Bu gibi, senede bir defa hatırlanılan günlere pek bakmıyorum, ama işte bizim memlekette de son senelerde “uydum kalabalığa…” havasıyla çok kimse bu işe teşne olduğundan, birkaç satır “kelâm edelim” dedik.
Evet, bizim dinî inanışımızda kadının yeri bir başkadır. “Cennet, annelerin ayakları altındadır” buyuran bir Peygamberin (asm) mükemmel din anlayışında, kadınlarımız, böyle senede bir gün değil her gün hatırlanır, hürmet edilir.
Hatırlayanlarınız var mı bilmem? Bundan on küsûr sene evvel “kadınları iyi bir döveceksin!” başlıklı makalemiz (https://www.yeniasya.com.tr/osman-zengin/kadinlari-iyi-bir-doveceksin_203287) çıkınca, bayağı bir ses getirmişti. Hattâ hiç tanımadığım birkaç site de bunu iktibas etmişti.
O ve ondan sonra yazdığımız, kadınlarla alâkalı bir iki makalemizden sonra, bize sitem edip, “Yahu, hep kadınları haklı görüyorsunuz, öyle kadınlar var ki şirret mi şirret, cadaloz mu cadaloz. Niye onları da nazara vermiyorsunuz?” diye serzenişte bulunanlar oldu.
Haksız da değiller. Maalesef, öyle kadınlar da var. Ama bunlar, istisnaî şeylerdir, umumî kaideyi pek bozmaz. Yâni benim ağırlığım, yine kadınların ekserisinin iyi oldukları cihetindedir. Kadınlarımız; nâiftir, kibardır, hanımefendidir, cins-i lâtiftir. Kırılmaya, üzülmeye, hor ve hâkir görmeye gelmez.
Biliyor musunuz, eskiden kadınlar, kaç elektrikli âlete bedeldi? Çamaşır, bulaşık ve kurutma makinesiydi onlar. Rahmetli anacığımı hatırlarım da, beş çocuğun bakımı yanında, evini çekip çevirirdi. Çamaşır, bulaşık yıkar, soba yakar, vs. vs. vs. işleri yapardı birçoğumuzun anneleri. Başlı başına tek başına, bir orduydu onlar.
Vefakâr, fedakâr ve nâzik; kadınlarımızı, kızlarımızı, kız kardeşlerimizi sevelim, hürmet gösterelim. Ancak (affedersiniz) eşeklere gösterilecek bir tavır olan, “dayak” gibi ilk çağ zorbalığını, hiç aklımızdan bile geçirmeyelim.
Geçen sene yazdığımız, “diplomasız anneler “başlıklı makalemizin (https://www.yeniasya.com.tr/ osman-zengin/diplomasiz-anneler_535224) içinde, şu ifadelere yer vermiştik : “Yemek yapan kimseye; ‘aşçı’, temizlik yapana; ‘temizlikçi’, çocuk mürebbiyesine; ‘çocuk terbiyecisi’, çamaşır yıkayana; ‘çamaşırcı’, ütü yapana ‘ütücü’ denir ve bunların hepsi de insanın geçim kaynağını, maişetini sağlayan birer meslektir değil mi? Ve de bunların bazıları için bir tahsil, bir tedrisat lâzımdır. Tahsil îcab edenlerin de neticede bir diploması olmaktadır. İşte bunların hepsinin birden bir kişide toplanması mümkün değilken, bunlar, kadınlarımızda toplanmaktadır.”
Evet, hanımefendi; kadınlarımızın, kızlarımızın “Kadınlar Günü” hayırlı olsun!