Cây-ı Dikkat Bir Hal: Türk milleti anâsır-ı İslâmiye içinde en kesretli olduğu halde dünyanın her tarafında olan Türkler ise Müslümandır. Sair unsurlar gibi Müslim ve gayr-i müslim olarak iki kısma inkısam etmemiştir. Nerede Türk taifesi varsa Müslümandır. Müslümanlıktan çıkan veya Müslüman olmayan Türkler, Türklükten dahi çıkmışlardır (Macarlar gibi). Halbuki küçük unsurlarda dahi hem Müslim ve hem de gayr-i müslim var.
Ey Türk kardeş! Bilhassa sen dikkat et. Senin milliyetin İslâmiyetle imtizâc etmiş, ondan kàbil-i tefrik değil. Tefrik etsen mahvsın. Bütün senin mazideki mefahirin, İslâmiyet defterine geçmiş. Bu mefahir, zemin yüzünde hiçbir kuvvetle silinmediği halde sen, şeytanların vesveseleriyle, desiseleriyle o mefahiri kalbinden silme.
Beşinci Mesele
Asya’da uyanan akvam, fikr-i milliyete sarılıp, aynen Avrupa’yı her cihette taklit ederek, hatta çok mukaddesatları o yolda feda ederek hareket ediyorlar. Halbuki her milletin kamet-i kıymeti başka bir elbise ister. Bir cins kumaş bile olsa, tarzı ayrı ayrı olmak lâzım gelir. Bir kadına bir jandarma elbisesi giydirilmez–bir ihtiyar hocaya tango bir kadın libası giydirilmediği gibi. Körü körüne taklit dahi, çok defa maskaralık olur. Çünkü:
Evvelâ: Avrupa bir dükkân, bir kışla ise, Asya bir mezraa, bir cami hükmündedir. Bir dükkâncı dansa gider, bir çiftçi gidemez. Kışla vaziyeti ile mescid vaziyeti bir olmaz.
Hem ekser enbiyanın Asya’da zuhuru, ağleb-i hükemanın Avrupa’da gelmesi, kader-i ezelînin bir remzi, bir işaretidir ki Asya akvamını intibaha getirecek, terakkî ettirecek, idare ettirecek, din ve kalptir. Felsefe ve hikmet ise din ve kalbe yardım etmeli, yerine geçmemeli.
Saniyen: Din-i İslâm’ı Hıristiyan dinine kıyas edip Avrupa gibi dine lâkayt olmak pek büyük bir hatadır. Evvelâ, Avrupa dinine sahiptir. Başta Wilson, Lloyd George, Venizelos gibi Avrupa büyükleri, papaz gibi dinlerine mutaassıp olmaları şahittir ki Avrupa dinine sahiptir, belki bir cihette mutaassıptır.
Mektubat, Y.A.N.-2023, s. 378
LÛGATÇE:
ağleb-i hükema: filozofların çoğunluğu.
akvam: kavimler, milletler.
anâsır-ı İslâmiye: Müslüman unsurlar, milletler.
cây-ı dikkat: dikkat edilecek nokta.
enbiya: nebîler, peygamberler.
imtizâc etmek: kaynaşmak, birleşmek, karışmak.
intibaha getirmek: uyandırmak.
kàbil-i tefrik: ayrılması mümkün.
kesretli: çok, bol, fazla.
mefahir: iftihar edilecek, övünülecek şeyler.
mezraa: tarla, ekim dikim yeri.
tefrik etmek: birbirinden ayırmak.
terakkî ettirmek: ilerletmek, geliştirmek.