"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

“Munis”

Rifat OKYAY
12 Şubat 2020, Çarşamba
İnsanların maalesef en kötü, en beğenilmez hallerinden birisi de başkaları hakkında; zu-i zan etmeleri, onların hakkında fena düşünmeleri, daima eksik ve noksan yönlerine bakmalarıdır.

Böyle hallerin devamlı yapılması ise bunlardan daha korkunç bir davranışı ortaya koyar: Yani alışkanlık halinde zihinlere yerleşir. Bu zevatın her zaman yaptıkları bir iş, bir amel, bir hal ve davranış olmasıdır.

Bir bakıma bu tarz hareket eden insanlara genelde olmasa da çevresindekiler böyle hallerine “Hayır!.. Dur!.. Yapma!.. Yanlıştır!..” diyemediklerinden onları güçlendirirler ve bu halleriyle topluma kazandırırlar.

Bir insan istediğini çekinmeden fütur getirmeden, cesaretle ve hahişle ifade edebilmeli ve söyleyebilmelidir. Bu tarz söylemlerin en güzeli ise “Doğru ve haklı olanın…” bu şekilde rahatça ve mertçe ifade edilebilmesidir. Bu davranışın toplumda yaygın şekli ve ifade edilişi ise maalesef yanlış şeylerin, yanlış söylemlerin, asılsız iftiraların bu şekilde konuşma ortamlarında yer almasıdır.

İyiler, doğrular, haklılar için hayatın ve hizmetin şartları ne olursa olsun; ahiret adına, Allah’ın rızasını kazanmak adına, faydalı ve verimli olabilmek adına; vazgeçmemek, pes etmemek ve azimle çalışmak olmalıdır.

Kendimizi hem özel hayatımızda, hem de imanî, Kur’ânî, İslâmî hizmetlere iştirak zamanlarımızda hep iyiye, güzele, mükemmele odaklandırmışız. Bazı vakitlerde, kaderin öncekilerde taalluku gibi olumsuzluklarda, yanlışlarda, hatalarda da taalluk edebileceğini kafamıza koyup, ruhumuza, aklımıza ve kalbimize yerleştirebilmeliyiz. Ta ki hızını almış güzel ve takdire şayan imanî hizmetlerde; böyle olumsuzluklar karşısında aniden frene basıp kendimizi ve etrafımızdakilerini; inkısar-ı hale, ümitsizliğe ve şevksizliğe itmeyelim, atmayalım!..

Eğer istikametli bir nuranî hizmet yapmayı çok istiyorsak gerektiğinde dünya ve ahiret adına bazı şeyleri kendi adımıza terk edebilmeli, vazgeçebilmeli veya erteleyebilmeliyiz. Böyle ince konularda da Allah için, Allah yolunda, Allah’ın rızasını tahsil edebilme adına da yalnızlıktan korkmamalıyız ve “bu da geçer ya hu!” rahatça diyebilmeliyiz.

Sabah akşam, haftada, on beşte yirmi beşte bir olmasa da hiç olmazsa ayda bir kendimizi muhasebeye tabi tutabilmeliyiz. Kendi adımıza, kendi yaptıklarımızı bir bir hesaba çekebilmeliyiz. Yüzleşmek denen “munis” davranışı evvelâ kendimizde uygulayabilmeliyiz. Yoksa toplum içindeki mensubiyetlerimiz noktasında bilerek veya bilmeyerek “yüz karası” olmak ihtimali, hiçte olmayacak bir ihtimal değildir.

Okunma Sayısı: 1762
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
    (*)

    Namaz Vakitleri

    • İmsak

    • Güneş

    • Öğle

    • İkindi

    • Akşam

    • Yatsı