Altıncısı: Seksen küsur sene manevî ve bâkî bir ömrü kazandırmak sırrını taşıyan Şuhur-u Selâsenizi ve Leyle-i Regaibinizi bütün ruhumla tebrik ediyorum.
İki üç gün evvel Yirmi İkinci Söz tashih edilirken dinledim. Gördüm ki içinde hem küllî zikir hem geniş fikir hem kesretli tehlil hem kuvvetli iman dersi hem gafletsiz huzur hem kudsî hikmet hem yüksek bir ibadet-i tefekküriye gibi nurlar var. Bir kısım şakirdlerin ibadet niyetiyle risaleleri ya yazmak veya okumak veya dinlemekliğin hikmetini bildim, “Bârekâllah” dedim, hak verdim.
Bu mektuptaki beş altı meseleyi yazarken, Nur Fabrikası sahibi Hafız Ali’nin mektubuyla, ihlâsta ve çalışmakta ve ince düşünmekte mümtaz Hasan Âtıf’ın mektubunu aldık. Hafız Ali’nin mektubunda, Risale-i Nur Şakirdlerinde sırr-ı ihlâsın ne derece yüksek bir terk-i enâniyet ve hazz-ı nefsîden teberrî etmek gibi ihlâsın en yüksek seciyeleri, Risale-i Nur Şakirdlerinde tezahür ediyor diye bir delil oldu.
Ezcümle: Hafız Ali diyor ki: “Hüsrev kardeşimiz kendi kalemiyle yazılan Mu’cizatlı Kur’ân’ı fotoğrafla tab’ına taraftar olmaması ve demir harflerle müsaade oluncaya kadar beklemeye taraftar olması, onun fevkalâde ihlâsına ve nefsin huzuzatından teberrîsine kat’î delildir. Çünkü fotoğrafla tab edilse onun kendi hattı olduğu için binler Kur’ân nüshalarını kendi eliyle yazmış gibi âlem-i İslâmın manevî nazarında ve uhrevî sevap cihetinde büyük ve masumâne ve zararsız bir makamı terk edip ihlâsın sırrı için hazzını unutarak demir harflere taraftar olmuş. Ve gösterdiği yanlışlar düşmek sebebi ise, demir harflerde üç defa tab’a girmek noktasında dahi o yanlışlar bulunabilir.”
Elhâsıl: Hafız Ali’nin ihlâsından gelen ifadesi ve Hüsrev’i fevkalâde ihlâs noktasında takdir etmesi ve Hüsrev de gayet büyük ve bâkî bir hissesini bırakıp benim eskiden beri tekrar ettiğim bir davam ki Risale-i Nur’un hakikî şakirdleri hizmet-i imaniyeyi her şeyin fevkinde görür, kutbiyet de verilse ihlâs için hizmetkârlığı tercih eder, beni o davada bilfiil tasdik etmesi cihetinden bütün kuvvetimizle bu gibi kardeşlerimizi tebrik ediyoruz.
Kastamonu Lâhikası, mektup no: 153, s. 260
LÛGATÇE:
hazz-ı nefsî: Nefsin bir şeyden haz duyması, lezzet alması.
huzuzat: Hazlar, insanın hoşuna giden şeyler.
kesretli: Çokluğu olan, çok fazla.
kutbiyet: Evliyalar arasında zamanın en büyük mürşidi olmak.
Şuhur-u Selâse: Üç Aylar; Recep, Şaban ve Ramazan.
teberrî: Sevmeyip yüz çevirme, uzaklaşma.
tehlil: Allah’tan başka ilâh olmadığını ifade etme; lâ ilâhe illallah sözünü tekrarlama, zik- retme.
terk-i enaniyet: Benlik ve enaniyetten vazgeçme.