Barla’ya sürgün edildiğinde, Said Nursi’nin hizmetine koşan ilk kahramanlardandır. İsmi Risale-i Nur’da “Sıddık Süleyman”, “Barlalı Süleyman”, “Süleyman Efendi” ve “Süleyman” olarak geçer. Sekiz yıl boyunca Bediüzzaman’a ve Risale-i Nur’a fedakârca hizmetlerde bulundu. Bediüzzaman ona “sıddık” unvanını verdi. Ömrü boyunca iman hizmetini devam ettiren Sıddık Süleyman, 6 Mayıs 1965 tarihinde Ankara’da vefat etti. Barla’ya götürülerek defnedilmiştir.
“Süleyman, benim her hususi işimi ve kitabetimi kemal-i şevk ile, minnet etmeyerek, mukabilinde bir şey kabul etmeyerek, kemal-i sadakatle yapmış. Hatta o derece hizmeti safî ve hâlis, lillah için yapıyordu; belki yüz defadan ziyade arzu ettiğim dakikada, ümid edilmediği bir tarzda geliyor; ‘Fesübhanallah!’ diyordum; ‘Benim arzu-yu kalbimi, bu işitiyor mu?’ Anladım ki o istihdam olunuyor, sadakatinin kerametidir. Hatta hizmetimde bulunduğu bir gün, bir yaşındaki kız çocuğuna bakılmamış. Yüksek bir damdan, taş üstüne çocuk düştü. O hizmet sadakatinin bir ikram-ı İlâhî olarak, o çocuk hiçbir teessür ve hastalık görmediği gibi; sütten, memeden bile kesilmedi. Her ne ise, bu tarz sadakatinin lem’alarını çok gördüm.”
(Barla Lahikası, s. 200)