Hüsamettin Cindoruk—Bayar’ın Dersim’le ilgili bana söylediği şudur: “Atatürk ‘Vurun’ dedi, vurduk. ‘Atatürk’ün bilgisi yoktu, o hastaydı’ diyenler doğru söylemiyor. Dersim’e yapılanlar baştan aşağı haksızlıktır. Seyit Rıza’nın dediği gibi zulümdür. Cumhuriyetin zorbalığıdır. Atatürk’ün ve diğerlerinin o dönemde öncelikleri hak ve hukuk değil. Bir devlet kurmanın kirli yanları varsa, onlar bunu kir diye görmüyordu.
ALEVİLERİ ANLAMAKTA ZORLANIYORUM
Eski Alevi Enstitüsü Başkanı psikolog Prof. Dr. Cengiz Güleç: Dersim bir katliam, hatta bir tür soykırımdır. Sorumluları da o dönemin yöneticileridir. Atatürk de dahildir buna. Hatta Atatürk operasyonu yakından izlemiş ve yönetmiştir. Ben Türk ve Türkmen Alevilerin Atatürk sevgisini anlamakta zorlanıyorum. Aynı şekilde CHP ve Kemalizmin kendisini gizleyerek Alevileri nasıl ikna ettiğini de.
KAZININCA ALTINDAN KİM ÇIKACAK?
Alevi araştırmacı Erdoğan Çınar: Bu konu kazındığı zaman altından mutlaka Atatürk çıkacak. 50 bin kişilik bir ordunun iki yıl boyunca Dersim dağlarında harekât yapması, uçakların bombalar yağdırması... Atatürk gibi mutlak hakim bir liderin onayı, talimatı veya emri olmadan yapılabileceğini düşünmek mümkün mü? Herkes M. Kemal telâffuzundan kaçınıyor, ama sonuçta faturanın çıkacağı yer belli.
Alevi araştırmacı Erdoğan Çınar:Dersim’in asıl sorumlusu M. Kemal
SİZ Dersim’de yaşananları nasıl tanımlıyorsunuz? Yıllarca isyan denildi ama şimdi katliam kelimesi daha çok telaffuz edilir oldu...
Bir kere bu olayı isyan olarak nitelemek için insanın kör olması lazım. İsyan olmakla uzaktan yakından ilgisi yok. 1930’lardan itibaren devlet eliyle planlanmış, adım adım uygulamaya konulmuş bir katliamdır. Bunun isyan olması için bir kalkışma olması gerekirdi. 50 bin kişilik bir ordu iki sene boyunca Dersim dağlarında hareket yapıyor. Genelkurmay’ın verdiği zayiattan bahsederken 30-40 kişiden bahsediliyor. Karşı tarafta on binlerce kişinin öldürüldüğü bir harekatta bir çatışma olsa diğer tarafın kaybı 30-40’larla ifade edilebilir mi? Ayrıca raporlardan öldürülenlerin büyük bir bölümünün silahsız olduğu anlaşılıyor.
(...)
Dersim’de gerçekte ne yaşandığını Türkiye’deki diğer Aleviler ne kadar biliyor?
Alevilerin hepsini aynı şeyde kefede tutamayız. Alevi entelektüel kesimi içinde çok az bir yüzde bunu biliyordu. Ancak büyük bir yüzde Cumhuriyet’in başlangıcından bugüne kadar kamu ifşa araçları vasıtası ile Alevileri kendi katillerine aşık maktuller haline getirmiş.
- Alevilerin büyük kısmı için de yeni bir durum yani?
Büyük bir kısmı bilmiyor.
(...)
Dersim olaylarına baktığımız zaman hassas bazı şeyler var. Biri CHP’nin, bir diğeri de Atatürk’ün ve yakın arkadaşlarının konumu ve mesuliyeti. Siz bu konuya nasıl bakıyorsunuz?
