"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Aşkenazlar ve Berlin…

Şükrü BULUT
19 Ağustos 2019, Pazartesi
BERLİN yazıları (8)

Ahirzaman dikdörtgeninde Berlin’e gereken ihtimamı gösteremezsek, burada cereyan eden hadiseleri zor anlayabiliriz. Bize göre bütün olaylar bu dikdörtgenin veya karenin içinde cereyan ediyor: Siyaset, ekonomi, ticaret, göçler, savaşlar ve bütün gelişmeler… Ahir zamanın haritasından hebersizlere, bu iddia gülünç de gelebilir. Gel gör ki zamanımızın tezgâhında şimdiye kadar dokunmuş hadiseler, Kur’ân ve Sünnetin haberlerini doğruluyorlar.

Berlin’in, bilhassa Büyük İhtilâlden sonraki Avrupa Tarihinin bütün çekirdeklerini bağrında sakladığını da söylemek zorundayız. Birinci Avrupa Kutsal Germen Birliği’nin merkezi Achen’den başlamış iken; İkinci Mesihî Avrupa Birliği’nin gizli merkezinin Berlin olduğunu iddia edenlere şaşmamak lâzım. Burada Berlin’in kaderiyle kaderleri bir yerde çakışmış Aşkenaz Yahudilerinin tarihçeleri de bize lâzım olacak. İspanya ve Akdeniz’in Sefarad Yahudilerinden kısmen düşünce ve hayat tarzları itibarıyla ayrılan Aşkenazların; Avrupa ve hatta Amerika iktisadı, maliyesi, siyaseti, bilim dünyası, felsefesi ve bankacılığı çerçevesindeki rollerinin önemi elbette tartışılamaz. Müslümanların Endülüs’ten kopuşlarından sonra küçük kıt’adaki ticaret, malikiyet ve seyahat serbestiyetlerini kaybeden Yahudilerin Avrupa’da uğradıkları zulümlerin de düzenli bir tarihçesi yazılacaktır. Bu konuda bizi ilgilendiren iki önemli nokta var.

Birisi, ahir zamanda dünyanın ekseriyetini tesiri altına alacak global dinsizlik cereyanında Aşkenazların oynadıkları rol, diğeri de Hıristiyanlardan intikamlarını almak üzere ihtilâlden sonra Kuzey Avrupa’ya toplanan Aşkenazların trajik hikâyesi… Bu her iki noktada da, kader Berlin gergefi etrafında olayları dokuya geliyor.

Aşkenaz kelimesinin aynı zamanda “Kuzey Avrupalı“ veya “Alaman“ manalarına geldiğini de bu vesileyle öğrenmiş bulunuyoruz. Eski Ahit’te bu kelimeyi ta Urartulara bağlasalar da, netice değişmiyor. İndo-German dağılımında bir kolun Kuzey Avrupa’ya göçler arasında yerleştiğini de var sayabiliriz. Sefaratların Latino dillerine Aşkenazların Almanca’dan kopmuş “yiddiş“i konuşmaları, bu coğrafya Yahudilerini ırk ve kültür olarak ayırıyor, kanaatindeyiz. Bir rivayete göre Kutsal Roma-Germen İmparatoru Şarlman bu ticaretçi millete, Kuzey medeniyetine yardımcı olsunlar diye “Alpler“in üzerinde yerleşmelerine ve zengin olmalarına yardımcı oluyor. Müslümanların bu topluluğa İber’de gösterdikleri insanî toleransı göstermek istiyor. Fransa’nın Kuzeyinden ta Polonya’nın Rusya’ya uzanan düzlüklerine kadar geniş bir coğrafyada yüzlerce defa vahşi Avrupalılarca tehcir, tenkil ve katle maruz kalan Aşkenazların “Kuzeyli“ bilinmeleri ve bu coğrafyadan çıkan global dinsizlik cereyanına Said Nursî’nin “Şimal Cereyanı“ demesi, ilgimizi çeken bir başka nokta oldu.

Aşkenazların Kuzey Avrupa’da veya Berlin civarında toplanmalarını yalnızca geleneksel para ve iktidar iç güdüsüne bağlayabilir miyiz? Haklarında bir çok spekülasyonlar yapılmış ve komplo teorileri yazılmış bu millete haksızlık yapmamak için, doğru tarihin doğru analizcilerinin çalışmalarına duyulan ihtiyaç ortadadır. Tarihleri müstevlileri tarafından yazılmış Alman ve Türk Milletlerinin, şu hürriyet asrında yakın bir zamanda “öz tarih ve tarihçilerine” ulaşacağına inanarak diyoruz ki, Berlin ve çevresinde cereyan eden hadiselerin hakikatini öğrenmek insaniyet hakkımızdır. Prens Bismark’ın “sosyal adalete“ giden Avrupası’ndaki Berlin’in hakikî misyonunu, Dünya Savaşları’ndaki hakikatli rolünü, Hıristiyanlığın kalesinde Mesihîlerin acı mağlûbiyetlerinde bu halkın durumunu, İkinci Mesihî Avrupa’nın toparlanışındaki fonksiyonunu ve deccaliyetin otuz-kırk sene önce sahneye koymaya çalıştığı “Doğu-Batı Kültür savaşları“ karşısındaki duruşunu; ancak Berlin’i çevreleyen meçhuliyet sislerinin dağılmasından sonra öğrenebileceğiz.

