"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Enenin dillere sirayeti

Nurenda Yaşar Coşkun
16 Aralık 2021, Perşembe
Kulaklarımız hep hakikatlerle muhatap olsun istiyoruz, bize söylenenlerin muhtevasında batıl olmasın, yalan olmasın, her daim doğrunun bilgisine ulaşalım istiyoruz.

Hakikatleri duymak isterken öte yandan enemiz çok da fazla sarsılmasın, hakikat kulaklarımızı okşayacak biçimde söylensin, bizi incitmesin, antipatik olmasın, çok acıtmasın, yaralamasın istiyoruz. 

Bu, insanoğlunun büyük çelişkilerinden biri… Büyük lâflara hazırlanamamış büyük eneler…

“Güneşin süslenmeye ihtiyacı yoktur, gül daha pembe görüneyim diye boyanmaz” der İbni Hazm. Kâinat, bütün hakikatini bütün yalınlığı ile sergilerken, insan, diline ilişen hakikati süsleme, boyama ihtiyacı duyar. Hakikatin bizzat kendisi güzel, terbiye edici ve etkili iken benim nakıs süslü lâflarım, hakikatin değerini düşürmekten başka neye yarar. Asrın enaniyeti o kadar hassaslaşmış ki, kimsenin hakikati doğrudan duymaya cesareti yok. Sandviç metotlarıyla, enelerimiz yaralanmadan, takdirle bezenmiş, övgüyle boyanmış, incitmeyecek tonlara düşmüş hakikat taneleri… “Sen benim enemi besle, ben de seninkini, böylece geçinip gidelim” olmuş bu ilişkilerin adı. Gıybetin bir sebebi de, muhataba söylenemeyen doğruların, adeta bir patlama şeklinde alâkasız insanlara aksetmesidir. Gıybet; doğrunun enerjisinin, onu duymaya hazır olmayan kulaklar yüzünden, yanlış kişiler ve yanlış ortamlarda sarf edilmesidir. Enelerimizin hakikati doğrudan duymaya ihtiyacı var. Terbiye olunmuş bir ene istiyorsak, bazen hakikatin sarsıcılığı ile yüz yüze gelmemiz gerekir. Kişiler buna açık oldukça toplumun diline bulaşmış güzel üslûp kisvesi altına saklanmış ene kokulu cümleler son bulacak ve dolaysız, temiz, yalın bir üslûp hâkim olacaktır.

Hakikatin yalınlığı ihlâslı bir dille mümkün olur. Kavl-i leyyin kişide ihlâs sırrı yerleşince vaki olur. Yoksa enenin dil bulmuş halinde, yumuşak bir üslûp, ne muhatabı ne de kişiyi hakikate taşır. Kavl-i leyyin, zilletli bir üslûp değildir. Hakikatin sağını solunu kırpıp, karşıdakini kırmayacağım diye onu allayıp pullamak hiç değildir. 

Bilâkis kavl-i leyyin, mesajın ihlâsla netlik kazanmış halidir. Belki de netice odaklı davranışlarımız yüzünden aman karşıdakini kırmayayım, incitmeyeyim ya da o kişiyi kazanayım derken ihlâsı kaybediyor ve hakikatin tesirini yumuşak ve incitmeyen(!)cümlelerimizle azaltıyor ve hakikate hürmetsizlik ediyoruzdur. Nasıl ki kaba ve azarlar tarzda bir üslûp söylenenin tesirini azaltıyorsa haddinden fazla kırılıp dökülen cümleler de ihlâsı bozuyor.

Dil farkındalığı bir Müslüman için elzemdir. Dikkatli olmakta fayda var. Bir Müslümanın hâline riya bulaşmaması gerektiği gibi kâline de bulaşmamalı, her vakit ihlâssızlıktan Allah’a sığınmalı.

Okunma Sayısı: 1660
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
  • Arif Altay

    16.12.2021 14:43:34

    Gıybet edenin -acıtıcı da olsa- hakikati gıybet edilen kişinin kendisine söyleme cesaretini gösterememesini de unutmamak gerekir.

(*)

Namaz Vakitleri

  • İmsak

  • Güneş

  • Öğle

  • İkindi

  • Akşam

  • Yatsı