"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Cennet üstüne Cennet!

Süleyman KÖSMENE
03 Ağustos 2021, Salı
Hasan Hüseyin Çeşitçioğlu: “Rahman Sûresi’nin 46. âyeti: “Rabbinden korkan kimseye iki Cennet var. 62- Bu ikisinin ötesinde iki Cennet daha var.” Bu âyetleri açıklarsanız sevinirim.”

Cennetin Güzelliklerini Dünyada Kavrayamayız

Cennet öyle yüksek lütuf, ikram ve ihsan yurdudur ki, akıl ve havsalamızın onu “kavramaya” gücü yoktur. Ne kadar yüksek şeyler de düşünse Cenneti ondan daha yüksek bulacaktır. Bediüzzaman’ın hadisten muktebes olarak söylediği gibi, “Öyle bir Rahmân, böyle bir âlemde öyle has ibâdına, öyle ikramlar edecek; ne göz görmüş, ne kulak işitmiş, ne kalb-i beşere hutûr etmiştir.” 1

Cehennem için de aynı şey söz konusudur. Cehennemin korkunçluğunu dünyada iken aklımıza sığdırmamız da imkân dışıdır.  

Ahiret âlemi bu yönüyle dünya âlemine benzemiyor. Cennet âleminin, dünya âleminin bin katından daha güzel olduğu söylenmiştir. Ki bu da çokluktan ve yükseklikten kinayedir. Esasen bizim “bin katı” ile anlatılan zevk ve lezzeti de havsalamıza sığıştırma ve anlama imkânımız yoktur. Bu sadece bir mirsad-ı tefekkürdür. Yani düşüncemizin önüne atılmış bir rakamdır. Ama bu rakamın ifade ettiği değeri anlamaya gücümüz yetmiyor. 

Sadece anladığımız, ne kadar düşünürsek düşünelim, Cennetin güzelliklerini de, Cehennemin çirkinliklerini de havsalamızın kavrayamadığıdır.

İşte biz böyle bir yolculuğa çıkmışız!

İşte Sana Keramet!

Allah’ın rahmeti insanı dünyada da, ahirette de –tabir caizse- şımartıyor. Yani insan hak etmediği, hiçbir zaman da hak etmeyeceği, hak edemeyeceği bir nimete, iyiliğe, ihsana, ikrama boğuluyor. Dünyada da, ahirette de… 

Tamam; ahirete gitmedik, ahireti görmedik. Ahiretteki nimetlerin lezzet ve üstünlük derecesini bilmiyoruz Bu sebeple okuduklarımız bize mübalâğa geliyor. Hâlbuki Kur’ân mübalâğadan münezzehtir. 

Peki, dünyada az mı ikram, ihsan, şerafet ve keramet içindeyiz?

Bir müridi Şah-ı Nakşıbend Hazretleri’nden keramet istemiş. Şah-ı Nakşıbend: “Oğlum, yaklaş!”demiş. 

Müridi iki adım atarak yaklaşmış. Hazret-i Şeyh: “İşte sana keramet!” demiş. Müridi:

“Nasıl yani?” demiş. 

Çocuk birden uçacağını sanmış. Yürümenin ne kadar büyük bir nimet olduğunu atlamış. Hazret-i şeyh: “Oğlum! Yürümek keramet değil midir? Adım atma ve yürüme nimetine hangi bedel ile ulaştın?” buyurmuş. 

Bizim, bizde olanı nimetten saymama gibi bir kör ülfetimiz var. Bu kör ülfetten kurtulmalıyız. Yoksa bu körlük, küfran-ı nimete ve şirke kadar insanı sürükler. 

Rahmetin insanı şımartan, aklını başından alan, coşkun ve taşkın ikramları ve şahane ihsanları sadece ahirette değil, dünyada da bizi meşbu ediyor ve doyuruyor. Dolayısıyla biz Rahman Sûresi’nde otuz bir defa tekrar edildiği gibi, Rabbimizin nimetlerinden hangisini inkâr edebiliriz ki? 

Aslolan İman ve Ameldir

Mahşer, Sırat, Cennet, Cehennem gibi diyarlar ahiret mekânlarıdır. Teferruatı, niceliği ve niteliği ile ilgili merakımızı ahirete bırakmalıyız. Cennet’in mevcudiyetine, Allah korkusu yaşayana iki Cennet verileceğine, daha nice nimetler ve ikramlar ihsan edileceğine, bunlardan başka iki Cennet daha verileceğine 2…. Bu haberlerin hak ve doğru olduğuna iman ederiz. 

Adn, Me’va, Firdevs, Naîm, Huld, Darul-Karar, Daru’l-Celal, Daru’s-Selâm isimleriyle bilinen sekiz Cennet vardır. Bediüzzaman, “Cennetin sekiz tabakası birbirinden yüksek oldukları halde, umumunun damı Arş-ı A’zamdır.” 3 İfadesiyle her mü’minin bu tabakalara ziyaretinin dilediği anda mümkün olduğunu beyan etmiştir.  

Âyetlerde bu Cennetlerden belki de ikişer ikişer hepsini ziyaret ve hepsinde hüsn-ü muaşeret kast edilmiş olamaz mı? Elimizi korkak alıştırmayalım. Rahmet de, mağfiret de sonsuzdur. Hepsini ümit etmekte ne sakınca var?

Biz bu Cennetlere karşılık zahiri bedel olarak konan imanda, ahlâkta ve amelde muvaffak olalım inşallah. Cennetlerin takdirini, taksimini, lütfunu Rabbimizin irade-i seniyyesine bırakalım. Rabbim lütfettiği kullarından eylesin. Âmin. 

Dipnotlar:

1- Sözler, s. 97 (Bakınız: Zuhruf Sûresi: 71; Buharî, Bed’ul-Halk, 8, Tevhid, 35; Müslim, İman, 312, Cennet, 2-5)., 2- Rahman Sûresi: 46-78., 3- Sözler, s. 565.

Okunma Sayısı: 2623
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
    (*)

    Namaz Vakitleri

    • İmsak

    • Güneş

    • Öğle

    • İkindi

    • Akşam

    • Yatsı