"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Kalbiniz rahat olsun

Sadettin Önal
22 Kasım 2018, Perşembe
Zaman ahir zaman. Allah’ın kendisine yemin ettiği asır. Her şey çok hızlı akıyor. Olaylar çok çabuk gelişiyor, gündem hızlı değişiyor.

Geniş dairedeki olaylar elbette hepimizi az veya çok etkiliyor. Dar dairedekilerin etkisi oldukça yüksek. Özellikle merkeze “biz” ve “dâvâmız” konulmuşsa insanın etkilenmemesi mümkün değil. Bu etki bizim kalbimize vuruyor. Kalbimiz atmosferdeki değişimden daha hızlı değişiyor. Halden hale geçiyor. Bu hallere dayanmak oldukça zor. Bu çarpıntının ritmi sevgi ile nefret arasında hızla gidip geliyor.

Bu baş döndürücü çarpıntıdan nasıl kalp huzuru ile çıkabiliriz?

Ritmin sevgi noktasına yükselmesi pek problem oluşturmayabilir. Fakat nefret, kin ve öfke noktaları ise oldukça sıkıntılı. Bu sıkıntı kalbimizi bir ahtapot gibi sarıyor ve sıkıyor. Bu sıkıntıdan nasıl kurtulabiliriz?

Hakkımızda çeşitli şeyler söylenebilir. Bu söylenenler arkamızdan olabildiği gibi yüzümüze de yapılabilir. 

Küçük düşürücü ifadeler yer aldığı gibi aşağılayıcı hakaretli sözler de bulunabilir. Bütün bunlar karşısında önemli olan kalbimizin selâmetidir. Kalbimizi rahatlatmak için bir de nefsimize söz dinletmek gerekir. Söylenenler yetmiyormuş gibi bir de nefsimiz devreye girer. Kalbimizin sıkıntıdan kurtulması için nefsimizle bir mücadele başlar.

Kullanılan tahkir ifadeleri, beyan edilen eksiklikler şahsımıza ve nefsimize mi ait olduğunu kontrol etmeliyiz. Bu konuda çok ciddî olmalıyız. Hatta nefsimize bu konuda hiç güven duymamak esastır. Âyette geçen ifade ile “Ben nefsimi temize çıkarmam. Çünkü nefis daima kötülüğe sevk eder.”1 Nefsinin ayıplarını, kusurlarını, eksikliklerini gösterenden memnun olmak kişiyi yüceltir. Söylenenler doğru ise nefis terbiyesinde bize yardımcı olanlara ve destekte bulunanlara minnet duymalı, teşekkür etmeli, “Allah razı olsun” demeliyiz. Kendimizi gururdan kurtarmaya yardım edenler bu takdiri hak ediyorlar.

Kullanılan tahkir ifadeleri, beyan edilen eksiklikler eğer gerçeği yansıtmıyorsa, yalan ve iftira ise bizi gösterişten, riyadan, şöhretten dünyaya ait bir meşhur olma özelliğinden kurtarır. Ahiret âleminde geçerliliği olmayan böyle bir halden bizi kurtaranlar yalan da söyleseler bize fayda sağlamış olmuyorlar mı? Bizim menfaatimize olan bu halden onlara küsmek, darılmak yerine onlardan memnun olmak gerekmez mi?

Bize yapılan sataşmalar, kullanılan tahkir ifadeleri, söylenilen hakaret muhtevalı sözler iman ve Kur’ân’a hizmet eden özeliklerimize yönelik olabilir. Onun problemi bizimle değildir. Onun sıkıntısı bizim dayandığımız güçledir. Biz uygun bir dil ile davamızı anlatmaya devam ederiz. Hizmetimizi yürütürüz. Dinin ve Kur’ân’ın emirlerine sebat ve sadâkatla sahip çıkarız. Bayağı sözleri söyleyenleri de izzetli olan ve hikmetle iş yapan Rabbimize havale ederiz. O Allah ki hikmetiyle kendi izzetini koruduğu gibi kendine kul olanların da izzetini korur ve adaletle hükmeder. Bunu bilmek de bizim kalbimizi rahatlatacak en önemli etkenlerdendir.

Şayet yapılan aşağılamalar, söylenilen tahkirler bizi küçük düşürmek ve çürütmek için ise durum biraz farklılık arz edebilir. Bu halde de kendimizi savunmak bize düşmez. Biz bu dünyada misafiriz. Bulunduğumuz ortamda yalnız değiliz. Misafir olduğumuz ortamda dostlarımız var, büyük kabul ettiğimiz hatırı sayılır abilerimiz var, bulunduğumuz mahallin, bölgenin emniyet görevlileri var. Yaşadığımız memleketin adliyeleri var, âdil hâkimleri, âdil idarecileri var. Bu meselede söz söyleyecek onlardır, probleme el koyacak onlardır, hükmü verecek hakkın hatırını âli tutacak, yüksek tutacak âdil mahkeme ve yönetimdir. 

Misafir olduğumuz bu yerde bizi misafir edenler müdafaa ederler ve misafirlerinin haklarına sahip çıkarlar. Bu da bizim kalbimizi rahatlatan önemli bir noktadır. 2

Aleyhimizde söylenilenler nefsimizin ıslâhına yardımcı oluyorsa memnun olmalıyız. Aleyhimizde söylenilenler doğru olmasa bile bizi yalancı bir şöhretten kurtarıyorsa ahiret hesabına sevinmeliyiz. Aleyhimizde söylenilenler, dâvâsını sürdürmeye çalıştığımız iman ve Kur’ân noktasında ise aziz ve hâkim olan Rabbimiz onun cezasını vereceği için onun haline kızıp öfkelenmek değil ona acımalıyız. Aleyhimizde söylenilenler bizi aşağılamak ve çürütmek için ise bunun savunması da misafir olduğumuz bu mahaldeki insanlara, büyüklere ve idarî mekanizmaya düşer. 

Madem gerçek olan hal böyledir, o zaman kalbimiz normal ritmine dönsün, huzur bulsun kalbimiz rahat olsun.

Dipnotlar: 1- Yusuf Sûresi, 53. 2- B. Said Nursî, Şuâlar, s. 732.

 

Okunma Sayısı: 2168
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
    (*)

    Namaz Vakitleri

    • İmsak

    • Güneş

    • Öğle

    • İkindi

    • Akşam

    • Yatsı