Tayip Erdoğan yarayı kaşıyıp bıraktı, aslında yara daha deşilmedi. Şu anda bu konu ile ilgili fikir beyan edenler de zülfü yare dokunmadan bir şeyler söylemeye çalışıyorlar ve Atatürk’ü bu meselenin dışında tutmak için de çaba sarf ediyorlar. Köşelerde Atatürk’ün Seyit Rıza’nın idamına engel olmaya çalışacağı için ona haber verilmediğini falan yazanlar var. Bunlar doğru değil. Bu konu kazındığı zaman altından mutlaka Atatürk çıkacak. Çünkü 50 bin kişilik bir ordunun iki yıl boyunca Dersim dağlarında hareket yapması, uçakların bombalar yağdırmaları... Atatürk gibi mutlak hakim bir liderin onayı, talimatı veya emri olmadan yapılabileceğini düşünmek mümkün mü?
(...)
Ben bir Alevi çocuğuyum. Benim köklerim de Dersim her ne kadar Sivaslı olsam da. Ve Dersim’de bir insanlık dramı yaşanmış... (...) Uşak, Kütahya ve İzmir’de Yunan işgali sırasında Dersim’deki kadar zayiat olmadı. Yani, ülkeyi kurtarmak kimseye orada bu mezalimi yapma hakkını vermez! Sonuçta Mustafa Kemal bu ülkenin kurucusu. Ama kurucunun böyle bir hakkı var mı?
En büyük sorumluluk Mustafa Kemal’e mi ait diyorsunuz?
Herkes Mustafa Kemal telaffuzundan kaçınıyor ama sonuçta faturanın çıkacağı yer belli.
(...)
O dönemde devlete hakim olan zihniyet bu. CHP’nin reddi miras yapması gerekiyor. CHP orayı sahiplenmeyi ve Atatürk’ü bu işin içinden sıyırmaya çalışıyor şu an ve yanlış politika izliyor.
Konuşan: Şenay Yıldız
Akşam, 28.11.2011
Eski Alevi Enstitüsü Başkanı psikolog Prof. Dr. Cengiz Güleç:Alevilerin Atatürk sevgisini anlamakta zorlanıyorum
Dersim nedir size göre?
Dersim bir katliam hatta bir tür soykırımdır. Sorumluları da o dönemin yöneticileridir. Atatürk de dahildir buna. Hatta Atatürk operasyonu yakından izlemiş ve yönetmiştir. O dönemin tek partisi olan CHP o döneminin ve Dersim’in sorumluluğundan kurtulamaz.
Dersim’de neden bu kadar kanlı bir katliam oldu?
Bunu açıklamak için sadece Dersim’e bakmak yetmez. Daha öncesine bakmak gerek. Birkaç yıl sonra Cumhuriyet’i kuracak olan kadro henüz ‘Erken Cumhuriyet’ döneminde karşılaştığı farklı görüşlerle, farklı gruplarla sorun yaşıyor ve bunları şiddet kullunarak bastırma yolunu seçiyor. İlk sorunu 1920’de Yozgat civarında ortaya çıkan Çapanoğlu ayaklanması ile yaşıyor. Bu isyan çok konuşulmuyor ama çok önemli. Çünkü Cumhuriyet’i kuran ekip bu isyanı Çerkez Ethem’in milis kuvvetleri aracılığıyla bastırmıştır. İkincisi hemen 1921’de yaşanan Koçgiri ayaklanmasıdır. Bu ayaklanmada da baskın unsur Kürtlük’tür. Bu isyan da şiddetle bastırmıştır. Üçüncü büyük olay ise 1925’teki Şeyh Said ayaklanmasıdır. Bu üç isyanda 4-5 yıl içinde olan olaylardır. Ve Kemalist kadro bu üç isyanı da çok sert ve şiddet kullanarak bastırmıştır.
Neden?
Kurucu kadro Cumhuriyet öncesinde Türkiye’yi homojenleştirmeyi kafalarına koymuş ve bu isyanları da bunun için fırsat olarak görüyor. Bunun için şiddeti de mübah görüyor.
(...)
Hedef ne?
Farklılıkları olmayan homojen bir ulus yaratmak. Cumhuriyet’in kuruluşu ile bu hızlanıyor ve uluslaşmanın yolu da toplumu homojenleştirmeden yani Türkleştirmekten geçi-yor. 1924’ten itibaren bu süreç hızlanıyor ve ülke içindeki bütün farklılıklar homojenleştirilmeye başlıyor Cumhuriyet’in ilk 15-20 yılında geride kanlı bir tarih bırakarak bunu kısmen başardılar ama 1960’lardan sonra yaşanan bütün gelişmelere baktığımızda bu hedefin başarılamadığını görüyoruz. Kürt sorunu bunun bir örneğidir, Dersim’de yaşananları bugün konuşmamız bunun bir örneğidir.
