Bediüzzaman; “Bu vatanda şimdilik dört parti var. Biri Halk Partisi, biri Demokrat, biri Millet, diğeri İttihad-ı İslâm’dır.”1 diyordu fakat, “şimdilik” kaydını düşerek...
Evet, bu dört parti (cereyan) geçen asrı kendisiyle meşgul etmiş, kitleler milliyetçi, halkçı, dinci ve demokrat olarak bu partilere taraf olmuştu.
Meşrutiyetle ortaya çıkan bu cereyanlar Cumhuriyetle tek partiye dönmüş, 28 sene icraatlarıyla da milleti devletten küstürmüş, millet elini ayağını çekmişti siyasetten.
Çok partili hayata geçtikten sonra Demokratların sahneye çıkmasıyla ezanın aslına çevrilmesi, köylünün gerçekten milletin efendisi olması, fabrikalarla istihdam sağlanması, Risale-i Nurlar’ın intişarı gibi hizmetlerle nefes alınması, Halkçı-Demokrat ayrımını getirmişti. Bilahare Demokrat Partiden çıkan ırkçı ve dinci partilerle kare tamamlanmıştı.
12 Eylül’ün bütün partileri kıyıma uğratmasıyla dengeler sarsılmış, hatlar arası geçişkenliğe zemin hazırlanmıştı. Darbeciler ANAP’la dört eğilimi bir araya getirerek, vesayetle cereyanları birbirine karıştırmıştı. Bütün bu karmaşaya rağmen demokratlar iktidara gelmişse de 28 Şubat, olan dengeleri de alt üst ederek yine dört eğilimi içine alan AKP’yi doğurmuştu.
Epey bir müddet halkın vazgeçilmez teveccühünü kazanan AKP, her yeri darma duman edip özellikle 15/20 Temmuz sürecinde hapishaneleri doldurmaya, hukuk ve adaleti rafa kaldırıp suçlu/ suçsuz biat etmeyenleri kıyıma uğratıp, nitelikli insanlar yurt dışına göç ettirmeye başlayınca millet uyanmaya, toz konduramadığı AKP’de neler oluyor, demeye başladı. Süreç çok ağır işlese de sorgulayan, iz süren, dünya gerçekliliğinden hadiselere bakan aydın, demokrat yüzler yavaş yavaş ortaya çıkmaya başladı.
15 Temmuz’un o puslu havasında “hain”liğe odaklanan siyasetçiler malum yafta ile damgalanmamak için iktidarın zulmüne çok fazla ses çıkaramıyordu. Bu siyaset, aynı zamanda devlet refleksine dönmüştü ki, AKP’nin parti devleti olduğunu da resmediyordu.
Bu süreçte MHP kurultayının manipüle edilip Meral Akşener’in parti başkanlığına, tâ tepelerden mâni olunmasıyla yeni parti kurarak muhalefetin toparlanmasına ve AKP’nin yıkılmaz imajını da sarsmıştı. Böylelikle sadece CHP üzerinden sağ cenahtan oy alma saltanatı da yıkılmış oluyordu. Bu kelebek etkisi, AKP’den ayrılan, Gül, Babacan, Davutoğlu’nun parti kurmasını netice vermişti.
Cumhurbaşkanlığı hükûmet sistemi yüzde 50 artı 1’le Cumhur ittifakını (AKP, MHP, BBP), muhalefet de toparlanıp millet ittifakını getirdi.
İTTİFAKLAR DÖNEMİ
Önce 31 Mart Belediye seçimlerinde CHP ve İYİ parti Millet İttifakı’nın temelleri atılıp bir çok büyükşehir belediye başkanlığını elde edince iktidarın uykuları kaçtı. Yapmadıkları karalama, darp, terörize etme, kimlik siyaseti vs. kalmadı neredeyse.
Buna rağmen her atakta kontratak yiyerek kendi kalelerinde gol oldu. Bu arada AKP’den ayrılan partiler de üzerlerinden ürkekliği atarak Millet İttifakı’na katıldılar.
Altı parti bir araya gelip ortak bir metinde mutabakata vardılar. Bu ucube sistemin memlekete getirdiği sosyo-ekonomik tahribat, zulüm ve adaletsizlikler, dış politikadaki gel-gitler, kimlik siyaseti gibi yüzlerce tükenmişliğe karşı siyasi kimliklerini bir yana bırakıp, bu yangını söndürmek için kolları sıvadılar.
Hâlbuki her biri ayrı bir siyasî gelenekten gelmiş, belki yıllarca birbirlerini kıyasıya tenkid etmişlerdi.
Yani dört cereyan memlekete demokrasi getirmek, parlamenter sisteme geri dönmek için bir araya gelseler de aslında Kılıçdaroğlu’nun başlattığı bir nevi geçmişle de helalleşmek görüntüsü sergiliyorlar. Demokrat Parti’yi bir kenara bırakacak olursak (zaten bu değerler için var) 3 parti Milli Görüş geleneğinden gelmesine rağmen demokratlığa yanaştılar.
Demokrasi beşiği Avrupa 1945’ten bu beri tek parti iktidarına izin vermiyor. Gelen hükûmetler ya ikili ya üçlü ya da dörtlü. Böylelikle kalkınmış krizden, kavgadan uzak, AB ile de sınırları kaldırarak bir barış kıtasına çevirdiler Avrupa’yı.
Gelinen noktada; bu millet artık tek başına bir partiye bütün yetkileri vermeyecek, AB ile entegre olmaya, demokrasi kriterlerini yerine getirmeye mecbur ki, ittifak da bu yolda.
Dipnot:
1- Emirdağ Lâhikası