"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Bayrağı sarılı tabutları nasıl azaltabiliriz?

Süleyman BAYŞU
05 Nisan 2016, Salı
Bir ülke düşünüyorum çocukları sağlıklı, aileleri huzurlu, gençleri geleceğe dair umutlu insanlarla dopdolu.

Bir ülke düşünüyorum, karşımdaki dağın zirvesi gibi sulh-u umuminin verdiği huzur ile uhuvvet rüzgarlarının üfül üfül estiği.

İlk insan ve ilk peygamber Hazreti Adem (a.s) atamızın oğlu Habil’in yolunu açtığı şehadet mertebesini gülerek karşılayan hamiyet-i İslâmiye ve milliye ile donanmış hamiyetli ebna-yı vatan’dan gelen haberler nedeniyle gün geçmiyor ki üç beş eve evlâd acısı düşmesin. Kan rengi bayrağa sarılı tabutların sayısı, ancak birbirimizi hakiki mânâda sevmedikçe, yani kardeş olmadılkça düşmeyecektir.  Sulh-u umuminin temini için gerek yaşatılmakta olduğumuz coğrafyada gerekse küresel çapta bir dizi kongreler konferanslar ve sosyal aktivitelerle barış ve huzur ortamının tesisine dair bir dizi faaliyetlere yer verilmektedir. Bu nevi hareketlerin yapılması kaçınılmaz olmasına kaçınılmazdır da fakat çağımızın Kur’ân tefsiri Risale-i Nur’lardan süzülerek alınacak hakikatlerle bu barış girişimleri desteklenmediği, Bediüzzaman Said Nursî’ye karşı kayıtsız kalındığı müddetçe kifayetsiz kalacaktır ve bir netice alınmayacaktır. Zira, Bediüzzaman Said Nursî, 1911 yılında Şam Emeviye Camiinde İslam dünyasının dertlerine karşı çareler sunmuş ve bunları daha sonra telif ettiği eserlerle şerh ve izah etmiştir.  “…Medeniyetin günahları, iyiliklerine galebe edip, seyyiatı hasenatına racih gelmekle, beşer, iki harb-i umûmi ile iki dehşetli tokat yiyip, o günahkâr medeniyeti zîr ü zeber edip, öyle bir kustu ki, yeryüzünü kanla bulaştırdı. İnşaallah istikbaldeki İslamiyetin kuvveti ile, medeniyetin mehasini galebe edecek, zemin yüzünü pisliklerden temizleyecek, sulh-u umûmiyi de temin edecek.” (Tarihçe-i Hayat, s.118.) “Evet, bakınız zaman hatt-ı müstakim üzerine hareket etmiyor ki, mebde ve müntehası birbirinden uzaklaşsın; belki, küre-i arzın hareketi gibi bir daire içinde dönüyor. Bazan terakkî içinde yaz ve bahar mevsimi gösterir, bazan tedennî içinde kış ve fırtına mevsimini gösterir. Her kıştan sonra bir bahar, her geceden sonra bir sabah olduğu gibi nev-i beşerin dahi bir sabahı, bir baharı olacak, inşaallah. Hakîkat-i İslamiyenin güneşi ile, sulh-u umûmi dairesinde hakîki medeniyeti görmeyi rahmet-i İlahiyeden bekleyebilirsiniz.” (a.g.e, s.83-84) 

Rabbimiz bizi niçin yaratmıştı, yer yüzünde böbürlenerek, hubb-u cahla dolaşıp zulüm yapmak için mi asla! “Ey insanlar! Şüphe yok ki, biz sizi bir erkek ve bir dişiden yarattık ve birbirinizi tanımanız için sizi boylara ve kabilelere ayırdık. Allah katında en değerli olanınız, O’na karşı gelmekten en çok sakınanınızdır. Şüphesiz  Allah hakkıyla bilendir, hakkıyla haberdar olandır.” (Hucur’at Suresi, 13.) Biz kendimize Kur’ân’ın cadde-i nuraniyesini ve Peygamber efendimizin (asm) sünnetini ve siyerini rehber alıp sahil-i selamete çıkmaya ve muhtaç olanlara membaları ulaştırmaya bakmalıyız. Zira, “Kur’ân’ın cadde-i nurâniyesi ise, bütün ehl-i dalâletin çektiği yaraları hakàik-ı imâniye ile tedâvi eder, bütün evvelki yoldaki zulümâtı dağıtır, bütün dalâlet ve helâket kapılarını kapatır.” (Sözler, s.579). “Kur’ân’ın cadde-i nurâniyesi ise, bütün ehl-i dalâletin çektiği yaraları hakàik-ı imâniye ile tedâvi eder, bütün evvelki yoldaki zulümâtı dağıtır, bütün dalâlet ve helâket kapılarını kapatır.” (a.g.e, s.66)

Kur’ân uhuvveti, insanı yaşatmayı, sulh-umumiyi tesis ederken; fesat ve bozgunculuğu, zulmü yasaklar, sünnet-i seniyye ise merhamete, barış ve huzura kapı aralarken Kur’ân’ın ayatından süzülerek asrımıza bir reçetesi olan Risale-i Nurlar da, asayişi muhafaza etmeyi ders vermektedir. Yukarıda birkaç cümlesini teberrüken aldığımız Risale-i Nur’a gerek dünyaya nizam vermeye kalkan ukala ve vükelalar plan ve programlarına Risale-i Nurları da aldıklarında doğru İslamiyetin düsturları ile ancak akan kanları durdurabilirler. Ne mutlu Kur’ân’ın âyatından, siyer-i Nebinin (asm) izinden, Nurun Sözlerinden, Lem’alarından ders alıp hayatına yön verenlere.

Her gün ciğerimizi paralayan şüheda haberleri ile evlerine evlad acısı ateşi düşen ailelerimize sabr-ı cemiller diliyorum. Şühedalarımıza rahmet dilerken yaşayamadıkları  sevinçleri ve güzel fani günleri için haklarını helal etmelerini temenni ediyorum.

Okunma Sayısı: 2008
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
    (*)

    Namaz Vakitleri

    • İmsak

    • Güneş

    • Öğle

    • İkindi

    • Akşam

    • Yatsı