Seyfettin Bey: “Hüsuf namazı kılmanın hikmeti ayın açılması için dua etmek midir? Bu namaz nasıl kılınır?”
Bu gün Ay Tutulacak
Bugün saat 14.00’te ay tutulması bekleniyor. Bu, 2022 yılının son kanlı ay tutulması.
Yani hüsuf namazı kılma vaktine girmiş bulunacağız. Bu gök olayı bütün nazarları semaya, Allah’ın kudret harikalarına çevirecek.
Hüsuf Namazı Nasıl Kılınır?
Küsuf, güneş ışıklarının tamamının veya bir bölümünün, gündüz, güneşle dünya arasına ay’ın gölgesinin girmesi nedeniyle dünyanın belli bir kısmına ulaşamamasıdır. Hüsuf da, geceleyin ay ışığının tamamının veya bir bölümünün, dünyanın gölgesinin güneşle ay arasına girmesi yüzünden dünyaya ulaşamaması olayıdır.
Güneş tutulduğunda Küsuf Namazı, ay tutulduğunda ise Hüsuf Namazı kılmak sünnettir. Bu namazlar Hanefilere göre her hangi bir nafile namaz gibi 2 rekât olarak kılınır. Dört rekât kılmak ise daha faziletlidir.
Şafiilere, Malikilere ve Hanbelîlere göre ise Küsuf namazı 2 rekâttır. Her bir rekâtte iki kıyam ve iki rükû yapılır. Şöyle ki: Birinci kıyamdan sonra rükû, ardından tekrar kıyam, ardından tekrar rüku; sonra secdeler yapılır ve ikinci rekate kalkılır. İkinci rekâtte yine birinci rekattaki gibi iki kıyam ve iki rüku yapılır. Her bir kıyamda diğer kıyamlarda olduğu gibi kıraat yapılır. Her bir rükuda diğer rükularda olduğu gibi tespih yapılır.
Küsuf ve hüsuf namazları, gökyüzünde cereyan eden İlahî San’ata şahit olan mü’minlerin hayranlıklarını ve Allah’a ilticalarını ibadet ve dua diliyle ifade ederler.
Peygamber Efendimiz (asm) Küsuf Namazı Kılmıştır
Peygamber Efendimiz’in (asm) devr-i saadetlerinde güneş tutulması yaşandı. Peygamber Efendimiz (asm) derhal mescide gelerek Küsuf namazı kıldırdı. Namazdan sonra şöyle dua buyurdu:
“Rabbim! Ben aralarında olduğum müddetçe ümmetime azap etmeyeceğini bana vaad etmedin mi? Rabbim! Sana tevbe ve istiğfâr edip yalvardıkları müddetçe ümmetime azap etmeyeceğini bana söz vermedin mi? Kapına geldik Rabbim! Senden affımızı diliyor ve Sana iltica ediyoruz!”
Namazı kıldırdıktan sonra buyurdu ki: “Güneş ve ay Allah’ın varlık ve birliğine delâlet eden alâmetlerden sadece ikisidir. Bunlar hiçbir kimsenin ölümü ve hayatı için tutulmazlar. Şayet bunlar tutulursa, dua edin, Cenâb-ı Hakk’a yönelip ona iltica edin, Allah’ın büyüklüğünü hatırlayın, namaza durup Allah’ı zikretmeye koyulun ve sadaka verin...”1
Ashab-ı Kiram: Yâ Rasûlallah, biz seni durduğun yerden bir şeye elinle uzandığını gördük. Sonra irkilip geri geri geldiğini gördük.” dediler.
Bunun üzerine Resûlullah Efendimiz (asm): “Cenneti gördüm ve elimle bir salkıma uzandım. Eğer ben o salkımı koparabilseydim, dünya durdukça ondan yerdiniz. Ve bana ateş de gösterildi. Cehennemi bugün gördüğüm kadar çirkin ve berbat görmedim.”2
Güneşin Tutulması Küsuf Namazının Vaktidir
Bediüzzaman Hazretleri her duanın belirli vakitleri bulunduğunu bildirerek, vakti girdiğinde söz konusu duayı ve ibadeti yapmanın bir kulluk görevi olduğunu, ibadetin ve duanın emir olduğu için yapılması gerektiğini hatırlatıyor ve diyor ki:
“Nasıl ki, güneşin gurûbu, akşam namazının vaktidir; hem güneşin ve ayın tutulmaları, küsûf ve husûf namazları denilen iki ibâdet-i mahsusanın vakitleridir. Yani, gece ve gündüzün nurânî âyetlerinin nikaplanmasıyla bir azamet-i İlâhiyeyi ilâna medâr olduğundan, Cenâb-ı Hak, ibâdını, o vakitte bir nevi ibâdete dâvet eder. Yoksa, o namaz, açılması ve ne kadar devam etmesi, müneccim hesâbiyle muayyen olan ay ve güneşin husûf ve küsûflarının inkişafları için değildir.”3
Dipnotlar:
1 Buhârî, Küsûf, 2, 4
2 Buhârî, Küsûf, 12
3 Sözler, s. 287