"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Kelimeler mi yaşlandı ne?

Sebahattin YAŞAR
15 Haziran 2020, Pazartesi
Anlamadığın bir şeyler var.

Gözler, havuzda. Eriyenler var, eriyemeyenler var. Bir de kenarda seyirciler. Sanki film yeni başlayacak gibi. Neden su yüzeyinde poşetler yüzüyor? bilmiyorum. Erimenin şart kabul etmediği anlaşılıyor. Her gün havuzda eriyor birileri. Neden bu kadar kalabalık seyirci topluluğu var? Onu da bilmiyorum. Herkes neden kendini değil de, erimekten kaçanları konuşuyor? Erimeyi seyretmek mutlu mu ediyor insanları acaba?

Bildiğim bir şey var ki, iyi ki havuzda eriyen insanlar var dünyada. Onları sevenler de çok. İyi ki bir kurban İsmail (as) gelmiş dünyaya, iyi ki ateşe atılmayı kabul etmiş İbrahimler (as) var, iyi ki varlar… Yoksa…

Son zamanlarda havalecilik, bahanecilik çok yaygın. Kimse erimek, yanmak, kesilmek istemiyor. Bu bir hastalık gibi duruyor.

Çile çekmek, olgunlaşmanın kardeşi değil mi?

Kimse işin çilesinde değil. Armut piş ağzıma düş… Ohh ne güzel.

Değişen biz mi, zaman mı, kelimeler mi? Anlamıyorum. Ama bir şeylerin değiştiği kesin. Peki kelimelerin her yaşa dokunuşu neden farklı? Birini güldüren aynı kelime ötekini neden ağlatıyor? Hiç düşünmedim kelimeler de yaşlanır mı? diye. Meselâ tecrübeli kelimeler, huzuruna gelen tecrübesiz, toy kelimelere ne söyler? Nasıl anlaşırlar?

Problem, kelimelerde mi, kelimeleri ifade ediş biçimlerinde mi; insanlarda mı, insan olamayanlarda mı; yoksa değişen zamanda mı, başkalaşan şartlarda mı, yoksa hepsinde mi? Onu da anlayamıyorum.

Üstad, deme zaman değişmiş, asır başkalaşmış demiyor muydu? Doğru; ölüm durdurulamıyor, kabir kapısı kapanmıyor. Değişmeyen gerçek de bu sanki.

Peki ya havuzda eriyenler kimler oldu? O yüzen poşetli (ene)’lere ne oldu? Seyirciler neden kaçıştı sağa sola? Değişmeyen kurallar kimse için değişmedi değil mi? Bu güzel işte; adalet. Yaşlanmayan kelimelerdendir, adalet.

Okunma Sayısı: 1822
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
  • Abdulkadir

    15.6.2020 14:13:54

    Değişmeyen,yaşlanmayan ve keza kıymeti bilinmeyen kelimelerdendir adalet.Önemli bir noktaya parmak basılmış,Sebahattin ağabeyimiz tarafından.Kelimeler de yaşlanır elbet.En azından kıymetten,değerden düşer.Ama bazıları da vardır ki;ne yapsan,nasıl kullansan da;değişmez,yaşlılık belirtisi göstermez.İşte onlardan biridir,adalet kelimesi yahut kavramı.Ene'ler eritildi havuzda ama herkes eritmedi,eritemedi;hâlâ buz parçası şeklinde kullanmaya devam ediyor.Ene gibi değersiz bir kelime veya mizac,eritilip toz haline getirilemiyorsa eğer;işimiz çok zor.Aynı şekilde adalet gibi,değeri çok yüksek bir kelime,kolaylıkla ve tereddütsüz bir şekilde eritilip,ayaklar altına alınıyorsa hâşa;o zaman vay bizim halimize.Ama gerçek şu ki;ene erir toz olur,adalet parlar pırlanta olarak kalır.Bunu sakın unutmayalım.

(*)

Namaz Vakitleri

  • İmsak

  • Güneş

  • Öğle

  • İkindi

  • Akşam

  • Yatsı