"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Kutlular Ağabeyle hatıralarımız...

Osman ZENGİN
09 Nisan 2021, Cuma
Üstad Said Nursî Hazretleri’nin, meslek ve meşrebinden hiç tâviz vermeden takip edeni Zübeyir Gündüzalp Ağabey, onu da, aynen o şekilde takip eden, Mehmed Kutlular Ağabey idi.

Risale-i Nur cemaatine dâhil olalı yarım asrı geçmişiz şükür.  Kutlular Ağabeyin vefatından sonra, şöyle bir tefekkür âlemine daldım da, içimden dedim ki; “Vay be… Üstadın saff-ı evvel talebeleri ile mülâki olduk. Onlar bizim, dedemiz yaşındaydı, vefat ettiler. Babam yaşında abilerin de çoğu rahmetli oldu. Ağabeyimiz yaşında olanlar da rahmetli olmaya başladılar.” Kutlular Ağabey, bizden 16 yaş büyüktü. Bizim nesil ise, onlardan sonra geliyor. Bu müddet içerisinde, Kutlular Ağabeyle, o kadar çok hatıralarımız var ki... Hangi birini anlatacağımı şaşırdım. Birkaç tanesini anlatayım.

Birbirimizle, hususî bir sevgi bağımız vardı. Bir gün bir mesele için konuşurken, şakalaşıyorduk. Dedim ki “Bana bak abi! Sen İstanbul, ben Ankara işportacısı. Deli, deliyi görünce, değneğini saklarmış ha…” deyince hem gü- lüştük hem de kalktı, bana sarıldı. Sert gibi görüntü verse de kardeşlerine müşfikti. Ama dâvâsı mevzu bahis olunca, gayet sert olabiliyordu.

“İlâhî ikaz” hapsinden sonra,  Üstadı yâd etme programının ilki için Bursa’ya gelmişti. Zaman, zaman, gazete ve diğer neşriyatımızla alâkalı bir şey olunca beni arayıp, serzeniş veya şikâyet eden arkadaşlar oluyordu. Ya bizzat ya da İstanbul ile konuşup, onları izale ediyorduk. O günlerde de “Bizim Radyo” yayınlarında, kadın sesi ile, şarkı türkü okunuyormuş (ben dinlememiştim, ama). Program sonunda, çıkış merdiveninden beraber iniyorduk. Bunu söyledim. “N’olmuş? Biz ona Diyanet’ten fetva aldık” dedi. “Ağabey, biz, fetva ile mi, takva ile mi amel ediyoruz?” dedim. Biraz daha konuşunca “Hem bak, bizim refiklerimiz olan radyolarda böyle bir şey yok, niye bizde olsun?” deyince, “Tamam yahu, kaldıralım” dedi ve kaldırttı. Allah razı olsun. Mantıklı ve doğru bir şeyi kabul ederdi.

2011 seçimlerinden bir kaç ay evvel dedi ki; “Şu seçimlerle alâkalı, biraz geniş makale yaz” ben de, “tamam ağabey” dedim ve biraz uzun ve epey de zaman alan bir makale yazmaya başladım, ama daha bitmemişti. O sene yapılan Isparta Mevlidi’nde bir araya geldik, sordu: “Ne oldu o yazı?” Az kaldığını söyleyince, “seçimden önce bitir” dedi, gülüştük. Neyse, makale bitti, seçim hafta başı, Pazartesi günü yolladık. Ama bir türlü çıkmıyordu. Tabiî ben de şaşırdım, ne olduğunu, kimin takoz koymaya çalıştığını düşünürken, Cuma akşamı beni aradı, “Yahu ne oldu? Yarınki (Cumartesi) gazetede de çıkmadı, öbür gün de seçim” deyince, ben de gönderdiğimi söyledim… Bir kızdı, canı sıkıldı. “Kim yapar bunu?” dedi. O zaman, “Sentez Haber” sitemiz vardı. Hem oraya koydurttu hem de “Euronur” sitemize gönderildi makale. Seçimden sonra, beni Rusya’da çalışan bir genç aradı. “Abi, ailem seçimde tereddüt ediyordu. Seçimden bir gün önce, sizin yazıyı yolladım, ailemin 9 oyunu kurtardık, Allah razı olsun sizden” demişti.

