Elbette nev-i beşer bütün bütün aklını kaybetmezse, maddî veya manevî bir kıyamet başlarına kopmazsa, İsveç, Norveç, Finlandiya ve İngiltere’nin Kur’ân’ı kabul etmeye çalışan meşhur hatibleri ve Amerika’nın Din-i Hakkı arayan ehemmiyetli cemiyeti gibi, rû-yi zeminin geniş kıt’aları ve büyük hükûmetleri, Kur’ân-ı Mu’cizü’l-Beyan’ı arayacaklar ve hakikatlerini anladıktan sonra bütün ruh u canlarıyla sarılacaklar.
Çünkü bu hakikat noktasında, kat’iyen Kur’ân’ın misli yoktur ve olamaz ve hiçbir şey bu mu’cize-i ekberin yerini tutamaz.
Sözler, On Üçüncü Sözün İkinci Makamının Zeyli, s. 179
***
İstikbalin kıt’alarında hakikî ve manevî hâkim olacak ve beşeri dünyevî ve uhrevî saadete sevk edecek, yalnız İslâmiyet’tir ve İslâmiyet’e inkılâb etmiş ve hurâfâttan ve tahrifattan sıyrılacak İsevîlerin hakikî dinidir ki, Kur’ân’a tâbi olur, ittifak eder.
.......
Biliniz ki bizim muradımız, medeniyetin mehasini ve beşere menfaati bulunan iyilikleridir. Yoksa, medeniyetin günahları, seyyiatları değil ki; ahmaklar o seyyiatları, o sefahetleri mehasin zannedip, taklit edip, malımızı harap ettiler. Ve dini rüşvet verip, dünyayı da kazanamadılar. Medeniyetin günahları iyiliklerine galebe edip, seyyiatı hasenatına râcih gelmekle, beşer iki harb-i umumî ile iki dehşetli tokat yiyip, o günahkâr medeniyeti zîr ü zeber edip öyle bir kustu ki yeryüzünü kanla bulaştırdı. İnşaallah istikbaldeki İslâmiyet’in kuvvetiyle, medeniyetin mehasini galebe edecek, zemin yüzünü pisliklerden temizleyecek, sulh-u umumîyi de temin edecek.
Eski Said Dönemi Eserleri, Hutbe-i Şamiye, s. 243-245
***
..Yalancı politika ve siyasete dayanmak ne kadar maslahat-ı beşeriyeden ve menfaat-i insaniyeden uzak bir hareket olduğunu, pek yakın bir zamanda, intibaha gelmiş –başta İslâm olarak– beşer hissedecek, dünyanın ömrü kalmışsa Kur’ân’ın hakaikına yapışacak.
Eski Said Dönemi Eserleri, Hutbe-i Şamiye, s. 263
RUS DA DİNSİZ KALAMAZ
İki dehşetli Harb-i Umûmî’nin neticesinde beşerde hâsıl olan bir intibah-ı kavî ve beşerin tam uyanması cihetiyle, kat’iyen dinsiz bir millet yaşamaz. Rus da dinsiz kalamaz. Geri dönüp Hıristiyan da olamaz. Olsa olsa, küfr-ü mutlakı kıran ve hak ve hakikate dayanan ve hüccet ve delile istinad eden ve aklı ve kalbi ikna eden Kur’ân ile bir musalâha veya tâbi olabilir. O vakit dört yüz milyon ehl-i Kur’ân’a kılıç çekemez.
Emirdağ Lahikası-II, 285. mektup, s. 403
LÛGATÇE:
hakaik: hakikatler.
harb-i umumî: dünya savaşı.
hasenat: iyilikler, güzellikler; sevaplar.
hurâfât: hurafeler, bâtıl inançlar.
hüccet: delil.
intibaha gelmek: uyanışa gelmek.
intibah-ı kavî: kuvvetli uyanış.
küfr-ü mutlak: tam inkâr, dinsizlik.
maslahat-ı beşeriye: insanlığın faydası.
mehasin: iyilikler.
mu’cize-i ekber: en büyük mu’cize.
musalâha: sulh etme, barışma, anlaşma.
râcih: üstün.
rû-yi zemin: yeryüzü.
sefahet: dinen yasak olan zevk ve eğlenceler.
seyyiat: kötülükler, çirkinlikler; günahlar.
sulh-u umumî: genel barış, dünya barışı.
uhrevî: ahiret hayatı ile ilgili.
zîr ü zeber: darmadağın, alt üst.