"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Tevbe et sıra sana (bana) da gelecek!

Süleyman BAYŞU
13 Mayıs 2016, Cuma
Kafa feneri ile âlemin gidişatını merakla ve inatla takip edip kalbimizi vesvese, aklımızı ise geveze durumuna sukut ettirmiş haldeyiz.

Oysa, belediye hoparlörlerinden ve minarelerden  her gün yapılan mevt ikazlarını kulaklarımız duymuyor, kalbimiz ise uyanmıyor.

Hükûmet-i icranın yürütmeye taalluk eden hukuku ve kanunları olduğu gibi, insan fıtratına daha ‘kalubelâ’da yerleştirilmiş olan bir dizi kurallar kaideler yani kanunlar bulunmaktadır. İnsan ömrü mukayyeddir, kayıtlıdır, sınırlıdır. Bu ömür sermayisinin istimali ise insana belli bir vakit aralığında, yani kullanım süresi belli olan bir ömrü vardır.  Netice itibariyle beşeriz ve şaşırırız, sukut ederiz, günaha dalarız. Kendimizi bir anda lâ-yemûd (ölümsüz) ve lâ-yuhtî (hatasız) kabul etmeye başlarız. Minarelerden  okunan cenaze salâlarını veya teşyi ettiğimiz bir mevtanın tabutunu takip ederken malâyâni kelimelerle vaktimizi heba ederiz. İman hakikatlerine kulaklarımızı kapatırız da siyasîlerin televizyonlarda, radyolarda ya da gazetelerde atışmalarına kulak kabartmaya devam ederiz. Bu münakaşalar aslında ne dünyamızı imar edecektir ne de ahiretimizi. Yaş ve kuru her ne arıyorsak ve merak ediyorsak içerisinde yer aldığı yüce kitabımız Kur’ân-ı Kerîm’in bütün ikazlarına rağmen, ömür sermayemizi zayi etmeye devam ederiz.  

Çare yok kabir kapısından yolculuğumuz devam edeceğine göre altmış-yetmiş yıllık fâni ömrümüzü kaybettiğimiz gibi, bâki ömrümüzü de kendi ellerimizle telef ettiğimizin şuuruna daha ne zaman varacağız? Siyasilerin yaptıklarının sebeb-i hikmetini bilmiyoruz. Neticesine vâkıf değiliz. Onların malâyâni, fâni sözlerine aldanmayalım. Kur’ân’ımızın hitabetine kulak verelim. Hâl ve harekâtımıza Kur’ân ve Sünnet-i Seniyye yön versin. Ölümün bizi nerede? Ne zaman, hangi şekilde yakalayacağını bilmiyoruz. Ebû İzze rivayet ediyor: “Allah bir kulunun ruhunu bir yerde almak istediğinde onun için orada bir ihtiyaç meydana getirir.” (Taberani’nin Kebir’i ve Ebû Nuaym’in Hilye’sinden) Enes (ra) rivayet ediyor: “Kul tevbe ettiğinde Allah onun günahlarını hafaza meleklerine unutturur. Aynı şekilde onun organlarına unutturur. İşlediği yerdeki izlerini de yok eder. Tâ ki Allah’ın huzuruna vardığında günah işlediğine dair aleyhinde şahitlik edecek birşey bulunmasın.” (İbni Asakir’den) 

Dört bir yanımızı günah ve haram rüzgârlarının sardığı şu ahir zamanda biz günahlarımızın ağır yükünden nasıl kurtulacağız? Bu ağır yüke hamallık etmeye devam mı edeceğiz, yoksa tevbe kapısını çalıp Allah’ın rahmetine mi talip olacağız?  “İslâmiyetin mağz ve lübbünü terk ederek kışrına ve zahirine vakf-ı nazar ettik ve aldandık. Ve su-i fehim ve su-i edeple İslâmiyetin hakkını ve müstehak olduğu hürmeti ifa edemedik. Ta, o da bizden nefret ederek evham ve hayalatın bulutlarıyla sarılıp tesettür eyledi.” 

Hem de hakkı var. Zira biz israiliyyatı usûlüne ve hikâyatı akaidine ve mecezatı hakaikına karıştırarak kıymetini takdir edemedik. O da ceza olarak bizi dünyada te’dib için zillet ve sefalet içinde bıraktı. Bizi kurtaracak yine onun merhametidir” diyerek doğru İslâma yapışıp, İslâmiyete lâyık doğruluğu yakalamak zorundayız. 

Bid’aların kol gezdiği zamanımızda bizler de uyanık olalım ki yarın huzur-u mahşerde anne-babalarımızın, zevc ve zevcelerimizin, evlâdlarımızın bizden kaçacağı günde ciğeri yanmış gibi feryad ü figan ederek, “Ah, ah, ah! Vâ esefâ!” ”ben kendi ellerimle kendimi ateşe atmışımda farkında değilim” diyerek dövünmeyelim. Oradaki pişmanlığımız, nedametimiz fayda vermeyecektir. Unutmayalım, bir vakit sonra o tabutun içerisindeki mevta ben ya da sen olacaksın. Hergün teşyi ettiğin cenazeler bunun en mühim ihtar edicisidir. Listedeki isimler bize bakıyor. 

Okunma Sayısı: 2889
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
    (*)

    Namaz Vakitleri

    • İmsak

    • Güneş

    • Öğle

    • İkindi

    • Akşam

    • Yatsı