(...)
Alevilerin büyük bir kısmı hâlâ CHP’li. Bu durumu psikolojik Stockholm Sendromu ile açıklamak yerli mi?
Dediğiniz gibi Kürt Alevileri CHP’ye daha mesafeli ama Türk, Türkmen Aleviler öyle. Hatta Atatürk’e büyük bir muhabbet duyarlar. Ben Alevilerin bu sevgisini anlamakta zorlanıyorum. Aynı şekilde CHP ve Kemalizm’in kendisini gizleyerek Alevileri nasıl ikna ettiğini de. Bu, iki taraflı bir duygu. Alevi çoğunluğunun 5-10 yıl öncesine kadar blok olarak Atatürk’e sadece siyasi bir kişilik değil, mistik bir değer atfederek baktıklarını biliyoruz. Dersim gibi bir yerde bile cemevlerinde Hz. Ali, Hacı Bektaşi Veli ve Atatürk resimlerini yan yana görürsünüz. Kürt Alevilerinde bu durum biraz farklıdır ve Kemalizm’e, CHP’ye daha mesafeli yaklaşırlar.
Konuşan: Murat Aksoy
Yeni Şafak, 28.11.2011
Hüsamettin Cindoruk:
Bayar: Atatürk “Vurun” dedi, vurduk
1936’da Celal Bayar’ın Dersim’le ilgili hazırladığı rapor en az İnönü’nünkü kadar sert. Bayar, Dersim katliamıyla ilgili ne düşünüyordu?
Ben Bayar’ın son 25 yılında avukatlığı yaptığımdan bu konuda da konuşmuştuk. Rahmetli Bayar’ın Dersim’le ilgili bana söylediği şudur: “Cumhuriyet Milli Misak sınırları içerisinde tamamen egemen olmuştu. Hakkâri dahil, Trakya dahil bütün ülkede Cumhuriyet egemendi, bir tek Tunceli dışında. Tunceli’deki mütegallibe Tunceli’yi Cumhuriyet’in dışında tutuyordu. Polis, jandarma oraya giremiyor, vergi alamıyordu. Coğrafyası böyle bir direnmeye çok müsaitti. Bunu aşmak için çok uyarı yaptık, kanunlar çıkardık ama olmadı. Atatürk sonunda bize vurun dedi, vurduk. Tenkir ve tedip ederek Cumhuriyet topraklarına Tunceli’yi kattık.” Aynen böyle anlatmıştı.
Atatürk’ün bilgisi yoktu diye bir kesim hâlâ diretiyor?
Atatürk’ün bilgisi yoktu, o sırada hastaydı diyenler doğru söylemiyor. Başka bir karine daha Sabiha Gökçen’dir. Kendisi askeri pilot da değildi. Sizce Atatürk’ün manevi kızı olarak onun bilgisi dışında böyle bir harekâta katılması mümkün mü? O nedenle işi İnönü’ye veya Bayar’a yıkmak son derece yanlış. Atatürk’ün ölmeden evvel Tunceli’yi Cumhuriyet topraklarına katma iradesi var işin içinde.
Ne İnönü ne Celal Bayar bu acımasız yönteme karşı çıkmış ama değil mi?
O zaman karşı çıkmak yok. İhsan Sabri Çağlayangil, ki Bayar’ın yakınıydı, devlet bürokrasisi olarak talimat aldıklarını açıkça anılarında söylemişti. Dersim’e yapılanlar baştan aşağı haksızlıktır. Ve Seyit Rıza’nın dediği gibi zulümdür. Cumhuriyet’in zorbalığıdır. (...) Ne Atatürk’ün ne de diğerlerinin o dönemde öncelikleri hak ve hukuk değil. Bir devlet kurmanın kirli yanları varsa, onlar bunu kir diye görmüyordu.
Konuşan: Ezgi Başaran
Radikal, 28.11.2011