"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Ankara İsrail’i kınamaktan da kaçınıyor!

Cevher İLHAN
30 Temmuz 2025, Çarşamba
Yoğun gündemde Gazze’de gıda yardımı kuyruğundaki çocukları bombalayıp katleden İsrail’le Türkiye’nin ticareti tam gaz sürdürmesi dezenformasyonlarla nazarlardan kaçırılıyor.

AKP iktidarında İsrail’le ekonomiden enerjiye, savunma sanayiinden turizme ve telekomünikasyona onlarca mutâbakat, ihale, anlaşma ve işbirliklerinden bir teki dahi iptal edilmezken, soykırıma her türlü destek karambola getiriliyor.

Çarpık olanı, Amerika’dan İspanya’ya, Almanya’dan Japonya’ya, Belçika’dan Namibya’ya bütün dünyada on binler İsrail’in vahşetini ve zulmünü protesto ederken, İsrail’de bile Netanyahu’nun evinin önünde binlerce İsrailli gösteri yaparken, Müslüman Türkiye’de İsrail’le ticaretin kınanmasının yasaklanması. Silâh sanayiinde kullanılan çeliği ve kimyevî maddeyi soykırımcılara taşıyan gemilerin Türkiye limanlarından kalkmasını protesto eden vatandaşlara sertçe müdahale edilip derdest edilerek gözaltına alınmaları...

“İSRAİL’E EYLEM PLÂNI”NA İMZA ATMADI

Daha da çarpığı, iktidardakilerin millete karşı “Ey haydut zâlim devlet İsrail!” nutuklarının tam tersine İsrail’le ticareti kat kat katlayan Ankara’nın uluslararası platformlarda artık İsrail’i açıkça kınanmaktan çekinmesi. (gazeteler, 18.7.25)

En son İsrail’in Gazze’deki işgal ve soykırımına karşı 15-16 Temmuz’da Kolombiya’nın başkenti Bogota’da  otuz ülkenin katıldığı toplantıda Kolombiya, Bolivya, Küba, Endonezya, Irak, Libya, Malezya, Namibya, Nikaragua, Umman, Saint Vincent ve Grenadine ile Güney Afrika Cumhuriyeti gibi Latin Amerika, Uzakdoğu, Ortadoğu ülkelerinin imzaladığı “İsrail’e karşı eylem plânı”na Türkiye’nin imza atmayıp İsrail zulmünü kınayamama kırılganlığı bunun bariz belgesi.

Buna göre, Türkiye İsrail’e silah, mühimmat, askerî yakıt ve teçhizatla çift kullanımlı ürünleri ve savaş malzemesi taşıma riskli ürünlerin tedarikini veya transferini önleme tedbirlerini içeren “plân”a katılmıyor. Silah ve mühimmat taşıyan gemilerin limanlarında demirlemesini, transit geçişini ve bakımını önlemiyor. Bayrağını taşıyan gemilerle “katliama destek yasağı”na uymuyor, bu hususta hesap vermeye yanaşmıyor.

Böylece, İsrail’in Filistin topraklarındaki yasa dışı işgale cüretlendirip pekiştiren anlaşma ve sözleşmeleri âcilen gözden geçirmekten; soykırımın önlenmesi, Filistinli mazlumlara adaletin sağlanması için ulusal veya uluslararası tarafsız ve bağımsız soruşturma ve kovuşturma yoluyla yükümlülüklerini yerine getirmekten imtina ediyor. 

Güney Afrika’nın İsrail’i Uluslararası Ceza Mahkemesi’ne şikâyeti davasına Türkiye’nin ağır eleştiriler üzerine ancak altı ay sonra müdahil olmasındaki gibi Ankara, İsrail’in işgali altındaki Filistin topraklarında işlediği insanlık ve savaş suçlarının yerli ve beynelmilel yargıda yargılanması iradesinin arkasında durmuyor.

HİÇBİR YAPTIRIMA YANAŞMIYOR!   

Kısacası, milletin önünde İsrail’e veryansın ederken, el altından Filistin’e insanî yardım taşıyan Türk bayraklı Mavi Marmara sivil gemisine baskınla on vatandaşı katleden İsrail askerleriyle sorumluların “dönemin Başbakanı’ndan mı izin aldınız!” çıkışıyla Türkiye ile uluslararası mahkemelerde yargılanıp ceza almaktan kurtarılmaları ikiyüzlülüğü tekrarlanıyor.

