Çok boyutlu bir eğitim paketi, ‘namaz’. İnsan için yüksek bir heyecan faktörü.
Kulun mi’racı. Dünyadan hurucu insanın. Sınırlardan, kayıtlardan kurtuluşu, faninin, acizin, fakirin. Ve ebediye açılan penceresi zindanın, namaz.
Düşünseniz ya, Allah ile görüşe ‘niyet’leniyorsunuz. Niyet başlı başına insan bedenini, ruhunu heyecana sevk ediyor. Düşündüğünüz andan itibaren bir titreme başlıyor. Sonrasında bedenen, zihnen, kalben, aklen, ruhen kendinizi bir farklı atmosferde buluyorsunuz. Öyle bir atmosfer ki, otomatik pilotun devreye girmesi gibi, namaza yöneldiği andan itibaren insan, fıtrat devreye giriyor. Artık orada kulsunuz. Kulluğun tadını çıkarıyorsunuz. ‘Bir namazlık saltanat’ diyorlar ya, o kadar renkli ve o kadar çeşitliliğe sahip ki, insan namazı tefekkür edince, kocaman bir konu haritasının içinde buluyor kendini. Niyetle başlıyor bu harita, namaza ait olan özel kelâmlar, insanı farklı âlemlere taşıyan birer komut ifadesi gibi. Yani ‘Allahu ekber’ deyince, kul farklı bir moda geçiyor. En büyüğün karşısında insan ne hissederse işte o. İnsanın yükselmesi arş-ı âlâya.
Sadece ‘Allahu ekber’i tefekkür etmek bile, bir namazın sınırlarının çok ötesinde. Öyle bir derinliği var ki, her şeyde onun büyüklüğü görünmeye başlıyor. Zaten bu hissedilince milyonlar sokaklara açılan konu haritasının ortasına düştüğünüzü hissediyorsunuz. Daha ‘subhanallah’ı, ‘elhamdülillah’ı, ‘subhanerabbiyelazim’i, ‘subhanerabbiyalâlâ’yı siz düşünün. Peki ya namaz boyunca okunan sûrelerin zenginliği. Harf harf, kelime kelime insan bir deryaya daldığını hissediyor. Niyetlerin, Kur’ân kavramlarının, sûrelerin, âyetlerin içinde bir iki rekâtlık bir namazda kaybolduğunuzu hissediyorsunuz. Burada hakikaten insan kayboluyor. Kaybolması gerekiyor. Kendini bulmanın birinci şartı bu kaybolmayı yaşamaktır. Namazın içinden çıkılası mümkün olmayan bir kocaman bir derya olduğunu ‘Allahu ekber’i tefekkür etmeye başlayınca anladım. Tekbir getirip, Allahu ekber deyince, uçsuz bucaksız bir şehre girdiğimi hissettim. Ve sonrasında diğer kavramlar ve diğer sûreler ve onlardaki manaların inkişafı. Aman Allah’ım! Rekâtlar birer basamak gibi sizi yukarılara taşıyor. Kıyamı, rükûsu, sücûdu ile her bir blok ayrı bir âleme açılıyor. Dünyadan sıyrılıp, öte âlemlere gitmenin namazdan daha hoş bir hattı yok.
Yüzme biliyorsanız, deryanın derinliği ne de güzeldir.