"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Annelerden yazımıza itiraz var…

Şükrü BULUT
30 Temmuz 2025, Çarşamba
Böyle bir şikâyeti hissetmiştik.

Düşmanınızın silâhıyla silâhlanınız, yitik malınız olan ilmi, velev Çin’de de olsa arayınız, bulunuz ve diğer birçok ayet-i kerime, hadis-i şerif ve kelâm-ı kibara dayanarak itiraz edileceğini hissetmiştik. Zira mevzu ile alakalı yazımızın çerçevesi, meramımızın tümünü anlatmaya yetmemişti.

Rabbimizin terbiyesini esas alarak yavrusunu terbiye etmek isteyen annelerin dünyevî beklentilerinden de kısaca bahsetmiştik: Dünya saadeti… Ve dünya saadetine  vesile olacak meslekler, kariyerler ve imkânlar… Biz ikazımızı, dünya saadeti bahanesiyle yavrularının yönlerini ahiretten dünyaya çeviren annelere yapmıştık. İmanın altı esasını ve beş şartını yavrusuna yansıtamadan onu “dinsiz felsefenin çerçevelediği fenlere, imkânlar kolaylaştığı için Batı’ya ve Müslümanlığın hiç yaşanmadığı gurbetlere gönderirken; bunu başka annelere iftihar vesilesiyle hikâye eden dindar anneleredir sözümüz. İslâm'ın dâire-i şevketinde olmayan diyarlardaki yavrucuğuna, küçüklüğünde telkin ettiği imanının kâfi geleceğini; yağından ayrılan mumun, sudan ayrılan bitkinin ve gıdadan kopan bedenin zaman içinde sönmelerine benzer bir halle; önce güvendiği imanının, sonra bel bağladığı ahlâkının ve nihayet insaniyetinin zayıflayacağını düşünmeden; oğlum Avrupa mekteplerinde doktur, mühendis, psikolog, programcı veya dilci olsun diye hayâl  kuran annelere yazmıştım.

İmanın ibadete vesile olması için, devamlı beslenmesi ve tekâmülü şart değil mi?  Güzel ahlâkın serpilip rayihalar saçması da imana bağlı. Bitkinin kökünü topraktan, toprağı su/güneşten koparamayacağımız gibi; yavrumuzun da devamlı şekilde Kur’ânî ders ve telkinlerle İslâm toprağına köklenmiş olması gerekiyor. Bediüzzaman Hazretleri içinde bulunduğumuz dehşetli zamandaki yavrularımıza; her mektebin yanısıra bir Kur’ân medresesi açılmasını esas kabul etmiş. Fen/felsefenin inkâr-ı ulûhiyet tarzında okutulduğu mekteplerin yanına değil, varlıklarıyla iftihar ettiğimiz İmam Hatiplerin yanına kendileri açmış ve etrafına genç Saidleri toplamış, Isparta örneğinde.

Bediüzzaman’ın İkinci Emirdağ ve Isparta hayatını inceleyenler, dinsiz Batı felsefesinden çocuklarımızı koruma usulünü göreceklerdir. Her mektebin yakınında  Nur medresesinin açılmasını, talebelerine hararetle tavsiye eden Bediüzzaman, karşıt anlamıyla; Kur’ân’ın manasının tedris edildiği bu medreselere çocuklarını göndermeyen annelerin vay hallerine, demiyor mu? İkinci Dünya Savaşıyla mağlup olan müstebit dinsizliğin azıcık geri çekilmesi, kısmî demokrasi ve Medresetü’z-Zehra’nın şubeleşmesiyle Said Nursî, yavrularımızın ebedî hayatlarının kurtuluş yolunu açmış oluyordu. Hatta bazı okuyucularımız bu teşebbüsün Kastamonu’da Abdullah Yeğin ve Mustafa Oruç ile başladığını da hatırlatacaklardır. Çok ilginçtir ki; Kastamonu Lisesindeki fenleri Kur’ân adesesinden okuyan Oruç tıbba, Yeğin de Dil-Tarihe gideceklerdi.

Tek Parti iktidarlarını sıkıştıran dinsizler baskıyı dayanılmaz raddeye getirdiklerinde, Çocuklarımızı ahirzamanın dinsizlik/ahlâksızlığından kurtaracak meşhur projesini  polis gözetimindeki  evinden talebelerine yazıyordu. 

“Elbette bizlere lâzım ve millete elzem, şimdi resmen izin verilen din tedrisatı için hususî dershaneler açılmasına ve izin verilmesine binaen, Nur şakirtleri, mümkün olduğu kadar her yerde küçücük bir dershane-i Nuriye açmak lâzımdır.” (Emirdağ Lâhikası, s. 217.)

Bediüzzaman’ın gölgesi Zübeyir’in de aynı süre içinde, Kastamonu’da olduğu gibi, Konya Lisesindeki gençleri Nur dersleriye teçhiz ederek Muhsin ve Ziya gibilerini İstanbul Üniversitesine göndermesi, Bediüzzaman’ın zamanımızdaki annelere mücerrep bir müjdesi değil mi?

Annelerin tercihlerini, vazifelerini, şefkatlerini, fedakârlıklarını ve zamanı doğru okuyup yapmaları; elbette onların dünyevî saadetlerine de fiilî dua olacaktır. Üniversite okumaları uğruna servetlerini ve hatta sıhhatlerini kaybeden annelerin, yavrularının üniversitedeki şartları, çevre, iman ve ahlâkını hesaplamayan annelerin her iki dünyada da zararda olduklarını görüyor ve inanıyoruz. 

