"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Ahirzamanda lâkaytlık perdesi

Süleyman KÖSMENE
24 Eylül 2020, Perşembe
Cahit Özpınar: “Fetret devri nedir? Kime ne getiriyor?”

Fetret Devri Nedir?

Fetret Arapça bir kelime olup, sistem ve otorite boşluğunu, düzenin kurulamadığı gevşek zaman dilimlerini ifade etmiştir. Dinî manada vahyin kesilme zamanını, iki peygamber arasında geçen peygambersiz zamanı, Hazret-i İsa (as) ile Hazret-i Muhammed (asm) arasında geçen dinin hakikatinin devrede olmadığı zamanı, cahiliyet dönemini ifade için kullanılmıştır. Bilâhare bu kelime siyasî bir manada da kullanılmış olup, hükümet gücünün zayıfladığı bir yerde düzenin kurulmasına kadar geçen kargaşa zamanını, iki padişah arasında geçen kaos zamanını da ifade etmiştir.

Peygambersiz çağ insanına Kur’ân’dan müjde vardır: “Biz bir Peygamber göndermedikçe azap ediciler değiliz.” 1

Bu âyetten anlaşılan o ki, fetret devri insanı mahşerde hesaba ve sorguya tabi tutulsa da, hataları ve günahları sebebiyle azaptan muaf kalacaklar ve ehl-i necat olacaklardır. Doğrusunu Allah bilir.

Sorumluluklar Çeşitlenmiştir

Bediüzaman’ın da tesbitiyle, âhirzamanda İslâm dininde fetret derecesinde bir lâkaytlık perdesi olduğu açıktır. 2

Ancak bu fetret perdesi herkes için geçerli değildir. Dini gerçek kaynaklarından öğrenme imkânı varken, dünyevî kaygılar, algılar ve negatif modeller sebebiyle dini hayatın dışına itip öğrenmeyerek cahil kalmanın, sonra da makbul bir amel ortaya koyamamanın mazereti var mıdır?

Felsefenin tek gözlü dünya görüşünün din yerine ikame edildiği bahtsız bir çağda yaşıyoruz. Bu vahim tablo kitleleri ezerken, dinini öğrenme imkânı bulamayanlar için fetret sayılabilir.

Ancak bu vahim tabloda dahli olanların mazereti geçersizdir; yarın hesap günü itab-ı İlâhîye muhatap olacakları da aşikârdır. Bunları fetret durumu kurtarmaz! Çünkü bu bile bile başkasını tadlil etmektir, dalâlete atmaktır. Bu ancak kasten olur, ihanetle olur. Bunun bahanesi, mazereti yoktur. İnsanların inanma ve inancını yaşama hakkını gasp etmenin özrü olmaz. Bunun elbette hesabı çetin olacaktır.

Dini öğrenme imkânı ve fırsatı bulanların da fetrette oldukları söylenemez. Sorumlulukları kendilerine aittir.

Fakat bu vahim tablonun sebebi olmayıp, bu bahtsız tablonun verdiği zulümatla dinini öğrenmekten mahrum kalanların ve bu sebeple makbul amelden de uzak bulunanların, bir tebliğci buluncaya kadar fetrette oldukları söylenebilir. Bir tebliğci bulmadıklarında inkâr etmemek şartıyla ehl-i necat da olabilirler.

Avantajlar, Müjdeler

Günümüzde aslında başka din mensupları, İslâm’ı öğrenme bakımından, geçmiş zamanlara kıyasla daha avantajlı sayılabilirler. 

Çünkü:

1- Günümüzde iletişim güçlüdür. Sosyal medya, internet dünyası, sesli ve görüntülü yayınlar dünyayı bir köy haline getirmiştir. Bu gün din-i hakkın ulaşmadığı dünyanın hemen hiçbir köşesi kalmamıştır.

2- Eski zamanda keşişlerin ve diğer din mensuplarının İslâm dinini öğrenmeyi engelleyen aşırı taassupları ve ön yargıları günümüzde kırılmış, yerini inanca saygıyı esas kabul eden hürriyete ve demokrasiye bırakmıştır.

3- Kitabın, ilmin, bilginin, fennin ve aklın rağbet gördüğü günümüzde, her meselesini akla ve fenne tesbit ettiren Kur’ân’ı anlamak eski zamana nispetle daha kolaydır.

4- Kur’ân’ın bütün insanlığı hakka çağıran şefkat ve rahmet yüklü üslûbu, hidayet bulanların bütün günahlarının affedilmesi, dünyanın çirkin yüzünün bütün çıplaklığı ile görünmesi insanları dalga dalga din-i hakka yönlendiriyor. Bu yöneliş neredeyse bütüncül bir boyut kazanmıştır.

Dolayısıyla Allah her kulunu verdiği nimetlerle orantılı biçimde sorumlu kılar. Hangi çağda yaşıyor olursak olalım, kendisine tebliğ ulaşmış kimseleri din-i mübinden sorumlu tutar. Tebliğ ulaşmamış kimseleri ise “Biz peygamber göndermedikçe azap etmeyiz” 3 âyeti hükmünce inşallah affeder. 

Dipnotlar:

1- İsra Sûresi: 15. 

2- Bediüzzaman, Kastamonu Lâhikası, s. 147. 

3- İsra Sûresi: 15. 

Okunma Sayısı: 3124
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
    (*)

    Namaz Vakitleri

    • İmsak

    • Güneş

    • Öğle

    • İkindi

    • Akşam

    • Yatsı