Bir ara gazetede tesettürsüz ve çok da hoş olmayan kadınlı bir reklâm çıkmıştı. Ben hemen Kâzım kardeşi aradım, ona söyledim. “Reklâmlarla ben ilgilenmiyorum, patrona (Kutlular Abi yani) söyle” dedi. Aradım, rahmetli Mehmed Özkan’ın Gölcük Yaylası’ndaki yazlığında imiş, söyledim. “Kâzım’ı ara” dedi. Az evvel aradığımı söylemedim, “tamam” dedim, ama aradığımı söylemedim kendimi de gülmemek için zor tuttum. Tabiî, ikinci defa Kâzım kardeşi aramadım, biraz bekledim. Aradım tekrar, “Kâzım kardeş, sana havale etti” dedim. Biraz irdeleştik, tabiî bizim ikimizin arasındaki konuşma tarzımız biraz değişikti. 

İşte, biraz ileri geri yapınca, söz oraya geldi ve dedim ki “Yani ağabey, sen bize diyorsun ki, ‘seni kılıçlarımızla düzeltiriz’ öyle mi?” hiç tereddüt etmeden, “aynen kardeşim, bu gazete de sizin bu cemaat de” dedi. Mert ağabeyim, başka bir cemaatte olsa, bu şekil hitaplar mümkün olur muydu?

Yedi sekiz sene evveldi, bir İstanbul ziyaretinde gazeteye gitmiştim. Onu da ziyaret için, odasına girdim, oturduk konuşmaya başladık. Çok meseleler vardı. Keloğlan masallarından tutun, ne bileyim neye kadar, iki üç saat, baş başa konuştuk. Odanın kapısını kapattırdı. Hattâ yemeğe yukarı da çıkmadık, yemeklerimizi de odasına getirtti. “İşte Hayatım”da yapılan yanlışları anlattım, şaşırdı, yerinden gösterttim, sonradan düzelttirdi. Allah razı olsun, o konuşmamızdan sonra, belki başka saiklerin yanında, bizimki devede kulaktı, ama o sıkıntılar bertaraf edildi. Dedim ki, “Ağabey, bu sıkıntılarımızın çoğunda, enaniyet ve rüçhaniyet var. Üç günlük seyisliği olan, hemen at koşturup, başa geçmek istiyor. Kimse ayak olmayı baş olmaya tercih etmiyor” dedim. “Doğru söylüyorsun” dedi. “Ağabey bak bu şahsiyetçilik yüzünden bizim haricimizdeki cemaatler, hep bir ‘abi’ adıyla yâd ediliyor. Bize kimse, ‘Kutlular abi cemaati’ diyor mu? Haaa, ‘Yeni Asya cemaati’ diyorlar, desinler, o bir şahs-ı mânevidir” dedim. Hem tasdik etti hem de o ifadelere sevindi.

Yani, hatıralar çok, yazdıkça yazacağımız geliyor, uzayınca da olmuyor. En son şunu da söyleyeyim. 2020 Yeni Asya’nın 51. Sene-i devriyesi için İstanbul’a gittiğimizde, Kâzım Güleçyüz’ün odasında oturmuş, sohbet ediyorduk. O ara, dışarıda bir hareketlilik oldu. “Kutlular Ağabey gidiyor” dediler. Hemen kalktım, “durun bir sarılayım” dedim. “Abi, kimseyi tanımıyor, ama” dediler. “Beni tanır” dedim. Gittim sarıldım, şöyle beni bir sıktı, bıraktı, yüzüme baktı. “Osman!” dedi ya... Daha yüreğime bir ok saplandı, çok hüzünlendim. İşte o görüşmemiz de son görüşmemiz olmuştu...

Nisan çiçeklerine; 2 Nisan, Zübeyir Ağabey, 3 Nisan Tahirî Ağabey ve 4 Nisan’da da Mehmed Emin Birinci Ağabey, 6 Nisan’da da, Kutlular Ağabey, bu halkaya dâhil olmuştu. Bu Nisan ayı, bir bahar ayı idi. Baharın ilk ayının, Nevruz gününün ertesinde de Üstadları 23 Mart’ta vefat etmemiş miydi? Allah hepsine rahmet eylesin! Makamları, mekânları Cennet olsun inşâallah!