Ancak en vahimi, Saray iktidarının Siyonist Netanyahu’nun arkasındaki Evangelistlerin maşası Trump’un tepkisini çekmemek için “İsrail’e karşı Bogota ortak eylem plânı”nı imzalamamasını, Dışişleri Bakanı’nın “uluslararası anlaşmalara” bağlaması. Dışişleri’nin “uluslararası hukukî yükümlülükleri”, “kurumlar arası eş güdümü ve hazırlıkları” bahane olarak öne sürmesi. Oysa diplomatlar, “Türkiye en azından Libya, Suriye gibi ‘eylem plânı’nı imzalayıp şerh düşebilirdi” diyorlar.  

Anlaşılan, Ankara’dakiler “uluslararası anlaşmalar”a atıfla İsrail’le ticareti kesmek istemiyor; bilhassa Gazze soykırımından bu yana bütün çağrılara ve uyarılara rağmen İsrail’le ticareti devam ettirme peşinde. Bu yüzden İsrail’e yaptırımlardan yer almıyor.

Özetle, Ankara “otoriter rejim”de İsrail’i uluslararası zeminlerde resmen kınamaktan, Gazze’deki soykırım ve işgalin cezalandırılmasından resmen kaçınıyor.

Yazık, çok yazık!..

Okunma Sayısı: 805
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
  • HÇeşitcioğlu

    30.7.2025 12:51:11

    Bogota Bildirisi'nde ayrı bir eylem planı bulunmuyor; bildirinin içinde İsrail'e karşı alınması öngörülen birtakım önlemler sıralanıyor. Bakan Fidan konuya açıklık getirmişti Dışişleri Bakanı Hakan Fidan, 25 Temmuz'da NTV'ye verdiği mülakatta, Lahey Grubu'nun Kolombiya'nın başkenti Bogota'daki toplantısı sonucunda kabul edilen ortak bildiride Türkiye'nin imzası olmadığına dair iddialara yanıt vermişti. Fidan, bildirinin son imza tarihinin 30 Eylül olduğuna işaret ederek, metinde BMDHS'ye atıfta bulunan kısımlar olduğunu ve Ege Denizi'ndeki statü sorunu çözülmediği için Türkiye'nin buna taraf olmadığını belirtmişti. BMDHS'ye ilişkin madde olması nedeniyle bildirinin istişare edildiğini anlatan Fidan, uluslararası hukukçularla görüşerek gerekli şerhi koyduklarını ve şerhle bildiriyi tanımakta sorun görmediklerini söylemişti. AA/ 29 Temmuz 2025

  • Salih baş

    30.7.2025 12:46:18

    Doğru bilgiymiş doğru bilgi kürecik cik cik

  • Hasan

    30.7.2025 08:21:45

    Alıntı: “Dışişleri Bakanı Hakan Fidan, 25 Temmuz'da NTV'ye verdiği mülakatta, Lahey Grubu'nun Kolombiya'nın başkenti Bogota'daki toplantısı sonucunda kabul edilen ortak bildiride Türkiye'nin imzası olmadığına dair iddialara yanıt vermişti. Fidan, bildirinin son imza tarihinin 30 Eylül olduğuna işaret ederek, metinde BMDHS'ye atıfta bulunan kısımlar olduğunu ve Ege Denizi'ndeki statü sorunu çözülmediği için Türkiye'nin buna taraf olmadığını belirtmişti. BMDHS'ye ilişkin madde olması nedeniyle bildirinin istişare edildiğini anlatan Fidan, uluslararası hukukçularla görüşerek gerekli şerhi koyduklarını ve şerhle bildiriyi tanımakta sorun görmediklerini söylemişti.“ Türkiye Yunanistan’ın tezlerini güçlendiren iki madde için başta bu sözleşmeyi imzalamadı. 25 Ağustos’ta iki maddeye şerh konularak sözleşme imzalandı. Daha önce de dediğim gibi önce doğru bilgi sonra fikir.

(*)

Namaz Vakitleri

  • İmsak

  • Güneş

  • Öğle

  • İkindi

  • Akşam

  • Yatsı