"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Ayasofya’nın açılışını yeniden okumak...

Şükrü BULUT
27 Temmuz 2020, Pazartesi
Hakk dinlerinin ve tevhidin sembolü olarak Ayasofya’nın tarihçesi yazılsaydı, neler okumazdık ki…

Semavî iki büyük dinin rüyası olan bu mabedin, Hakk dini bulmuş Doğu Romalılarca ilk inşasından, “Güzeller Güzeli’nin” bin beş yüz sene öteden verdiği müjdeye kadar… İşte bu müjdedir ki, Hazret-i Fatih’ten önce nice Sultanları onlarca defa sefer yoluna koymuş.

Henüz İslâmiyet’in zuhur etmediği ve Mesihîlerin Muhammed’i (asm) dört gözle bekledikleri bir zamanda kubbesi çakılan bu mukaddes mekânın şu noktadaki misyonuna Bediüzzaman, “Hıristiyanlığın İslâm’a devir teslimin abidesi” kelimeleriyle işaret ediyor. Hıristiyanlık ile İslâmiyet arasındaki münasebetleri Peygamberimizin (asm) “ahir zaman ile ilgili aktardığı haberler ve verdiği müjdeler”, bütün zamanları ve ilgili olayları kucaklayacak bir çerçevede ulemamızca henüz ortaya konulmadı. Gerçi tamamen de mahrum değiliz, fakat bu iki dinin misyonlarını, birlikteliklerini, tarih içindeki diyalog ve ittifaklarını, ahir zamanın insanlığı ve üzerindeki bütün canlılarıyla dünyamızı tehdit eden tahripkâr cereyan karşısındaki ittifaklarını; günümüzün çatışmalarını sonlandıracak ve hasret kaldığımız adalete yol verecek ışıklarını henüz bir arada göremedik. Bediüzzaman’ın Ayasofya meselesinin, insanlığın beklediği bu barış ile ilgisi olsa gerek. Merhum Şehit Menderes ile zamanın reisicumhuruna gönderdiği mektupta; Hıristiyanlık Âlemi’nin barışa olan ihtiyacının Müslümanlardan daha şiddetli olduğunu vurguluyor. İslâm Âlemi’nin birlikteliğinin ancak bu barıştan sonra gerçekleşeceğini, Risale-i Nur’u dikkatlice okumayanlar bilmeyebilirler.

Said Nursî’nin Kur’ân ve hadislere dayandırarak, zulüm ve yanlışlarımızla “maddî iklimlerimizi” de tahrip ettiğimize dair tesbitleri var. Bazen soğuklarla, bazen yağışlarla, bazen kuraklıklarla veya kavurucu sıcaklarla, mevsimi zamanında yaşayamayabiliyoruz. Manevî mevsimlere göre Ayasofya’nın “yeniden açıldığında”; fert hürriyetlerimiz, demokrasimiz, adaletimiz, refahımız, Müslüman-İsevî ittifakımız, İttihad-ı İslâm’ımız, Peygamberimizden (asm) kaynak bulacak ahlâkımız, mazlum-mağdurlara örnek olacak aile hayatımız ve kişiyi devlet idarecisiyle aynı seviyeye çıkaracak eğitimimiz işler halde olacaktı. Bayramın coşkusu geçtikçe, hipnoza yatırılmamış dindarlarımız yukardaki soruları bir birilerine soracaklar. Gerçi bir önceki ilgili yazımızda değinmiştik: Türkiye’miz dünyada emsali olmayan “derin ve korkunç” bir ihtilâl ile tam kırk senedir Kemalist-komünist istibdadının dehlizlerinde tutsak edilmiş. Vitrindeki “Siyasal İslâm” ile de hipnoz süresi uzatılmaya çalışılıyor. Yani mevsime müdahale olmasaydı; yalnız Türkiye veya bir kısım Müslüman halklar olarak değil; Hıristiyanlık Âlemi, barış ve demokrasiden yana bütün insanlık ve ülkeler birlikte bayram edecektik.

Zamanı doğru okumayanlar, bin sene geriden geliyorlar. En sevimli kelimeleri; haçlılar, kılıçlı fetihler, ehl-i salip, barbar Avrupa ve Amerika ve tek başına dünyaya meydan okuyan Türk Milleti… En büyük sermayesi “dinî-millî” değerleri istismar olup dışındakilerini İslâmiyet ve Ayasofya düşmanı olarak propaganda edenlerin yanlışlarını, Avrupalı ve Amerikalı din adamları yüzlerine vurdular. Bediüzzaman’ın ahir zaman içindeki Ayasofya değerlendirmesinden habersizce tahta kılıçları sallayıp duranlara bir tavsiyemiz var. Din adına konuşacaksanız, önce Bediüzzaman’a müracaat edesiniz. Ta ki açığa düşmeyesiniz. Said Nursî’nin Demokratlara yazdığı mektupta, Ayasofya’yı tekrar cami yapıp 500 sene devam eden vaziyet-i kudsiyesine çevirirseniz, bir kısım Hıristiyan devletleri de memnun olurlar, hakikatini Ayasofya’yı yeniden açma şerefine nail olanlar, dünya gerçekleriyle çelişmezlerdi.