Okunma Sayısı: 2837
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
  • Halil İbrahin KARAHAN

    11.4.2021 05:54:25

    Allah razı olsun etkilediM. tırlattığinız için .TEŞEKKÜR EDERİM.

  • Müslüm

    10.4.2021 00:49:51

    Allah razı olsun abi çok güzel bir yazı kaleme almışsınız

  • Sezai MUMCU

    9.4.2021 17:16:06

    5 Nisan henüz boş. Artık önümüzdeki senelerin 5 Nisanında hangi muhterem zat olur bilemeyiz. Kimin ne zaman ahirete irtihal edeceğini bilemeyiz ancak kendisinin arkasından yazacağım bir kaç satırı hayattayken bilmesini istediğim bir kişi eğer varsa o da Osman Zengin Ağabey olurdu diye düşündüm. Kendisiyle hiç vicahi görüşmedik ama her ne zaman Cemaatten birisi vefat etse onun yazısını okurum. Çünkü onun yazdığı üslub -herbirinde aynı- hatırayı okuyanı hayalen AHIRET MUHACİRİNİ o ortamlarda DİRİLTEREK OKUTAN BİR ÜSLUB. Sen de gittin ya Osman Agabey artık bunu kim yapacak? Diye yoruma gerek kalmayan benden de uzun ömrün olsun dileğimle. Güzel anlatımın için teşekkürler.

  • Hüseyin

    9.4.2021 16:23:32

    Osman kardeşim, hatıralarını okudum Allah razı olsun. Sende daha çok hatıra olduğunu biliyorum. Tahir, Sungur, Bayram abiler, Kırkıncı hoca, üç Mehmetlere Ankara kediseven sokaktaki Yeni Asya bürosunun mescit inde namaz kıldırdığını okumuştum bir kaç defa. Bu hatıraları peyderpey yazda okuyalım kardeş. İnşallah.

  • süleyman ALIÇ

    9.4.2021 15:11:47

    Teşekkürler Osman Abi, Rabbim Rahmeti ile Muamele eylesin, Evet binlerce hatıralar var Türkiyenin Hatta dünyanın her tarafında yaşayan KUTLULAR abeyin hayatına dokunan yüzlerce insanların şahitliğinde " İŞTE KUTLULAR" adını taşıyacak bir kitabın çıkarılması çok iyi olur

  • cemal özkaya

    9.4.2021 15:04:59

    adanada bir sohbetten sonra ayaküstü konuşurken tek kaptan yeyiniz hadisinin tek kaptan pişirin olarak anlaşılmasını kaşığın kirini herkesin midesi kaldırmaz herkese ayrı tabak vermek lazım diye yorumlayınca çok rahatlamıştım. çünkü ayran kabındaki kaşık lekeleri beni tiksindiriyor hadise muhalefet ediyorum diyede üzüyordu.

  • Musa

    9.4.2021 12:31:50

    Ermiş kişiler hep çileli hayat yaşamıştır ve mükafat ücret almayi hak kazanmislardir.şahsi manevi emanetine hakkıyla sahip çıkan kutlu agabeyime RABBİMİN rahmeti sağanak sağanak yagsin İNŞALLAH AMİN.

  • Ali

    9.4.2021 07:27:56

    Allah hepsine rahmet eylesin! Makamları, mekânları Cennet olsun inşâallah!

  • Hilal

    9.4.2021 07:08:52

    Allah rahmet eylesin. Bu ne sevgi ve muhabbetli bir bağ Osman abi. Demek ki, sizde ne hatıralar saklıymış. Allah rahmet eylesin Kutlular abimize. En son buluşmanız, aynı zamanda ayrılığınız olmuş ya, ı kısımda ağladım.

(*)

Namaz Vakitleri

  • İmsak

  • Güneş

  • Öğle

  • İkindi

  • Akşam

  • Yatsı