Konumuz elbette Aşkenazlar değil. Onların felsefi dehaları, global korkunç teşkilâtlanmaları ve bankaları, kıtalar arası ilişkileri, Yeni Dünya’da (Amerika’da) gizlice kurdukları imparatorlukları ve devletleri perişan eden ihtilâllere karışmaları; başlı başına doğruca yapılacak araştırmaların neticesinde ortaya çıkacaktır. Bazı araştırmacılar, Berlin Aşkenazlarının hepsini, sosyalist ve bolşevik olarak göstermeye çalışıyorlar ki, bu büyük bir haksızlıktır. Alman Devletine sadâkatle hizmet etmiş ve siyasî yapılanmalara bulaşmamış ve Avrupa Birliği’nin inşaasında canla-başla çalışmışların sayıları da burada az sayılmaz. İkinci Dünya Savaşı yıllarındaki o tehlikeli zamanlarda İstanbul’a misafir olmuş binlerce Aşkenaz ilim adamı, doktor ve teknokratın hizmetlerini Türkiye Devleti yeri geldikçe zikr eder.

Fakat şu gerçeği de itiraf etmeliyiz. Hem Birinci ve İkinci Dünya Savaşı yıllarındaki tesirli insanların ve hem de daha sonraki savaş ve barışlarda etkin rol alanların çoğunun “Aşkenaz” olmaları, Peygamberimizin (asm) ahir zaman ile alâkalı haberlerine kuvvet verip tasdik ediyor. Bu önemli şahısların hayat hikâyelerinin yazıldığı ansiklopedilere baktığınızda, çoğunun Avrupa’nın kuzeyine toplanmışlardan çıktığını göreceksiniz. İlginçtir ki, Bediüzzaman’ın “Şimal Cereyanı“ olarak nitelediği “Semavî dinlere düşman hareketin“ önemli şahsiyetlerinin de de bu orjinden çıktığını, pek çok araştırmacı göz ardı ediyorlar.

Berlin’in her İki Cihan Harbi’nde de neredeyse merkezi rol oynaması, onu ahir zaman hadiseleri noktasında fevkalâde farklı bir noktaya taşıyor. Aktüel tarihçilerin yalnızca “bir yalan veya menkibe“ olarak değerlendirdikleri bir “hançer efsanesi“ hikâyesi var ki, burada da maalesef Aşkenazlar suçlanıyorlar. General P. Hindenburg’un Batı cephesinde “savunma hattı“ olarak belirlediği Belçika‘daki direnişin kırılışını, vatan savunmasını akamete uğratan “sosyalist ve komünist“ partilere bağlayanlar, burada da Yahudileri suçlamaktadırlar. Zira bu partilerin Aşkenaz çevrelerce idare ve finanse edildiğini biliyoruz. Londra ile amansız bir savaşa tutuşmuş Berlin’i içerden hançerleyen sosyalist ve bolşeviklere düşmanlığı son nefesine kadar devam eden büyük savaş dahisi mareşal Hindenburg, mağlûbiyeti savaş halindeki Berlin’de, sosyalist partilerin vatana ihanet ederek savaş içinde Weimer Cumhuriyetini ilân etmelerine bağlayacaktı. Ve arkasında, Berlin sokaklarında “bolşevik bir cumhuriyet“ için koşuşturan Karl Liebknecht’lerin ihtilâl maceraları… Berlin üzerinden Avrupa’ya ve belki de dünyaya hâkim olmak isteyen sosyalistlerin, yine Londra ile ittifak içinde bu tiyatroyu oynadıklarını söyleyenler de var.

Yazımızın başlığından hareketle bizi antisemitistiklikle suçlayanlara şu hakikati hatırlatmak istiyoruz. Hiçbir Nur Talebesi “Yahudi düşmanı“ değildir. Risale-i Nur’da; ırklarından, dinlerinden, kültürlerinden veya siyasetlerinden dolayı hiçbir Yahudi tenkit edilmez. Onlar icraatlarıyla, düşünceleriyle, sebep oldukları hadiselerle ve hırslarından dolayı karıştıkları ihtilâllerle mevzubahis edilirler ki, bu da insaniyetin bir gereği sayılır. Bu hakikati Berlin için seslendirdiğimiz gibi; İstanbul, Bağdat, Kurtuba ve diğer büyük merkezler için de dillendirebiliriz.