Said Nursî, geçmiş zamanların “fetih ve kılıç ile cihad” usûlünün zamanımızca nesh edildiğini beyan ediyor. Artık cebri metotlarla yeryüzünün en zayıf kavmini bile yok edemezsiniz. Uzun süreli olarak bağımsızlığını da engelleyemezsiniz. Çokça tekrarladığımız gibi, devletler ve milletlerin savaşları, yerlerini sınıf ve küresel cereyan savaşlarına bıraktı. Ayasofya, yalnızca İslâmiyetin değil, bütün semavî dinlerin barış sembolü oluyor. Her gün yüzlerce kilisenin Avrupa ve Amerika’da camiye döndürüldüğünü bildikleri halde, Ayasofya meselesinde Hıristiyanlarla Müslümanları karşı karşıya getirmelerinin, iyi niyetle alâkasının olmadığını Avrupa Kiliseleri de biliyor. Maalesef bizde din adına ortaya çıkanlar, Katolik ve protestan kiliselerinin aşağıdaki hakikati yüz küsur sene önce Bediüzzaman’dan öğrendiklerini bilemiyorlar. “Ey ehl-i kitap! İslâmiyeti kabul etmekte size bir meşakkat yoktur; size ağır gelmesin. Zira, size bütün bütün dininizi terk etmenizi emretmiyor. Ancak, itikadınızı ikmal ve yanınızda bulunan esasat-ı diniye üzerine bina ediniz diye teklifte bulunuyor. Zira Kur’ân, bütün kütüb-ü salifenin (geçmiş semavî kitapların) güzelliklerini ve eski şeriatlerinin kavaid-i esasiyelerini (esas kaidelerini) cem etmiş olduğundan usûlde muaddil ve mükemmildir. (tadil edici ve tamamlayıcı)” 

Belki de Diyanetimiz bundan böyle, Türkiyemizin önüne yeni imkânlar getirecek şu bakış açısını müttefiki olduğumuz Avrupa Kiliselerine inşallah aktaracaktır.

Son bir nokta ile bu meseleyi şimdilik bitirelim, inşallah. Ayasofya’ya bin seneden beri İslâm uğruna cihad etmiş Türk milletinin bağımsızlık sembolü olarak da bakmalıyız. En son bağımsız Türk Devleti’nin “Osmanlı” olduğundan müttefikiz. Ve Osmanlı’nın da 31 Mart 1909 darbesiyle bağımsızlığını kaybettiğini yine Bediüzzaman Hz.leri ifade ediyorlar. Ayasofya’nın mabed olarak ortadan kaldırılmaya teşebbüsünün arkasındaki gerçekleri izah edebilecek yüzlerce tarihçimizin olduğuna inanıyoruz. Bu bağımsızlık mücadelesinin Avrupa veya Amerika’ya karşı verildiğini iddia edenlerin, bin sene geriden geldiğini yukarda arz ettik. 1

Dipnot:

1- Yunanistan’ın Ayasofya tepkisi siyasî ve doğru olmayan bir milliyetçilikle ilgilidir, din ile alâkası yoktur. Zira bu mabedi inşa edenler Grek değil, Romalıdırlar.

Okunma Sayısı: 3392
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
  • Dr. Bahtiyar Aziz

    28.7.2020 15:04:18

    Ayasofyanın temsil ettiği değer yönüyle yalnızca bir cami olmadığını bu yazıdan öğreniyorum. Bağımsızlık, Avrupa-Asya ittifakı, Dünya barışı, demokrasi ve güzel ahlakın yükselmesi... Evet çok güzel şeyler. Allah razı olsun.

  • Demokrat Avrupa

    27.7.2020 20:53:16

    Duaya devam, zira dinde hassas muhakeme-i akliyede insanlarla yol almak cok zor.

