilmeyerek, cahilce, sınırları ve kaderi çizgiyi zorlama bir fecaate dönüşebilir.
Doğru çözüm; doğru kaynak, doğru bilgi ile mümkündür. İtimat edilebilir bir rehberle yolculuk, güven ve netice demektir. Problem çözmede Risale-i Nur Külliyatı ve müellifi Bediüzzaman güvenilir bir kaynak ve rehberdir. Risale-i Nurlar, musîbet ve felâketlerin “kalın gaflet perdelerini” yıktığını yazar.
“İkinci Dünya Savaşı’nın neticesinin sebeb olduğu şiddetli zulüm, istibdat, merhametsiz ve tahribata dikkat çeker. Büyük tahribatları tamir edememeden meydana gelen dehşetli vicdan azabı sahnelerini nazara verir.
Risale-i Nurlar, insanın yaratılıştan sahip olduğu yüksek istidat ve mahiyetin dehşetli yaralanma acılarının kaynaklarını tesbit edip gösterir. Bütün bu gaflet tabloları ve sağır tabiatın Kur’ân’ın elmas kılıncıyla ancak parçalanacağını ortaya koyar. Gaflet ve dalâletin en boğucu aldatıcı, en geniş perdesi olan siyasetin yeryüzünde pek çirkin, pek gaddarane hakikî suretine dikkat çeker.
Neticede, insanlık için dünya hayatının çirkin ve geçici olmasını izah edip, insanlığın fıtraten hakikî sevip aradığı baki hayatın varlığına işaret eder.” (Sikke-i Tasdik-ı Gaybi, s. 9)
Büyük manyetik uyuşturuculardan olan televizyonlar ve bir kısım medya, menfiliğin kaynağı konumuna gelmiştir. Ekranların kara haber kaynağı gibi çalışması ruh ve vicdanları tahrip ediyor.
Çocuklarımız, gençlerimiz bu bataklığın kurbanı olmaktan bir şuurlu muhasebe ve geri dönüşle kurtulabilir. Haneleri tahrip eden, acı kayıpların durdurulması iman ve İslâmiyet inancının akıl, kalp, ruh ve his dünyasına nakşedilmesiyle mümkün olur. İç dünyamız bu muhasebe ve değerlendirmeye odaklanırsa kurtuluş yolu açılır.
Cenab-ı Hakk’ın -lâyık olmadığımız halde- ihsan ettiği bu kadar nimetlerle hemhal olurken, aynı vatanı paylaştığımız binlerce insanın mağduriyetleri, İslâm âlemindeki yürek paralayan sah- neler iç dünyamızda bir burukluk ve ciddî sorgulamayı kaçınılmaz kılıyor!
Bu asrın dehşetiyle herkesi saran derin “gafletin” farkındalığıyla bir kendini kontrol, sorgulama ve hataları anlayıp, sorgu- lamaya dönmek aklın gereğidir. Sorgulama, muhasebe, kontrol vazgeçilmezler listemiz olmalı.
Mazi, geleceğin aynasıdır. Tarih cisimleşmiş ibret tablosunun adıdır. Gerçek sorgulama; öze dönmek, kendini ve haddini bil- mektir. Toplumun en küçüğünden en büyüğüne bütün heyetler ve kurumlar bunu yapmalıdır. Ana babalar, büyükler, siyasetçi, idareci, herkes bunu vazife bilmeli ve sorumluluğunu yerine getirmelidir.
İnsanları, hadiseleri, sebeb ve neticeleri doğru olarak “sorgulamak!” çözüme atılan ilk adımdır. Objektif, ilmî, dinî, insanî açıdan yapılan sorgulama toplumda huzur ve rahatlamanın anahtarıdır.
Cenab-ı Hak milletimizi ve İnsanlığı her türlü felâketlerden korusun. Kendinden başlayan bir nefis muhasebesini yapmayı bize yakın etsin. Amin. Başta idareciler ve bütün sorumlu kişi ve kuruluş erbabına basiret ve feraset versin. Bizlere, gerçek insan ve kul olmanın gereğini icra ettirsin. Dengemizi kaybettirmesin.
Sağlıklı düşünmek ve istikametli fikir üretip, yürütmek nasip etsin. (Âmin)