Okunma Sayısı: 2538
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
  • Bahtiyâr Almanya

    21.8.2019 14:28:56

    Nurlarda derin vukufiyet ile tarihi bilgiler mecz olunca, ahirzamanda perde arkasında gelişen olayları ve içinde rol oynayan şahs-ı manevîleri belirleyip değerlendirmede isabetli ve yol gösterici yazılar ortaya çıkıyor. Bu bilgiler istikamet içinde kalmak isteyen tüm müslümanlar için elzem. Devamını bekliyoruz....

  • Nur

    20.8.2019 12:49:21

    Her bir paragrafı bir makale olabilecek bir yazı olmuş. Beklentilerin çok üstünde bir tarafsızlık ile yazılmış ve akıllara hayret veren ve neredeyse kimse tarafından bilinmeyen pek çok önemli ve anahtar bilgi, bir makalede böyle paylaşılabilirdi. Ellerinize sağlık, Yeniasya'ya yakışan bir araştırmacı ruh ve bilimsellik

  • Niyazi N.

    20.8.2019 00:34:33

    Berlin’in fevkalade ehemmiyeti, hakiki İsevîliğin merkezî olmasından ve bu sebeple “şimal cereyanı”nın burayı maddi-manevi tahrip hedefine yerleştirmiş olduğu, kapsamlı ve net bu tarihî analiz ile daha da berrak hâle geliyor, tebrikler. Taşları döşeme ve ilmikleri dokuma gayretinizde dualarımızlasınız.

  • Aykan

    19.8.2019 19:49:36

    Güzel bir yazı, kaleminize sağlık.

  • Ali Tam

    19.8.2019 16:57:15

    SEMITIST, Hz. Nuh AS'in Oglu Hz. SEM'in soyundan gelen ve Hz. Ibrahim AS'in iki oglu Hz. Ismail AS ve Hz. Ishak AS'in soyundan gelenlere deniyor. Bunlarin karsitlari ANTISEMITIST örnegin Hz Ibrahim AS'in torunu Hz. Muhammed ASM'la alay eden , karikatürlerle kücük düsürmeye calisan azgin asiri insanlara deniyor. BIRINCI AVRUPA bunu böyle anlar. Peki ya IKINCI AVRUPA menfi AVRUPA/BATI bunu nasil anliyor Antisemitist sadece Yahudilere ve Israil Devletine karsitlikmis. Yani IKINCI AVRUPAYA göre zalim Israil yine GAZZEDE cocuklari katliam etti dediginiz an ANTISEMITIST oluyormussunuz. IKINCI AVRUPA/BATI nedir bilmeyenler bu konuda duvara toslarlar, dumura ugrarlar. BU NEDENLE IKINCI AVRUPA konusu varken YAHUDILERE AIT ASIRETLERIN TARIHCELERI SAHSEN BENI ZERRE KADAR ILGILENDIRMIYOR. Al Sarkozy ailesini Ispanya'dan tut Selanik'e yerlestir sonra Macaristana oradan Almanya üzeri kimi Fransaya göcsün ve Cumhurbaskani olur olmaz IKINCI AVRUPA icin TÜRKIYEnin burnunu yerlerde süründürsün.

  • Davut

    19.8.2019 16:10:33

    Bu konun Yeni Asya'ca bu genişlik ve derinlikte araştırılmış olması tebrike şayan bir haldir. Bir çuval keçi boynuzu kemirmekten bizi kurtardığınız için içtenlikle teşekkür ediyorum.

  • Doğu Batı

    19.8.2019 15:46:04

    Toptantıcılıktan uzak, hakkaniyet gereği yahudilerle ilgili tespitlerin bulunduğu geniş daireyi içeren tarihsel bir yazı, tebrikler.

  • Oğuz Yiğiter

    19.8.2019 11:35:28

    Ahir zaman tarihi ve Riale-i Nur'daki ilgili bahisler açısından,büyük bir merakla bu yazı serisini izliyorum. Konunun uzmanları için ip uçları ve bazı kodlamar mevcut. Tebrik ve dua...

  • Muzaffer

    19.8.2019 10:02:15

    Bahtiyar Alman milleti sözünün tecelli edeceği ve güneşin batıdan doğacağı işaretiyle İslamiyet le müşerref olacakları müjdeli zamanı ümitle, dua ile ve sabırla bekliyoruz....

  • Ahmet said

    19.8.2019 01:17:13

    İnsanlık tarihinin, bizi ilgilendiren çok heyecanlı bir parçasını yakalamışsınız. Bütünü için dua ediyorum.

  • Demokrat Avrupa

    19.8.2019 00:48:07

    Risale-i Nurlar‘dan alinan bilgiler tarihsel aciklamarla izah edildiginde olaylar daha ayrintili bir sekilde anlasiliyor...

(*)

Namaz Vakitleri

  • İmsak

  • Güneş

  • Öğle

  • İkindi

  • Akşam

  • Yatsı