  • Osman

    27.7.2020 19:53:40

    Tebrik ederim yazınız çok orjinal A. Sofya yı kapatarak inançları yok edecek lerini sandılar Mehdi as oyuarını bozdu. A sofya yı açmak zorunda kaldılar. Şimdi bunu istismar edecek ler. Mehdi as ve inananlar ve isevi ruhaniler tekrar oyunu bozacaklar Ve dünya ya barış gelecek

  • Nura

    27.7.2020 17:15:47

    Bütün eksik ve kusurlarımıza rağmen Rabbim Ayasofyamızı bize verdi, ya. İnşaallah bundan böyle O’nun ihsan ettiği liyakata uygun davranırız.

  • Niyazi N.

    27.7.2020 17:10:04

    Ayasofya meselesine güzel, orijinal ve istikametli bir bakış açısı.., Tebrikler.

  • GAZİ

    27.7.2020 16:24:27

    Vitrindeki “Siyasal İslâm” din adına kemalist-komünist istibdadın hipnoz süresini uzatmaya çalışıyor. Ayasofya'yı inşa edenler Grek değil, Romalılar olmasına rağmen Yunanistan tepkisini koyuyor. Daha neler göreceğiz....

  • Abdurrahman

    27.7.2020 14:26:37

    Açılması favkalade.Ancak yazınızdada bahsettiğiniz gibi açılış programı ve söylemler farklı oldu. İnşaallah akibeti hayır olur.Ayrıca belki dikkatinizi çekmiştir...Hiç açılmamış gibi lanse edildi..Açılmasını ilk olarak ifade eden ve açılmasının elzem olduğunu anlatan - yazınızda bahsettiğiniz kısımlar, etmediğiniz kısımlarda var - Bediüzzamandan ve ilk olarak ezan okunmasını ve hünkar mahfilinde namaz kılınması zamanında gerçekleşen Merhum Süleyman Demirelden hiç bahsedilmedi...Böyle bir konuda tarafgirlik olmamalıydı...

  • Ata

    27.7.2020 14:15:51

    "Belki de Diyanetimiz bundan böyle, Türkiyemizin önüne yeni imkânlar getirecek şu bakış açısını müttefiki olduğumuz Avrupa Kiliselerine inşallah aktaracaktır. Son bir nokta ile bu meseleyi şimdilik bitirelim, inşallah. Ayasofya’ya bin seneden beri İslâm uğruna cihad etmiş Türk milletinin bağımsızlık sembolü olarak da bakmalıyız. En son bağımsız Türk Devleti’nin “Osmanlı” olduğundan müttefikiz". Mütttefik olduğumuz kiliseler ve bağımsız olmadığından darül harp olan Türkiye hakkında yeni bir yazı yazar mısını?

  • Süleyman F.

    27.7.2020 13:39:15

    Zilhiccenin şu gece ve gündüzlerinde aydınlıklarımızı karartan musibetlere dua ve göz yaşı ile karşılık verelim. Rabbim inşaallah güzellikler nasip eder

  • İhsan

    27.7.2020 12:33:52

    Biz Ayasofya'nın açılışını, tarihi bir etap olarak ezberlemiştik. Ayasofya'nın tek başına açılışının yetmediğini görenlerin hayret ateşini düşürecek bir yazı. Devamı gelirse, benim de hayretim sakinleşecek. Yeni Asya'mızı ve yazarımızı tebrik ediyorum.

  • Ahmet Danışmaz

    27.7.2020 12:21:49

    Ayasofya'nın açılması milletin çektiği bunca yıllık demokrasi ve özgürlük açlığının acil bir ücreti ve yakın gelecekteki manevi fetihlerin de müjdecisi diye düşünüyorum. Dua ediyorum.

  • Alper Özcan

    27.7.2020 11:14:52

    Önemli noktalara temas edilmiş müjdeli bir makale tebrik ediyorum

  • Ahmet erol

    27.7.2020 10:51:40

    Sadece Allah rizasi icin yazildigi zaman okuyuculari fazla olur Birilerine catmak tadini acilastirir Hic bir guruba satasmadan devam

  • Veli Kul

    27.7.2020 10:17:38

    Harika bir tahlil ve gayet isabetli mukayeseler ve merhum ve muazzez Üstad Bediüzzaman Said Nursi'den tam sahih nakiller. Bu makale biraz daha genisletilerek 20 sayfalik bir el kitapcigi olarak Yeni Asya tarafindan basilmalidir, zira bu dogru bilgilerin umumu kusatmasini saglamali ve gerekli izahatler avam lisaniyla yapilmalidir. Insanliga malolmus bu mabedin acilisina belki devlet reisleri ve sair dinlerin reisleri de davet edilebilirdi, bu hem Kur'anî hem de Risalelerde zikredilen DAVETIYE mesabesinde gayet makbul bir girisim olurdu. Milletce müsbet hareket ödevimiz olmalidir. Bu noktaliri biraz daha acabiliriz. Yazarimiz Sükrü Hocayi can-i gönülden tebrik ediyorum.

