"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

İslâmiyet hürriyet ve adaleti câmîdir

Risale-i Nur'dan
04 Haziran 2021, Cuma
“En kat’î fazilet odur ki, düşmanlar dahi onun tasdikine şehadet etsin.”

Yeni Dünyanın en meşhur feylesofu demiş ki:

“İslâmiyet çıktığı zaman âteş-i cevval gibi, odun parçalarına benzer sair edyan ve efkârı bel’ etti. On iki asırda iki yüz milyonun rehber-i hayatı olmuş ve o hakaik-ı ulviye müsademat-ı âleme karşı hâ­siyetini ve hakikatini muhafaza etmekle şimdi mir’at-ı mücellâ gibi Muhammed-i Arabî’yi nazarımızda tecessüm ettiriyor.”

Elhâsıl: Bir hazine-i cevahire mâlik olduğumuz halde, Av­rupa’ya ahkâmda izhar-ı fakr, ahlâkta dilencilik etmek din-i İslâm’a büyük bir hıyanettir ve hayat-ı millete kastetmektir. Dünya için din feda olmaz, berâhin-i akliye üzerine müesses olan din-i İslâm, başka dine kıyas olunmaz.

Evet, Avrupa’dan ahz u iktibasa muhtacız. İhtiyacımız idare-i mülk ve tanzim-i kuvâ-yı harbiye-i bahriyeden ve fünun-u sanayiden işimize yarayanlarıdır (dinimizin emriyle). Avrupa da bizden yalnız adaleti ister ve medeniyeti bekler; tâ muvazenesi bozulmasın. Bu iki esasa Şeriatımız müessis ve külliyetiyle nâzırdır. 

Zaaf-ı diyanetle uhuvvet ve hürriyet ve medeniyet, bataklık ve müteaffin sulardan zehirlenmiş çiçek ve meyvelere benzer. Acaba Şeyheyn ü Ömereyn ve Harun u Me’mun ve Endülüs’teki Emevîler, zaaf-ı dinle mi terakkî ettiler? Zaman-ı salifte âlemde hükümferma olan istibdadın pederi vahşet olduğu halde, sadr-ı evvelin hürriyet ve adalet ve müsâvâtları bürhan-ı bâhirdir ki, Şeriat-ı Garra, hürriyet-i hakkı ve adaleti ve ibadetteki müsâ­vâtıyla iman olunan müsâvât-ı hukuku cemî-i revâbıt ve levazımatıyla câmîdir.

Eski Said Dönemi Eserleri, Makalat, s. 34

LÛ­GAT­ÇE:

âteş-i cevval: Hareketli ateş.

bel’ etmek: Yutmak, ortadan kaldırmak.

berâhin-i akliye: Aklî deliller.

câmî: Toplayan, içine alan.

cemî-i revâbıt: Bütün rabıtalar, bağlar.

edyan: Dinler.

hazine-i cevahir: Cevherlerin hazinesi.

mir’at-ı mücellâ: Cilâlanmış, parlak ayna.

müsademat-ı âlem: Âlemdeki çarpışmalar.

müsâvât-ı hukuk: Hukuktaki eşitlik.

sadr-ı evvel: İslâm’ın ilk döneminde yaşayanlar.

Şeyheyn ü Ömereyn: İlk iki halife (Hz. Ebubekir ile Hz. Ömer) ve iki Ömer (Ömer b. Hattab ile Ömer ibni Abdülaziz.)

zaman-ı salif: Geçmiş zaman.

Okunma Sayısı: 1555
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
  • Cenk Çalık

    4.6.2021 23:26:46

    "Bir hazine-i cevahire mâlik olduğumuz halde, Av­rupa’ya ahkâmda izhar-ı fakr, ahlâkta dilencilik etmek din-i İslâm’a büyük bir hıyanettir ve hayat-ı millete kastetmektir. Dünya için din feda olmaz, berâhin-i akliye üzerine müesses olan din-i İslâm, başka dine kıyas olunmaz." Dinimiz hazinemizdir. Her problemin çözümü vardır. Batıya özenmek, malumat sahibi olmamak gibi sebeplerden dolayı çözümü başka yerde aramak kendimizi de dinimize de yaptığımız ihanet olacağı bilinmelidir. Tarihte ve şu an yaşadığımız süreç düşünüldüğünde yapılan azim hatanın sonuçları ibretle okunmalıdır vesselâm...

(*)

Namaz Vakitleri

  • İmsak

  • Güneş

  • Öğle

  • İkindi

  • Akşam

  • Yatsı