Meselemiz hem kolay ve hem de zor… Zorundan başlayalım… Hükümetimiz üniversiteleşmeyi Anadolu kasabalarına kadar götürünce, Türk gençliğini Kur’ân’dan uzaklaştırmayı programına almış zındıka da plânlarını devreye soktu. İmansızlık yalnızca Avrupa’da değil, şehit yurdu Anadolu’muzun kasabalarında kol geziyor. Ahlâktan başlayarak imanlarına el uzatmış durumda… İnşaallah devam edelim… 

Okunma Sayısı: 805
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
  • S. Pelin Kurukahveci

    30.7.2025 11:40:27

    Değerli Mustafa Çoban hocam yerinde bir itirazda bulunmuş. Evet, anne çalışıp çocuğunu kreşe göndermesin evde kendisi baksın diyenler olabilir ama kreşe senelik 50-100 bin arası bir ödeme yapılıyor. Çalışan anne ise senelik daha fazla kazanıyor. Ekonomik hayat kadınların da çalışacağı şekilde oluşturulmuş durumda. Yeni Asya kreş ve çocuk yuvası konusunda bir proje üretse çok güzel olur.

  • Niyazi

    30.7.2025 09:59:24

    Bu yazının, risaleleri okuyan bütün annelere ulaştırması çok faydalı olacak.

  • Mustafa coban

    30.7.2025 09:16:37

    Annelerin hangi konuyu tenkit ettigini bilmiyorum.fakat islami cenahta dünyanin gidiṣatini takip etmiyen yazarlarin varligina ṣahitim.gecenlerde bir profesor cocuk yuvasina cocuk emanet etmenin zararlarindan bahsediyordu.ekonominin durumundan bir haber arkadaṣ.bir cok kadinin çalıșmak zorunda oldugunu bilmiyorlar.bunlar hangi gezegende yaaṣıyorlar acaba.

  • Hacı

    30.7.2025 09:06:11

    Şükrü Hocam, teşekkür ederiz. Konuyu bir eğitimci olarak çok güzel tahlil etmişsiniz. Dünyevileşme mütedeyyin kesimi çocuk yetiştirme konusunda da çok olumsuz etkiledi. Konunun özü bu olsa gerek. Saygılar

  • Abdurrahman

    30.7.2025 06:20:23

    Zamanımızda çaresizlik içinde psikolojilk sıkıntılar içinde cigerparelerinin endişesiyle manen hastalanan annelerine yerinde bir yardım yazısı olmuş. Allah yardımcımız olsun.

  • Osman Yıldırım

    30.7.2025 00:52:41

    Evet Anadolu'daki her tarafına üniversiteler açıldı,qncak üniversiteler bilim yuvası olmaktan çıkıp, üniversite yönetimleri siyasetin oyuncağı haline geldi. Üniversitede okuyanlar ve mezun olanlar bilimle donatılmadan ziyade acaba nasıl daha çok para kazanırım hesabı yapmaktalar. Maalesef iktidar üniversitelere bu kötülüğü reva gördü. Yani devletin tüm kurumlarında olduğu gibi üniversitelerdede çürumüşluk kendini göstermektedir.

  • Hüseyin T

    30.7.2025 00:46:24

    (2)Inşaallah bu mühim yazı, annelerin yüreğine dokunur ve çocuklarını yetiştirirken sadece maddî değil, manevî geleceklerini de düşünmelerine vesile olur. Çünkü bir annenin en büyük eseri, salih ve imanlı bir evlattır.

  • Hüseyin T

    30.7.2025 00:45:02

    (1)Kıymetli yazarımızın hakikatşinas ve büyük ehemmiyeti haiz yazısı, günümüz Müslüman anneleri için adeta bir uyanış çağrısı niteliğinde. Özellikle modern dünyanın cazibesine kapılarak çocuklarını sadece dünyevî başarıya yönlendiren, fakat onların ebedî hayatlarını ihmal eden ebeveynlere çok önemli ikazlar içeriyor. Üstad Bediüzzaman Hazretleri’nin "her okulun yanında bir Kur’ân medresesi" tavsiyesi, bugün daha da anlam kazanıyor. Zira Batı’nın veya seküler eğitim sisteminin dayattığı felsefeler, gençlerin imanını ve ahlâkını yavaş yavaş aşındırıyor. Bir anne, çocuğunun doktor, mühendis veya bilim insanı olmasını isterken, onun Müslüman kimliğini koruyacak bir manevî eğitimi de ihmal etmemeli. Yazıda dikkat çekilen en önemli nokta, imanın sürekli beslenmesi gerektiği. Tıpkı bir bitkinin su ve güneşe ihtiyacı olduğu gibi, genç dimağlar da Kur’ânî terbiyeye muhtaç. Yoksa Avrupa’da veya Anadolu’nun ücra bir kasabasında okuyan genç, zamanla köklerinden kopabilir.

  • Abdullah

    30.7.2025 00:13:47

    Nurlardan hem gençlik ve hem de çocuk eğitimine güzel bir yol açmışsınız. Kaleminize, yüreğinize ve dilinize kuvvet versin Rabbim.

(*)

Namaz Vakitleri

  • İmsak

  • Güneş

  • Öğle

  • İkindi

  • Akşam

  • Yatsı