  • Zübeyir

    27.7.2020 10:12:48

    Ayasofya açıldı, çok sevindim ama ruhumda tenakuz halleri yaşıyorum diyenlere cevap olacak harika bir yazı. Taç cümlesi de bana göre şudur: ""Manevî mevsimlere göre Ayasofya’nın “yeniden açıldığında”; fert hürriyetlerimiz, demokrasimiz, adaletimiz, refahımız, Müslüman-İsevî ittifakımız, İttihad-ı İslâm’ımız, Peygamberimizden (asm) kaynak bulacak ahlâkımız, mazlum-mağdurlara örnek olacak aile hayatımız ve kişiyi devlet idarecisiyle aynı seviyeye çıkaracak eğitimimiz işler halde olacaktı." Ayasofya'nın açılışının bu güzide haller neticesi olacağını düşünmüştüm hep. Yani bu güzide halleri yaşayan bir toplumun kalplerindeki inşirahlar ve fetihler ile Ayasofya coşkusunu yaşamayı hayal etmiştim.

  • Hüseyin

    27.7.2020 10:04:49

    Semavi dinler özü itibariyle aynı kaynaktan beslenen, aynı hakikate hitap eden, birbirini yalanlayan değil, tasdik eden, tamamlayan, birbirine adavetle değil muhabbetle yaklaşan, dostane münasebetler kuran, birbirinin devamı birbirinin tamamlayıcısıdırlar. dilleri, renkleri, coğrafyaları farklı olsa da abdullahtırlar. Abdullah olmaları, muhabettullahı iktiza eder.Muhabbetullah, yeryüzünde fitneyi fesadı değil, dostane münasebetleri ve barışı gerektirir... İslam selamet dinidir son dindir...Semavi dinlerin en mükemmeli en hülasası en kapsayıcısıdır.. İnananlar , inanç konusunda, dünyevi saiklerle hırslarla çıkarlarla güç göstergeleriyle değil, ahiret, iman, muhabbet ve selametle birbirine yaklaşmalı.. En büyük ibadethane kainattır. Allah hiçbir mabede sığmayacak büyüklüktedir. O müminlerin gören kalbinde, kainatın en ücra köşesinde, her zerresindedir..

  • Hüseyin İlhan

    27.7.2020 06:49:41

    Allah razı olsun .

  • Mehmet Demir

    27.7.2020 01:19:37

    Kalemine sağlık Hocam,harika bir yazı.

  • A.D.

    27.7.2020 00:55:56

    Ilk önce yaziniz icin Allah razi olsun. Evet, mabed Romali aslinda. "Bizanz" kelimesi sonradan tarihcelerden gelen bir kelime. Osmanli devleti aslinda bir nevi islami bir Roma Imparatorluktu diye biliriz aslinda. Bosuna kendini Kayser-i Rum takmadi kendisine Fatih Sultan Mehmet. Türkiye hele Avrupa Birligi girsin insallah, bati ve dogu birlesecek ozaman yine.

  • Abdullah

    27.7.2020 00:46:57

    Ruh-u habisi müzaaf eden vakfiyedeki bedduanın kötü tesiri Türkiye’yi ve ittihad-ı İslamı mahvetmişti. İnşallah o kötü tesir kalkınca tedricen belki hemen birlerimiz bin olur. Dualarımız, sa’y, gayretlerin neticesi Tevfik-i ilahiye ile ziyade olur inşallahutaala. Ayasofya’nın o mahzun hali tebessüme döndü ya artık gerisi gelir diye ümit ediyorum inanıyorum sureti katiyeyle. Üstadımız bize hayal değil hakikat vermiştir. Olmayacak bir şeyi aklımıza hayalimize vermiş değil bilakis hakikat ve vukuatı bize hediye etmiştir. Asrın imamına İman etmek bu müşevveş zamanda en istikametli tariktir. Tarih ve Üstadımızın tarihçe-i hayatı buna şehadet ediyor. Gelecekteki futuhatlar da cabası.

  • Sebahattin UNAL

    27.7.2020 00:38:50

    Şükran doğru tespitler. Ayrıştırmaktan ziyade birliğin sembolü olması gerekir, Ayasofya. Bu devir elmas Kılıçlar devri. "Zira, medenîlere galebe çalmak ikna iledir,..." İkna olan İsevîlik İslam"ın yanında olacaktır... Başka çaresi de yok... Zira Allah nurunu tamamlayacaktır...

(*)

Namaz Vakitleri

  • İmsak

  • Güneş

  • Öğle

  • İkindi

  • Akşam

  • Yatsı