Otuz Birinci Mektub’un Otuzuncu Lem’ası ve Eskişehir Hapishanesinin Bir Meyvesi Altı Nüktedir.
Denizli Medrese-i Yusufiyesinin bir ders-i a’zamı Meyve Risalesi olduğu ve Afyon Medrese-i Yusufiyesinin kıymettar bir ders-i ekmeli Elhüccetüzzehra olması gibi, Eskişehir Medrese-i Yusufiyesinin gayet kuvvetli bir ders-i a’zamı da, İsm-i A’zam’ı taşıyan altı ismin altı nüktesini beyan eden bu Otuzuncu Lem’a’dır.
İsm-i A’zam’dan Hayy-ı Kayyum’a dair parçada pek derin ve geniş meseleleri herkes birden bilemez ve zevk etmez, fakat hissesiz de kalmaz.
Birinci Nükte
İsm-i Kuddüs’ün bir nüktesine dairdir.
Bu Kuddüs Nüktesi, Otuzuncu Söz’ün Zeylinin Zeyli olması münasiptir.
[“Yeri de döşeyip düzenledik. Biz ne güzel döşeyiciyiz.” (Zariyat Sûresi: 48.)] âyetinin bir nüktesi ve bir İsm-i A’zam veyahut İsm-i A’zam’ın altı nurundan bir nuru olan Kuddüs isminin bir cilvesi, Şaban-ı Şerif’in âhirinde, Eskişehir Hapishanesinde bana göründü. Hem mevcudiyet-i İlâhiyeyi kemal-i zuhurla, hem vahdet-i Rabbaniyeyi kemal-i vuzuhla gösterdi.
Şöyle ki, gördüm: Bu kâinat ve bu küre-i arz, daim işler bir büyük fabrika ve her vakit dolar boşalır bir han, bir misafirhanedir. Halbuki böyle işlek fabrikalar, hanlar ve misafirhaneler müzahrefatla, enkazlarla, süprüntülerle çok kirleniyorlar, bulaşık oluyorlar ve ufunetli maddeler her tarafında teraküm ediyorlar. Eğer pek çok dikkatle bakılmazsa ve tanzif edilmezse ve süpürülüp temizlenmezse, içinde durulmaz; insan onda boğulur.
Halbuki bu fabrika-i kâinat ve misafirhane-i arz o derece pak, temiz ve naziftir ve o kadar kirsiz ve bulaşıksızdır ve ufunetsizdir ki, bir lüzumsuz şey ve bir menfaatsiz madde ve tesadüfî bir kir bulunmaz. Zâhirî bulunsa da, çabuk bir istihale makinesine atılır, temizlenir.
Demek bu fabrikaya bakan Zat, çok iyi bakıyor. Ve bu fabrikanın öyle tanzifçi bir Sahibi var ki, o koca fabrikayı ve o büyük sarayı küçük bir oda gibi süpürtür, temizler, tanzim ve tanzif eder. Ve o pek büyük fabrikanın büyüklüğü nisbetinde müzahrefatı ve enkazından kalma kirli maddeleri, süprüntüleri bulunmuyor. Belki büyüklüğü nisbetinde temizliğine ve nezafetine dikkat ediliyor.
Lem’alar, s. 596
LÛGATÇE:
Elhüccetüzzehra: Risale-i Nur Külliyatından olan On Beşinci Şuâ’nın adı.
İsm-i A’zam: Cenab-ı Hakk’ın bin bir isminden en büyük ve manaca diğer isimleri kuşatmış olanı.
İsm-i Kuddüs: Cenab-ı Hakk’ın kâinatta her şeyin temiz olmasını sağlayan, kusur ve noksanlıklardan uzak olan ismi.
küre-i arz: Dünya, yer küre.
mütemadiyen: Devamlı.
müzahrefat: Süprüntüler, pislikler, sahte şeyler.
saray-ı âlem: Kâinat sarayı.
tanzif: Temizleme.
tathir: Temizleme, paklama.
teraküm: Birikme, yığılma.
vahdet-i Rabbaniye: Terbiye ve idare edici Allah’ın mutlak birliği.