Yaylaya davet var Tüllâbu’n-Nura,
Dost, kardeş, talebe koşmalı Nura,
Bu tür buluşmalar gıdadır ruha,
Davete icabet sebep sürura.
Kargı Yaylasının Eyin önünde,
Ağustos’un üçü, Pazar gününde,
Bulunmak lâzımdır Nur düğününde,
Nurlara hizmet var işin özünde.

Nurlarla nurlanmak çok büyük nimet,
Piknik vesiledir her daim hizmet,
Müfrit irtibata edelim gayret,
Şevk alıp şevk vermek büyük inayet.
Kâinat kitabı açıldı bir bak,
Bunu yazan elbet bir Cenab-ı Hak,
Her satırı oku budur sana hak,
İlâhî esmanın cilvesi ancak.

Yaylalar tefekkür yeridir bilin,
Sade bunun için yaylaya gelin,
İlâhî esma’nın cilvesin görün,
Bir saat olsa da tefekkür edin.
Uhrevî âlemden bir günü yaşa,
Bu çok büyük nimet gelmiştir başa,
Birbiriyle kardeş bak dağa taşa,
İhlas, tesanüdü ediniz ifşa.

Nurlar gibi nimet gelmişse başa,
Risale-i Nuru dosdoğru yaşa,
Kîl u kâl ederek uğraşma boşa,
Nefs-i emareye olmayın maşa.
Risale-i Nurla edin iktifa,
Nur hizmeti böyle edilir ifa,
Nurun hizmetinde çeksen de cefa,
Şüphesiz sonunda bulursun safa.
Sabah Nur dersinde Ahmed Dursun Bey,
Öğleden sonraysa Ömer Ergün Bey,
Tefekkür, tenezzüh, temaşa her şey,
Mana-yı harfiyle oku peyderpey.
Hatayı, kusuru bildirin bize,
İyi ve güzeli söyle herkese,
Gelecek seneye bekleriz yine,
İrtibat şahane piknik bahane.
MEHMED KOVANCI
Fotoğraflar: ARŞİV