"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Eğitim ve Ashab-ı Suffa -2-

Şemseddin ÇAKIR
22 Eylül 2017, Cuma
Geçen haftaki yazımızın son cümleleri din ve fen ilimlerini berâber yürütmenin bir Ashâb-ı Suffa modeli olduğu şeklinde idi.

Bugünkü yazımıza da bu ifademizi te’yid sadedinde devam edelim ve şunu bilelim ki; Bir eğitimcinin olmazsa olmazları şu üç şeydir:

1. Şefkatle eğitmek. 

2. Hikmetle idare etmek (denen neden ve niçinleri ile ögrenciyi tatmin etmek). 

3. Değişik ihtimallere göre tedbir almayı öğretmektir. (Bu da günün şartlarına göre maddî, manevî, dinî, fennî ve bu güne göre teknolojik tedbirler anlamına gelir) Bu gibi hususlar Fahri Kâinat Efendimiz’de (asm) zirve yapmıştır. Meselâ “Düşmanınızın silâhı ile silâhlanınız” buyurması, bugünün en mühim yarasına parmak basmaktır ve her asırda geleceğini müjdelediği vârislerinin de bunları çok iyi bilmesi, takip etmesi ve uyması gerekir. 

Onun için Bediüzzaman, günümüzde cihadın “maddeten terakkî”de olduğunu, bunun gerekçesini de şöyle açıklamıştır: “Zira, ecnebiler, fünun ve sanayi silâhiyle bizi istibdad-ı mânevîleri altında eziyorlar. Biz de fen ve san’at silâhıyla, Îlâ-yı Kelimetullahın en müthiş düşmanı olan cehil ve fakr ve ihtilâf-ı efkâra cihad edeceğiz. Ama, cihad-ı hâricîyi, Şeriat-ı Garra’nın berâhin-i katıasının elmas kılınçlarına havâle edeceğiz. Zîra, medenîlere galebe çalmak iknâ iledir. Söz anlamayan vahşiler gibi icbar ile değildir.”

Bediüzzaman Hazretleri’nin bu Peygamberî çizgisinin yüzlerce delilinden biri Efendimiz’in (asm) yaşadığı şu olayda da görülür: Bir gün Efendimiz (asm.) Mescid-i Nebevî’ye girer ve iki grup dikkatini çeker. Bunlardan birinin duâ ve zikirle, diğerinin ilim ve fikirle meşgul olduğunu görür ve tercihini ilim ve fikir grubuna iştirak etmekle gösterir. Bir başka zaman, yine Fahr-i Kâinat (asm.) “Tefekkürü saatin hayrun min ibâdeti senetin” (Bir saat tefekkür bir sene nafile ibadetten daha hayırlıdır) hadis-i şerifiyle ilmî cihadın önemine dikkat çekmiştir. Biz bu Peygamberî tavsiyeye bağlı kaldığımız zaman ilerlemiş, medenîleşmiş ve ilimde, sosyal hayatta ileri gitmiş, dünya hakimiyetleri kurmuşuz; bu tavsiyeden uzaklaştıkça da aksini yaşamış her alanda gerilemiş ve ecnebilerin esareti altına girmişiz.

Asrın Müslümanları da hali ile kimi zikir, kimi ilim ve fikir tarafında konuşlanmışlar, fakat işin en garibi İslâm idârecileri asırlarca Yezid’in saltanat sistemini Hulefa-i Râşidîn’in seçim ve meşrûiyetine tercih ederek gayr-i meşrû yola girmişler-tâbiri câizse-düşman olmalarına rağmen, âdeta Yezidcilik yapmışlar ve hatta Avrupa 18. Yüzyılda demokrasi diye Hulefâ-i Râşidîn’in seçim sistemi ile kendilerini ırkî boğuşmalardan kurtarırken, başta Osmanlı olmak üzere, İslâm âlemi ise tersine bir gidiş yaşamıştır. Tam da bu dönemde Bediüzzaman Hazretleri, âlem-i İslâm’ın bu yarasına merhem olacak, yeniden ayağa kaldıracak ve eski ihtişamlı günlerine döndürecek bir projesini sunar. Medresetü’z Zehra adlı bu eğitim projesi “Bir tarafı mektep (dünyevî bilimler) bir tarafı medrese (dinî bilgiler) ortasında ise; herkesin bir araya gelip din, iman, dünya ilmî gelişmeleri, siyaseti ve sosyal hayatı v.b. konularda müzakereler ve âlem-i İslâm’ın mukadderâtını ilgilendiren kararların tartışıldığı bir ilim meclisi” şeklinde izah etmiştir. İşte Bediüzzamanın Ashab-ı Suffa projesi budur.

Bediüzzaman Hazretleri bu projesini sunmak için İstanbul’a gelmiş, padişaha takdim etmiş, Padişahtan, fennin şeriat-ı fıtrîye olup onu keşfeden Avrupalıların çok yakın bir zamanda Müslümanları maddî ambargoları altına alma tehlikesine karşı Yıldız Sarayı’nın teknik üniversite yapmasını ve Van’da Medresetü’z Zehra’yı hayata geçirmesini istemiştir. Fakat yaşanan hadiseler buna imkân vermemiştir. Böylelikle Osmanlı ve âlem-i İslâm çok önemli bir fırsatı kaçırarak, çok daha zor günler yaşamıştır ve yaşıyor.

Okunma Sayısı: 1814
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
    (*)

    Namaz Vakitleri

    • İmsak

    • Güneş

    • Öğle

    • İkindi

    • Akşam

    • Yatsı