"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

En yüksek hakikat iman

Süleyman Alp Özcan
15 Haziran 2025, Pazar
Zamanın hızlı aktığı, gündemin her an değiştiği bu çağda insan, hakikî huzuru nerede arayacağını şaşırmış durumda.

Kimi malda, kimi makamda ve mevkide, kimi ise eğlencede bir tatmin bulmaya çalışıyor. Ancak tüm bu geçici şeylerin ardında insan ruhu hâlâ susuz kalıyor. Çünkü ruhun gıdası, maddenin ötesinde bir hakikattedir. İşte o en yüksek hakikat: İmandır.

 İman, sadece “Allah vardır” demek değildir. İman-ı billah’ ı hayatımıza tatbik edebilmektir.  Bir yaprağın düşüşünde kaderi görmek, bir çiçekte rahmeti sezmek, bir ölümde ebedî hayatın kapısını aralamaktır. İmanla bakan bir göz, her şeyde bir hikmet, bir maksat, bir güzellik görür.

 Bediüzzaman Hazretleri bu meseleyi o kadar özlü bir şekilde ifade eder ki, insanın bütün mahiyetini ortaya koyar: “İman, insanı insan eder; belki insanı sultan eder.”1 Yani insan, hakikî değerini imandan alır. İmanla insan hem kendi varlığının, hem de bütün kâinatın anlamını kavrar.

Bugün birçok insan, hayatın anlamsızlığı karşısında sarsılıyor. Zorluklar karşısında yıkılıyor, bir musibette isyan ediyor. Neden? Çünkü imanı ya zayıf ya da taklidî. Oysa Risale-i Nur’un en temel dersi, tahkikî imandır. Yani sadece gelenekten gelen bir inanış değil; akıl, kalp ve vicdanın kabul ettiği bir yakîn. Said Nursî Hazretleri bu meseleye çok net bir şekilde işaret eder: “Bu zamanın en büyük farz vazifesi, imanı kurtarmak ve tahkikî bir surette kurtarmaya çalışmaktır.”2 Bu asırda en büyük cihadın, bir insanın imanının kurtulmasına vesile olmak olduğuna dikkat çeker.

 İman sadece ahirete ait bir mesele de değildir. Aynı zamanda dünya saadetinin de temelidir. İmanlı bir insan; hayatın yükünü hafif hisseder, zorluklara sabırla karşılık verir, nimetlere şükürle yaklaşır. Çünkü bilir ki her şey bir hikmetle, bir planla gerçekleşmektedir. Tesadüf, başıboşluk yoktur. Bir başka yerde ise Bediüzzaman şöyle buyurur: “İman hem nurdur hem kuvvettir. Evet, hakiki imanı elde eden adam, kainata meydan okuyabilir.”3 İşte bu söz, imanın insanın iç dünyasında nasıl bir güç kaynağı olduğunu anlatıyor. İman, korkuyu cesarete, endişeyi tevekküle, karanlığı nura çevirir.

Bu hakikatle birlikte şunu da unutmamalıyız: İmansızlık, insanı her an bir uçurumun kenarına getirir. Öyle ki, “İmanın yüzünden, bir adam Cehennemde dahi olsa, Cennete lâyıktır; imansızın yüzünden, bir adam cennette dahi olsa cehenneme layıktır.”⁴ sözü, bu farkı bütün çıplaklığıyla ortaya koyar.

 Yeni Asya cemaatinin ve Risale-i Nur hizmetinin asıl gayesi de işte bu iman hakikatlerini neşretmek, yaymaktır. Çünkü iman sadece bireyin değil, toplumun huzurunun da temelidir. İmanlı bir toplumda adalet, merhamet, güven ve ahlâk canlı kalır. O yüzden her bir Nur Talebesinin en mühim hizmeti, insanlara bu en yüksek hakikati anlatmaktır.

Sonuç olarak; bu dünyada  her şey fanidir, gelip geçicidir. Ancak iman, ebedî hayatı kazanmanın anahtarıdır. Bu yüzden en büyük sermayemiz, en kıymetli hazinemiz odur. Gelin, bu hakikate daha sıkı sarılalım. Çünkü iman hem bu dünyanın, hem de ahiretin nurudur.

Dipnotlar:

1-Sözler, 23. Söz

2-Emirdağ Lâhikası, s. 266

3-Sözler, 23. Söz

4-Lem’alar, 2. Lem’a

Okunma Sayısı: 972
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
  • Ahmet Cemil ÇÖKREN

    15.6.2025 19:32:07

    Maşallah. Devamını bekliyoruz.

(*)

Namaz Vakitleri

  • İmsak

  • Güneş

  • Öğle

  • İkindi

  • Akşam

  • Yatsı