"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Acz yolu, aşktan daha kısa ve selâmetlidir

Risale-i Nur'dan
02 Aralık 2019, Pazartesi 00:07

İ’lem Eyyühe’l-Aziz!

Acz de aşk gibi Allah’a îsâl eden yollardan biridir. Amma acz yolu, aşktan daha kısa ve daha selâmettir.

Ehl-i sülûk, tarîk-ı hafâda letaif-i aşere üzerine, tarîk-ı cehirde nüfus-u seb’a üzerine sülûk etmişlerdir. Bu fakir, âciz ise dört hatveden ibaret hem kısa, hem sehil bir tarîkı Kur’ân’ın feyzinden istifade etmiştir.

Birinci hatveyi “Nefislerinizi temize çıkarmayın” (Necm Sûresi: 32.) âyetinden, ikinci hatveyi “Allah’ı unutanlar gibi olmayın ki, Allah da onlara kendi akıbetlerini unutturmuştur.” (Haşir Sûresi: 19.) âyetinden, üçüncü hatveyi “Sana her ne iyilik erişirse, Allah’tandır. Sana her ne kötülük gelirse, o da kendi kusurunun sebebiyledir.” (Nisâ Sûresi: 79.) âyetinden, dördüncü hatveyi “Her şey helâk olup gidicidir. Ona bakan yüzü müstesna.” (Kasas Sûresi: 88.) âyetinden ahzetmiştir. 

Bunların izahı:

Birinci Hatve: İnsan, yaratılışında kendi nefsine muhib olarak yaratılmıştır. Hatta bizzat nefsi kadar, bir şeye sevgisi yoktur. Kendisini ancak ma’buda lâyık senalar ile medhediyor. Nefsini bütün ayıplardan, kusurlardan tenzih etmekle, haklı olsun haksız olsun, kemal-i şiddetle müdafaa ediyor. Hatta Cenab-ı Hakk’ı hamd ü sena için kendisinde yaratılan cihazatı, kendi nefsine hamd ve sena için sarf ediyor ve “Nefsinin arzusunu kendisine mabud edinip, onun her emrine uyan kimse... “ (Furkan Sûesi: 43.)’deki “kimse” şümulüne dâhil oluyor. Bu mertebede nefsin tezkiyesi, ancak adem-i tezkiyesiyle olur.

İkinci Hatve: Nefis, hizmet zamanında geri kaçar, ücret vaktinde ileri safa hücum ediyor. Bu mertebede onun tezkiyesi, yaptığı fiili aksetmekle olur. Yani işe, hizmete ileriye sevk edilmeli, ücret tevziinde geriye bırakılmalıdır.

Üçüncü Hatve: Kendi nefsinde, torbasında kusur, naks, acz, fakrdan maada bir şeyi bırakmamalıdır. Bütün mehasin, iyilikler, Fâtır-ı Hakîm tarafından in’am edilen nimetler olup, hamdi iktiza eder; fahri istilzam etmediklerini itikad ve telâkki edilmelidir. Bu mertebede onun tezkiyesi, kemalinin adem-i kemalinde, kudretinin aczinde, gınâsının fakrında olduğunu bilmekten ibarettir.

Dördüncü Hatve: Kendisi istiklâliyet halinde fânî, hâdis, ma’dum olduğunu; ve esma-i İlâhiyeye âyinedarlık ettiği halinde şahit, meşhud, mevcut olduğunu bilmekten ibarettir. Bu mertebede onun tezkiyesi, vücudunda ademini, ademinde vücudunu bilmekle “Lehü’l-mülkü ve lehü’l-hamdü”yü [Mülk Allah’ındır, hamd de O’na mahsustur. (Tegabün Sûresi: 1)] kendisine vird ittihaz etmektir.

Mesnevî-i Nuriye, Onuncu Risale, s. 227

LÛ­GAT­ÇE:

adem-i tezkiye: Nefsi temize çıkarmamak.

ehl-i sülûk: Tarikat yolunda gidenler.

hatve: Adım.

îsâl etmek: Ulaştırmak.

letaif-i aşere: On lâtife veya duygu.

nüfus-u seb’a: Yedi nefis; nefs-i emmare, nefs-i levvame, nefs-i safiye, nefs-i marziye, nefs-i raziye, nefs-i mutmainne, nefs-i mülhime.

sehil: Kolay.

tarîk-ı cehir: Açık olarak ve yüksek sesle yapılan zikir yolu, mesleği.

tarîk-ı hafâ: Sessiz ve içten okunarak yapılan zikir yolu, mesleği.

tezkiye: Temizleme, kötülüklerden arındırma, terbiye etme.

Okunma Sayısı: 1970
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
    (*)

    Namaz Vakitleri

    • İmsak

    • Güneş

    • Öğle

    • İkindi

    • Akşam

    • Yatsı